PİRHA- TGS Başkanı Gökhan Durmuş “örgüt üyeliği” iddiası ile tutuklanan ve 13 aydır hakim karşısına çıkarılmayan gazeteciler için, “Gazetecileri yıldırmak üzere ceza çektiriliyor. Diyarbakır’da bunun en uçuk örneklerinden biri görülüyor” dedi. DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren ise “Kürt gazeteciler için bu baskı çok daha ağır, çok daha yoğun. Sistematik bir baskı ve bu baskı bölgede daha ağır yaşanıyor” dedi.
Haziran 2022’de tutuklanan 15 gazetecinin ilk duruşması, 11 Temmuz’da Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Tutuklu gazeteciler hakkında Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu(DİSK) Basın İş Başkanı Faruk Eren PİRHA‘ya konuştu.
Gökhan Durmuş, “Geçtiğimiz yıl haziran ayında gözaltına alınmıştı meslektaşlarımız ve 15’i tutuklandı. 13 aydır özgürlüklerinden mahrum bir şekilde cezaevlerinde tutuluyorlar. Diyarbakır’daki meslektaşlarımızın tutuklu olduğu dosyada çok önemli iki sorun var. Biri iddianamenin 9 ay sonra hazırlanması, bir diğeri de cezanın fiilen çektiriliyor olması. Hızla hazırlanıp suçlu ya da değil şeklinde karar verilmesi gereken dosya, meslektaşlarımızın 13 aydır hakim karşısına çıkmayı beklemesiyle sonuçlandı” dedi.
“GAZETECİLERİ YILDIRMAK İÇİN CEZA ÇEKTİRİLİYOR”
Gazetecilere ceza çektirildiğini belirten Durmuş, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Peşinen gazetecilere ceza çektiren bir sistem var. Sadece Diyarbakır’daki meslektaşlarımız değil diğer gazetecilerin de gazetecilik faaliyeti dışında bir şey yapmadığı ortadayken hakim karşısına çıkmaları geciktiriliyor. Gazetecileri yıldırmak üzere ceza çektiriliyor. Diyarbakır’da bunun en uçuk örneklerinden biri görülüyor. Hakim karşısına çıktıklarında serbest bırakılacakları bilindiği için bu kadar uzun süre hakim karşısına çıkmaları engellendi. 11 Temmuz’da hakim karşısına çıkacaklar ve çok büyük bir ihtimalle tamamı serbest bırakılacaklar. Çünkü ortada bir suç yok. Bu kadar uzun süre tutuklu şekilde cezaevinde tutulan meslektaşlarımızın özgürlüklerine kavuşacaklarını düşünüyorum.
“BASIN ÖRGÜTLERİNİ DAVET EDİYORUM”
Ben de davayı izlemek için Diyarbakır’a gideceğim. Sizin aracılığınızla bütün basın örgütlerini ve tüm halkı davayı takip etmeye, oradaki haksızlıkları görmeye, haber alma özgürlüğüne sahip çıkmaya, davet ediyorum. Türkiyede tutuklanan bütün gazeteciler terör örgütüyle ilişkilendirilerek tutuklanıyor. Türkiye Anayasa’ının ‘basın hürdür ve sansürlenmez’ diye bir yasası var. Dolasıyla Türkiye hukukunda gazetecilik suç olmadığı için terör örgütüyle ilişkilendirilerek gazeteciler içeri atılmaya çalışılıyor. Serbest bırakılacakları bilindiği için uzun süre gazetecileri hakim karşısına çıkarmayarak, yıldırmaya çalışıyorlar. Bu saldırılar yeni değil. AKP iktidarı boyunca kademeli olarak düşen ve yükselen saldırılar bunlar. Bu açmazdan çıkmanın yolu gazetecilerin kendi arasındaki dayanışmayı güçlendirmesiyle olacak. Ötekileştirmeden benden değil demeden bu mesleği korumak üzere gazetecilerin dayanışmayı güçlendirmesiyle mümkün olacak. Basın meslek örgütlerinin de birbirlerini rakip görmeden dayanışmaları gerekiyor, basın ve ifade özgürlüğünü Türkiye’de bu şekilde tesis edebileceğimizi düşünüyorum.”
“HABERLER VE GAZETECİLİK YARGILANIYOR”
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu(DİSK) Basın İş Başkanı Faruk Eren de, 13 aydır hakim karşısına çıkarılmayan meslektaşları hakkında konuştu.
Eren “Diyarbakır’da olacağız, davaya destek vereceğiz. Vahim bir olay. Türkiye’de gazeteciler uzun yıllardır büyük baskı altında ama özellikle Kürt gazeteciler için bu baskı çok daha ağır, çok daha yoğun. Sistematik bir baskı ve bu baskı bölgede daha ağır yaşanıyor. Bölgede yaşanan baskınların kamuoyu tarafından bilinmesi istenmiyor. Bu yüzden de meslektaşlarımızı tutukladılar. Boş bir iddianame sadece haberler ve gazetecilik yargılanıyor. Bu baskıları hep birlikte dayanışarak aşacağız” şeklinde konuştu.
Dilan ŞİMŞEK/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.