Alevi Haber Ajansi

Ulusoy, Alevi kurumlarındaki eşitsizliği yazdı: Yöneticilerin sadece %17’si kadın

PİRHA- Hacıbektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy, kaleme aldığı “Şah Dedik Bacıya Şah’tan İçeri’ başlıklı yazıda Türkiye’de ve yurt dışında bulunan Alevi kurumlarında kadının konumunu, eşitsizliği dile getirdi. Bu eşitsizliğin kişilerle ilgili değil, yapısal olduğunu kaydeden Ulusoy, “hepimiz canız”, “hepimiz eşitiz”, “bizde eşitlik vardır” vb. ifadelerin, kendisi içerisinde bir takım itirazları içerdiğini vurguladı. Ulusoy, “Kadın evinin kapı eşiğinde adımını dışarı attığı andan itibaren engel teşkil eden ‘eşikler’ ile karşılaşıyor” dedi.

Hacıbektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy, ‘Şah Dedik Bacıya Şah’tan İçeri’ başlığıyla kaleme aldığı yazıda Alevilikte kadının durumunu ele aldı, bazı eleştirilerde bulundu.

Ulusoy yazısının başında,  “‘Alevilikte kadın erkek eşitliği’ Alevilerde kadın erkek eşitsizliği olarak ele alınırsa Alevilik başta olmak üzere Alevi toplumunun geleceği için çok daha sağlıklı sonuçlara varılabilir” dedi.

Serçeşme dergisinin 43. sayısında da yayınlanan yazıda Ulusoy, Alevilik bir inanç, dinsel yönelim olarak kendi içinde kurucu ilkeleri, yol ulularını, yolu sürenleri, mitleri, deyişleri, nefesleri, söylenceleri, anlatıları barındırır. Alevilerin, Alevilik ile olan ilişkisi ise bu kurucu ilkelere, usul, erkânların pratiği ve yolu sürmeleri ile değerlendirilir” vurgusunu yaptı.

“İKRAR VERMEMİŞ OLANLAR ALEVİ SAYILMAZLAR”

Ulusoy yazısında Aleviliğin kurucu ilkelerine göre Yol’a girmemiş olanlar yani ikrar vermemiş olanlar doğal olarak “Alevi kökenli” olsalar da Alevi sayılmazlar” diyerek şöyle devam etti:

“Alevi olmak belden gelmenin ötesinde cem kurup, dem sürmek ve bu ritüeller içerisinde Yolu sürmek ve bir adım ötesi bizatihi yaşamaktır. Yani anadan doğmanın ötesinden pirden doğmaktır. Kuşkusuz ki her canlı bir dirimselliği, canlılığı ve buna bağlı olarak hayatta olmayı içerir fakat Aleviliğe göre pirden doğmak, insanı insan-ı kamil olmaya, can olmaya götüren yolun girişidir ve aynı zamanda bu girişin bir bitiş noktası da yoktur. Can olmak, insan-ı kamil olma mertebesine erişmek Hak ile hak olmaktır. Yani cem’ül cem makamına ermektir bu da Alevilikte dört kapıdan biri olarak bilinen hakikat makamına ermektir, hak ile hak olmaktır. 

Can olanın cinsiyetinin tartışılmayacağını vurgulayan Veliyettin Ulusoy, bunu şöyle açıkladı:

 

“Çünkü hakikatin makamı birdir, kaynağı demdir, demden öte yeşil kandildeki nurdur. Nasıl ki kurulan cemde, sürülen demde okunan gülbenglerin, söylenen deyiş ve nefeslerin, paylaşılan lokmaların, yapılan hizmetlerin, dönülen semahların, durulan darın, görülen didarların, verilen rızalıkların, edilen niyazların cinsiyeti yok ise Alevilikte cinsiyet yoktur. Çünkü Aleviliğin kendisi aynı zamanda Sırr-ı Hakikat’i ifade eder. Sırr-ı Hakikat’e eren kişi zaten sırrı faş etmemek ile yükümlüdür. Bu nedenle devir daimde; yani içinde yaşamış olduğumuz devirde “hepimiz canız”, “hepimiz eşitiz”, “bizde eşitlik vardır”, “zaten ceme giren herkes candır” vb. şekildeki ifadeler, kendisi içerisinde bir takım itirazları içeriyor.”

