Alevi Haber Ajansi

‘Trakya’dan Ege’ye Aleviler, Dersim’de örgütlenen tarikatlara ‘dur’ demeli’

PİRHA- Tarikat örgütlenmeleriyle Dersim’in ideolojik kuşatma altında olduğuna dikkat çeken PSAKD Edremit Şube Başkanı Hüseyin Altay, “Trakya’dan Ege’ye kadar Aleviliği yaşayanlar tarikatların Dersim’de örgütlenmesinin önüne geçecek eylemler yapabilmeli” dedi. Altay, Dersim’de Şiileşen dedelerin de tarikat örgütlenmesini desteklediğini kaydetti. 

Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM) Dersim’de tarikatların örgütlenmesine dair geçen ay saha çalışması yapmış ve  tahminlerinin ötesinde bir tarikat örgütlenmesiyle karşılaştıklarını duyurmuştu.

Dersim’de tarikat örgütlenmesine bir tepki de Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Edremit Şube Başkanı Hüseyin Altay’dan geldi.

Dersim’de tarikatların yeni çalışma sahaları yaratmalarının tarihsel sürecin devamı niteliğinde olduğunu ifade eden ve AKP iktidarı döneminde inkarcı politikaların daha da derinleşerek kaygıları arttırdığına dikkat çeken Altay, tarikatlara karşı toplumsal muhalefeti Dersim dışında diğer bölgelerde de yaşayan tüm Alevilerin ortaya çıkarması gerektiğini söyledi.

“SELÇUKLU-OSMANLI DA TEKÇİ YÖNTEMLERE BAŞVURDU”

Selçuklular ile birlikte Osmanlı’nın da Alevileri devşirmek adına çeşitli tekçi yol-yöntemlere başvurduğunu ve bunu başaramadığı durumda da katliama yöneldiği tarihsel gerçekliğini hatırlatan Altay, şunları dile getirdi:

“Alevi inancı yüzyıllardır baskı ve asimilasyonlar yaşamaktadır. Asimilasyon çoğunluk veya erk sahibinin baskıyla, başka grupların kültür birikimlerinin ve kimliklerinin baskın yapı içerisinde eriyerek yok olmasıdır. 13. yüzyılda Selçuklular Alevileri İslam inancı içerisine sokmak için elinden gelen her türlü hile ve oyunlara başvurmakla kalmamış, kendilerinin devşirdikleri insanlara sahte soy kütükleri ile secereler vererek Anadolu Alevi bölgelerine göndermiştir. Osmanlı döneminde de aynı baskılar, katliamlar ve asimilasyon politikaları devam etmiştir. Gerek Pir Sultan Abdal’ın gerekse Hamdullah Çelebi’nin idam kararına bakıldığı zaman bu maddeler Alevi toplumunun inanıp uyguladığı ve kutsal kabul ettiği inançlar ve ibadetlerdir. Suçları da; İslam yolundan ayrılmak, Alevilik-Bektaşilik gibi bir yol tutmak, hak olan dört mezhep dışında başka bir yola sapmak, namaz kılmamak ve Hâce Bektaş Dergâhında toplu namaz kıldırmamak, Kur’an okumamak ve Türkçe dua okumak, Allah’a şekil vermek, insana benzetmek, dergâhta deyiş söyleyen aşıkların Enel Hak diye deyişler söylemesi, tövbe ederek günahların af olacağına inanmamak, gayrı müslimlerle iyi diyalog içinde olmak.”

“BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU ALEVİ OLAN BU ŞEHİRDE 117 CAMİ VAR”

1938 ile birlikte başlayan ve 1980 askeri darbesinde devam eden süreçlerde Dersim’de Alevi inancına saldırı ve müdahalelerin hız kesmeden devam ettiğini belirten Altay, nüfusun büyük çoğunluğunun Alevi olduğu Dersim’de camii sayısının 117 olduğunu hatırlattı.

Altay, şunları dile getirdi:

“Aleviler üzerinde olan baskı ve asimilasyon politikaları devam etmekle birlikte yok etme politikaları da devam etmektedir. Faşist darbe ile birlikte her köye camii götürüldü. Çocuklar imam hatip okullarına ve kuran kurslarına yollandı. Zamanın Tunceli Valisi emekli General Kenan Güvendir Dersim halkına hitaben, ‘Benim görevim dinden çıkmışları yani sizleri müslümanlaştırmak ve İslam’ı yaymaktır’ beyanatında bulunmuştu. İlk işi merkezdeki camiyi genişletmek ve yeni camiler yapmak olmuştur. Dersim’de tarikatların yeni çalışma sahaları yaratmaları tarihsel sürecin devamıdır. Darbe sonrası Dersim’de cemaatin ilk örgütlenme temellerini atan Fettullah Gülen gericisi bir demecinde, ‘Onlar (Dersimlileri kastederek) müslümanlıktan uzak sapık bir inanç sahibidirler. Dersim Kızılbaşları tarih boyunca devletimize sorun çıkarmışlardır. Onun için onları mutlaka dönüştürüp İslam’la buluşturmalıyız’ demiştir.

“Şİİ İNANCINI BENİMSEMİŞ DEDELERİN DE TARİKATLARIN DERSİM’E YERLEŞMESİNDE PAYI VAR”

Selçuklu-Osmanlı devlet geleneği olan bu saldırı projelerini yeni hükümetlerin devraldığını sözlerine ekleyen Altay, ayrıca üniversite ve devlet kurumlarının tarikatlara örgütlenme alanı açmasına tepki gösterdi.

Bununla Dersim’in demografik coğrafyasının da hedef alındığının altını çizen Altay, “Dersim inancımızın serçeşmesidir. Devlet, askeriye, valilik, üniversite desteği ile Dersimde tarikatların varlık göstermeleri elbette ki kabul edilir bir durum değildir. Munzur Üniversitesi’ne açılan kontenjan ile 600’e yakın selefi uyruklu öğrenci alarak amaçlanan hedef asimilasyonun hızlanmasını ve demografik yapının değişmesini sağlamaktır. Devlet eliyle beslenen özünde Şii inancını benimsemiş dedelerin de, tarikatların Dersim’e yerleşmesinde katkıları var. Halen birçok cemevinde cenaze erkanı, cem ve lokma pay eden Şii menşeli dedeler mevcut. Bu durumda sınıfta kalan Alevi kurumlarıdır” diye vurguladı.

“TRAKYA’DAN EGE’YE ALEVİLER DERSİMİ YALNIZ BIRAKMAMALI”

Dersim’deki cemaat yapılanmalarına güçlü bir ses çıkarılmaması durumunda hali hazırda yaşanan asimilasyon politikalarına bir katkı sunulacağı eleştirisi yönelten Altay, Dersimlilerin yalnız bırakılmaması gerektiğini kaydetti.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Edremit Şube Başkanı Hüseyin Altay, “Yaşanan bu duruma karşı Dersim halkı gerekeni yapar söylemi diğer bölgedeki canlarımızı pasifize eder ve sahiplenme duygusundan uzak tutar. Oysa Trakya’dan Ege’ye kadar bu inancı yaşayanların ayrıca yazar, çizer, bilim insanı, akademisyen ve sanatçılar tarikatların Dersim’de örgütlenmelerinin önüne geçecek, demokratik talepleri dile getirecek eylemler yapabilmeli. Bunun öncülüğünü Alevi kurumları yapmalıdır” çağrısında bulundu.

PİRHA/BALIKESİR

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak