PİRHA- Başkaldırı ve direnişin sembolü olan Newrozun Alevilerde yeni bir hayatın başlangıcı olarak görüldüğünü söyleyen Turabi Saltık, “Newroz doğanın nimetlerinin de ortaklaşa insana sunumudur. Doğayla, tabiatla, hayatla vahdeti vücut mevcut oluşudur” dedi.
Araştırmacı- Yazar Turabi Saltık, Newroz’un Alevilikte ne anlama geldiğini PİRHA’ya anlattı. Saltık, “Uzun yıllardır tarihsel geri plandan günümüze kadar Newroz, Ortadoğu ve coğrafyamızda Kürt toplumunun kurtuluşunun, direnişinin, başkaldırışının, yeni günün bir bayramıdır, bir geleneğidir” dedi.
Saltık, Aleviler açısından ise Newroz’un doğanın canlanması, doğa insan ilişkisi içerisinde tabiatın, doğanın Alevilikle ilişkisi olduğunu söyledi.
“21 MART YENİ BİR HAYATIN, CANIN BAŞLANGICI”
Saltık konuşmasına şöyle devam etti:
“Yeni bir günün, canın, can suyunun, hayatın, hayat suyunun vücut bulmasıdır. Aleviler özellikle de ta Koca Mürşit Kirişna’dan bu tarafa Nevrozun daru belin, canın, canlı cansız nesnenin hatta bir ruhunun bir iradesinin olduğuna inanırlar. Dolayısıyla da geleneksel olarak doğayla insan arasında canı incitmeme temelinde ele alınmış işlenmiştir. Her canın, her nesnenin bir ruhu, aklı, iradesi olduğuna inanırlar. Temelinde özellikle de 21 Mart’a farklı anlamlar yüklemişlerdir. Geleneksel söylemler içerisinde 21 Mart yeni bir hayatın, yeni bir canın, tabiatta başlangıcıdır. Gece gündüz eşitliğidir.”
SULTAN NEVRUZ CEMİ
Newroz’un Hz. Ali’ye atfedilerek onun doğum yıldönümü adına kutlandığını söyleyen Saltık, Alevilerin Newroz’a çeşitli anlamlar yüklediğini ifade etti.
“Dolaysıyla da daha yukarı Mezopotamya coğrafyasında Koçgiri’de ve Dersim’de ise Newroz’a daha farklı anlamlar yüklemişlerdir. Balkan Alevileri daha farklı anlamlar yüklemişlerdir. Ama temelinde doğanın yenilenmesi, insanın canın yenilenmesi üzerinden Nevroz anlamlı kılınmıştır. Yeni bir hayatın, yeni bir yaşamın can suyudur. Su Alevilikte kutsaldır. Su ve yaşam kıyıları olarak bugüne kadar gelmiştir. Yine tarihsel kökenindeyse Mısır’ın Ra inancı, güneş inancı, su, toprak, hava dört temel elementiyle şekillenmiş, Aleviliğin içinde de girmiş Alevilik bunu terk etmeden getirmiştir. Dolayısıyla da bu Balkanlar’da, Trakya’da ağırlıklı Kızılbaş Alevi Bektaşi Alevilerin de Nevroz’da Sultan Nevruz adıyla cemler düzenlenir, lokma ve niyaz kutsallaştırılır, suya yakarılır. Suya, börtü böceğe lokma niyaz edilir. O niyazın tabiattaki simgesidir, eşitliğidir, paylaşımıdır, bölüşümüdür.”
“LOKMALAR, BÖRTÜ BÖCEĞİN, KURDUN KUŞUN HAKKI OLARAK NİYAZ EDİLİR”
Newroz’un böylesine Alevi yaşamının içine inançsal ritüellerle girdiğini aktaran Saltık, günümüze kadar da devam ettiğini vurguladı. Cemevlerinde Sultan Nevruz cemleri bağlandığını ifade eden Saltık, “Her cemde olduğu gibi o cemin de kendi içindeki anlamı pirler, dedeler talip ilişkisi, ocak ilişkisi içerisinde anlatılır. Yine talipler lokmasını getirir ama o lokma börtü böceğin, kurdun kuşun, serçenin bir hakkı olarak da niyaz edilir, sunulur. Temel dayanağı doğa insan ilişkisi üzerinden yürütülmüş gelmiştir. Doğa bizde kutsaldır, bütün evrenin ortak evidir” dedi.
“NEWROZ DOĞANIN TÜM NİMETLERİNİN ORTAKLAŞILMASIDIR”
Yazar Saltık sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doğa evrenin ve insanlığın ortak eviyse nimetleri de ortaklaşılmalıdır. Nevroz doğanın nimetlerinin de ortaklaşa insana sunumudur. Doğayla, tabiatla, hayatla vahdeti vücut mevcut oluşudur. Var oluşudur. O var oluş içerisinde tüm evrenin, insanlığın ortak evi olduğu için de gelirinin ve nimetlerinin de eşit bölüşümü ve paylaşımdır. Toplumsal tasarımı olarak Alevilik kısaca Nevroz’a bu anlamları yükleyerek getirmiştir.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.