“YOLUMUZDAN UZAK DÜŞTÜK”

“İkrar, görgü, dar didar cemlerini kurmaktan uzak düştük. Başka bir deyişle yolumuzdan uzak düştük. Tabi ki bir bütün olarak bunlar olmuyor, yapılmıyor demek doğru olmaz” diyen Ulusoy,  Şayet bu hizmetler Aleviliğin temel esaslarına göre uygulanıp, pratiği yerine getiriliyorsa eşikteki, beşikteki, döşekti birdir ve eşittir. Ama kurucu esaslara göre yerine getirilemiyorsa bu eşitlik söylemi tartışmaya açıktır çünkü burada “hepimiz canız”, “hepimiz eşitiz” söylemleri bir nevi kendi içinde bir takım eşitsizliklerin üstünü örtme eğilimini taşır” şeklinde yazdı.

Ulusoy, Alevi STK’larının örgütlenme yapısı ve yönetici kadrosuna bakıldığında bu tür eşitsizliklerin çok bariz bir şekilde görüldüğünü ancak sorunun kişisel değil yapısal olduğunu, toplumsal yapının erilliği olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

Bu hususu dile getirirken amacımız kesinlikle kimseyi zan altında bırakmak, olumsuz yönde eleştirmek değildir. Amacımız bir hakikati dile getirmek ve buradan yola çıkarak kendi eksik, noksan, hata ve kusurlarımızı en aza indirmektir. Sorun kişilerden öte yapısaldır. Toplumsal yapının erilliğidir ve eril olan bu yapının gündelik yaşamın her alanından yeniden üretilmesi ile ilişkilidir. Aleviliği yani Yolumuzu cinsiyet eşitsizliği üzerinden tartışma konusu etmenin doğru olmayacağını Virani’ye kulak vererek açıklamak mümkündür: “Güruh-u Naci´den bir bacı geldi/Kırkların dolusun eline aldı/Cümlesi o bacıya hep secde kıldı/Şah dedik bacıya Şah´tan içeri.” Fakat Alevi toplumunda bu tür eşitsizler vardır ve bir bütün olarak hepimiz bu eşitsizliğin ‘üretimine’ katkı yapmaktayız!”

Ulusoy yazısında yaptığı eleştiriyi, 8-9 Kasım 2017 tarihlerinde ilgili 18 Alevi kuruluşunun web sitelerini inceleyerek ve aynı zamanda telefon ile bilgileri teyit ederek oluşturduğu tablo ile biraz daha somutlaştırıyor. Ulusoy, burada kuruluşların ve tarafların zarar görmemesi için isimlerini kodlayarak verdiği görülüyor.

 Görünür Bir Alan Olarak Alevi Kuruluşları’nın Yönetim Kurulu ve Bağlı Şube/Bileşenlerin Kadın Temsili Oranları[1]

Kuruluş YK Üye Sayısı ve Başkanı Kadın Erkek Oranı Şube/Bileşen Sayısı Kadın Erkek Başkan Oranları
1 A1 26, BE 5K, 21E 35 0K, 35E
2 A2 21, BE 3K, 18E 97 7K, 90E
3 A3 25, BE 3K, 22E 84 3K, 81E
4 A4 7, BE 0K, 7E 41 1K, 40E
5 A5 31, BE 4K, 27E 49 5K, 44E
6 A6 11, BE 2K, 9E
7 A7 5, BE 1K, 4E
8 A8 15, BE 2K, 13E
9 A9 19, BE 4K, 15E 41 11K, 30E
10 A10 20, BE 6K, 14E 18 2K, 16E
11 A11 21, BE 8K, 13E
12 A12 12, BE 2K, 10E
13 A13 11, BE 0K, 11E 15 2K, 13E
14 A14 5, BE 1K, 4E 6 2K, 4E
15 A15 11, BE 2K, 9E
16 A16 9, BE 2K, 7E
17 A17[2] 22, BE 3K, 19E
18 A18 6, BE 0K, 6E
Toplam 18 Kuruluş 277 48K, 229E 386 33K, 353E

[1] Bu tabloda yer alan kuruluşlar Türkiye’de ve yurtdışında bulunan Alevi STK’larıdır.

