PİRHA- Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Tv10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, Alevi tutukluların dede taleplerinin karşılanması istemiyle Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na bir dilekçe gönderdi.
CHP’nin eski milletvekili Eren Erdem ve tutuklu Tv10 çalışanları Veli Büyükşahin, Veli Haydar Güleç ile Kemal Demir cezaevinde inançlarını sürdürebilmek için bir Alevi dedesi ile görüşme talebinde bulunmuşlardı. Ancak Alevi tutukluların bu talepleri reddedildi.
Geçtiğimiz Muharrem ayında oruçlarını cezaevinde tutmak zorunda kalan Alevi tutukluların dede talepleri HDP’li ve CHP’li milletvekilleri aracılığıyla meclis kürsüsünden dile getirilmişti. Taleplerine hala bir cevap alamayan Alevi tutuklular bu yönde mücadele etmeye devam ediyor.
Tv10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, Anayasa’nın 2. ve 24. maddeleri ve Türk Ceza Kanunu’nun 115. maddesi ile koruma altına alınan inanç özgürlüğünün kısıtlandığını her fırsatta dile getiriyor. Büyükşahin bu kapsamda Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na bir dilekçe göndererek cezaevinde maruz kaldıkları bu ayrımcılığın giderilmesini talep etti.
Anayasanın ilgili maddeleri şöyle:
Anayasanın 2. maddesi: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Anayasanın 24. maddesi: Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.
Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.
Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
Türk Ceza Kanunu’nun 115. maddesi: Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet veya ayinlerin bireysel ya da toplu olarak yapılmasının, cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde, fail hakkında birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.
Yoruma kapalı.