Çernobil Nükleer Faciasının 33’üncü yıl dönümünde yaşam savunucuları Gaziemir’de bulunan Kurşun Fabrikası bahçesinde bulunan radyoaktif madde içeren atıklar için ne yapıldığını sordu.
Nükleer Karşıtı Platform İzmir bileşenleri, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, Ege Çevre Platformu, Gaziemir Çevre Platformu, İzmir Yaşam Alanları Girişimi ve çeşitli sivil toplum kuruluşları ve partiler, Halkların Demokratik Kongresi Çernobil faciasının yıl dönümünde Gaziemir’de bulunan Eski Kurşun Fabrikası yakınlarındaki 194 sokakta basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı, TMMOB Dönem Sözcüsü ve Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil Kınay okudu.
“ÇERNOBİL NÜKLEER ENVANTERİ HALA ÇIKARILAMADI”
Çernobil’de 26 Nisan 1986’da meydana gelen arıza ile dünyanın nükleer santraller ile nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunun anlaşıldığını ancak buna rağmen 11 Mart 2011’de Fukuşima’da yeniden facia yaşandığını hatırlatan Kınay, 33 yıl önce yaşanan can kayıpları ve çevre felaketinin hala envanterinin çıkarılmadığını, 260 metrekare arazinin yüksek radyasyonla kaplı olduğu için Ukrayna’daki bu santralin Avrupa Birliği ülkelerince etrafına çelik kafes örülmeye çalışıldığını belirtti. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2005 yılına dek 4 bin kişi, Greenpeace’e göre 200 bin kişinin hayatını kaybettiğini söyleyen Helil Kınay, 350 bin kişilik şehir nüfusunun yerinden edildiğini sözlerine ekledi.
“NÜKLEER ATIKLAR NERDEN ALINDI, KURŞUN KÜLÇELERİ NEREYE SATILDI”
Çernobil felaketinin etkilerinin hala giderilmezken Türkiye’de nükleer santral inşaatlarının hukuksuz ve çevre yıkımları ile devam ettiğini vurgulayan Kınay, Gaziemir İlçesi Akçay Caddesi üzerinde etrafı konut alanları okul ve ticarethanelerle çevrili 1950’den bu yana faaliyet göstermiş olan atık akümülatörden ve tıp endüstrisi de dahil endüstriyel atıklara kurşun külçe üretimi yapmış olan Aslan Avcı Döküm San. Tic. Aş’nin bahçesinde 2007 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kül ve cüruf depolandığının tespit edildiğini söyledi. Malzemelerde Europium-152 ile bulaşmış olduğunun tespit edildiğini ve bu maddelerin nükleer santrallerde kullanıldığının anlaşıldığını söyleyen Kınay, maddenin Türkiye’ye nasıl geldiği ve külçe kurşun haline getirilerek nerelere satıldığının bulunamadığını belirtti.
“MANİSA KÖPRÜBAŞI VE AYDIN KISIR’DA DA ÖNLEM ALINMADI”
2007’den bu yana İzmir halkının nükleer atıklarla yaşamaya mahkum edildiğini dile getiren Helil, “Manisa Köprübaşı, Aydın Kısır’daki terk edilmiş uranyum madenlerinin saçtığı tehlikeye yıllardır önlem alınmamıştır. Nükleer Santralle karşılaştırıldığında radyoaktivite yönünden çok daha az risk oluşturan bu tesisler ve sahalarda önlem alınmaması endişelerimizi doğrulamaktadır” dedi.
“SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
Sürecin sorumluları hakkında yürütülen hukuki süreç ve çalışmaları soran ve takipçisi olacaklarının altını çizen Kınay, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’den Seferihisar Belediye Başkanlığı döneminde yürüttüğü çevre ve yaşam mücadelesini Gaziemir için de yürütmesini istedi.
Helil Kınay, yetkili kurumlara seslenerek şu soruların cevaplandırılmasını istedi:
- Gaziemir’de depolandığı anlaşılan radyoaktif ve zehirli maddelerin bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır
- Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların bölgeye nasıl girdiği hakkında çalışmalar nelerdir?
- Bölgede uzaklaştırılacak atık miktarı nedir nerede bertaraf edilecektir?
- Firmaya kesilen çevre cezası ile ilgili süreç nedir?
- Bölgede sağlık taraması ve izleme çalışması yapılmış mıdır?”
Yoruma kapalı.