[2] Aynı isim/ler birden fazla pozisyonda görev üstlenmiş ve bu nedenle Yönetim Kurulu Üye sayısı pozisyonlar dikkate alınarak belirlenmiştir.

Ulusoy yazısında, yukarıdaki verileri yazdıktan sonra şu değerlendirmeyi yapıyor:

Tablodan anlaşılacağı üzere 18 kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanı’nın erkek olduğu görülmektedir. Yönetim Kurulu Üyeleri’ne baktığımızda tümünün toplamı üzerinden 277 üyenin 48’i kadınlardan oluşmaktadır, başka bir deyiş ile %83’ü erkek, %17’si kadın. Kuruluşların şube ve bileşen yapısı incelendiğinde 386 şube/bileşenin başkanı düzeyinde kadınların temsil oranı %8.5, yani %91.5’u erkeklerden oluşmaktadır.
Hiyerarşik olarak soruna üyelik tabanından başkanlığa doğru gidildiğinde, kadınların sayısı ve temsili azalmakta ve tersinden başkan olma pozisyonunda üyelik tabanına doğru gidildiğinde ise kadınların sayısı ve temsil oranı artmaktadır.”

 

“KADIN, ENGEL TEŞKİL EDEN EŞİKLERLE KARŞILAŞIYOR”

“Peki bu tablo nicel bir okumanın ötesinde bizim için neyi ifade ediyor? diye soran Veliyettin Ulusoy, sorunun yanıtını da veriyor:

“Birincisi kamusal alana doğru yaklaşıldıkça kadınların temsil oranının düştüğü ve özel alana doğru yaklaşıldığında kadınların var olma alanlarının daha mümkün olduğu görülmektedir. Kadın evinin kapı eşiğinde adımını dışarı attığı andan itibaren engel teşkil eden ‘eşikler’ ile karşılaşmaktadır. Burada ister yönetici kadın olsun, ister sanatçı, ister çocuk bakıcısı isterse de eğitimci olan kadınlar için genel olarak sonuçlar değişmiyor. Evde; “babanın yeri”, “kocandır”, “abindir”, “evin erkeğidir”, “hane reisidir” vb. ifadeler ile kadınların yaşam mekanları daraltılıp, üzerlerindeki baskı artırılırken kamusal alanda “sen kadınsın”, “kadın başına”, “kadına bak”, “buralar size göre değil”, “bu kadının ne işi var burada” vb. ifadeler ile kadınlar açık bir şekilde alandan dışlanmaktadır. Tekrar tabloya dönecek olursak kadınların temsiliyet oranı ve söz hakkı, özgürlük ve eşitlikten en çok söz edilen alanlarda dahi kısıtlanmaktadır. Kuşkusuz ki burada kuruluşların işleyişi ve mevcut yönetici kadrolarını eleştirmek ve olumsuzlayıcı yönde bir tutum takınmak etik değildir çünkü buradaki sorun kişilerden öte yapılarla ilgilidir ve sorunun çözümünde hepimize sorumluluk düşmektedir.”

Hacıbektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy, yazısının sonunda, dostlar diye seslenerek, “Bu yazıda, toplum olarak hepimizin kanayan yarası olan bir sorunu dile getirmeye çalıştım. “Yetmiş iki fırkayı bir nazar ile görmeyen halka müderris olsa hakîkatte asîdir” düsturunu temel esas alan bir yolun yolcuları olarak bugün, kendi içimizdeki eşitsizliği giderme konusunda hep birlikte sorumluluk alıp, görev ve ödevimizi yerine getiremezsek hem beşeri hayatın akışında sağlamaya çalıştığımız kadın erkek eşitliğine hem de Yolumuza daha da uzak düşeriz” ifadelerini kullandı.

 

(HABER MERKEZİ)

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak