Alevi Haber Ajansi

Reklam

Tertelenin vahşeti: ‘Ne zaman uçak geçse Huriye abla masanın altına saklanıyordu’-VİDEO

PİRHA – Dersim’in kayıp kızlarından Huriye Aslan’ın oğlu Prof. Dr. Şükrü Aslan, Can Tv’de Bu Sabah programında 4 Mayıs 1937-38 Dersim Katliamı’na dair konuştu. Aslan, annesini yıllar sonra çocukluğunu geçirdiği ailenin çocuğunun evine götürdüğünü ve sonrasında neler yaşadıklarını anlattı. Aslan, muhakkak arşivlerin açılması gerektiğini kaydetti. 

4 Mayıs 1937 tarihinde TBMM’de Bakanlar Kurulu “Tunceli Tenkil Kararları” adında özel bir kararname çıkardı. Bu kararname Dersim Tertelesi’nin resmi başlangıç tarihi oldu. Bu karar Dersim Tertelesi’nin resmi belgesi olarak kabul ediliyor.

Reklam

Resmi verilere göre; 13 bin 160 kişinin öldürüldüğü, 11 bin 818 kişinin sürgün edildiği Dersim Katliamı 1938’in sonuna kadar sürdü. Binlerce sivilin hayatını kaybettiği, binlerce insanın sürgün edildiği, yüzlerce köyün boşaltılıp yakıldığı, yüzlerce kız çocuğunun kaybedildiği katliamın sonunda Seyit Rıza ve oğlunun da aralarında olduğu Dersim’in önde gelen aşiret liderleri idam edildi.

Dersim’de katliamdan kaçıp ormana saklanan Huriye Aslan, askerler ormanı bastığı sırada yakalandı, Samsun’a bir asker ailesinin yanına gönderildi.

1938 yılında henüz 8-9 yaşındayken Dersim’den koparılan Aslan, yıllarca köyüne, memleketine, akrabalarına, toprağına hasret yaşadı. Hayatını “Taş olsa çatlardı, toprak idim dayandım” sözleri ile anlatıyordu. Hayata gözlerini yumduğunda yıl 2019’du. Cenazesi İstanbul’da yapılan törenin ardından Dersim’de Pülümür’e bağlı Salördek Köyü’nde toprağa verildi.

SON NEFESİNE KADAR YAŞADIKLARINI ANLATTI”

Prof. Dr. Şükrü Aslan, Dersim’in kayıp kızlarından annesi Huriye Aslan‘ın hikayesini, çocukluğunda annesinden dinlediklerinden yola çıkarak CAN TV’de Bu Sabah programında anlattı.

“Bütün hayatı boyunca memleket hasretinden bahsetti. Çok ağır bir şey. Bu hikayeleri dinleyerek büyüdük. 10 yaşındaki bir çocuğa bunları yapmak çok vahşi. Son nefesine kadar böyle söyleyerek gitti. ”

“SAMSUN’DA NE ZAMAN BİR UÇAK GEÇSE HURİYE ABLA MASANIN ALTINA SAKLANIYORDU”

Aslan, annesinin yaşadığı travmayı çocukluğunu geçirdiği ailenin çocuğundan dinlediğini aktardı.

“Annemi bir gün çocukluğunda Samsun’da evinde kaldığı ailenin çocuklarından birinin evine götürdüm. Çok ilginç bir ortamdı. Bir taraftan ailesinden koparılmış bir çocuk var. Bir tarafta ailesine getirilmiş yabancı bir çocuğa tanıklık eden bir çocuk var. 70-80 yıl sonra ne oluyor izledim bir şey söyleyemedim… Çok ağır bir süreçti… Anlamaya çalıştım. Aile tanığı, “Samsun’da ne zaman bir uçak geçse Huriye abla masanın altına saklanıyordu.” dedi. Orada koptuk. Aslında bütün hikayeyi özetlemişti.”

“ARŞİVLER MUHAKKAK AÇILMALIDIR”

Aslan, Dersim Katliamı’nın kahramanlık olarak yorumlandığına dikkat çekerek; devletin arşivleri açması gerektiği söyledi.

Aslan şöyle devam etti:

“Türkiye’de birçok insan 1937 yılında Dersim’e atılan bombaları şöyle yorumluyor: Türk milletinin milli kahramanlığı… Dersim’e uçaklardan atılan bombalar Dersimliler için nedir derseniz annemin evinde çocukluğunu geçirdiği o çocuğun söylediği sözlerdir. Modern devlet yaptığı her şeyi kayıt altına aldığı devlettir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin de bunları kayıt altına aldığını tahmin edebiliyorum. Dersim’in kayıp kızları konusunda da arşivlerin açıklanması gerekir. Herkesin kendi büyüğünün, atasının, annesinin, anneannesinin, babaannesinin nerede kimlerin elinde olduğuna dair hayatını nerede kaybettiğine dair bilgi sahibi olması en doğal hakkıdır. O yüzden bu arşivler muhakkak açılmalıdır. ”

“DERSİM’İN KAYIP KIZLARINDAN BİRİYLE GÖRÜŞMEM ENGELLENDİ”

Prof. Dr. Şükrü Aslan, İstanbul’da Dersim’in kayıp kızlarından biriyle görüşmesinin ailesi tarafından engellendiğini söyledi. Bu travmanın karşı tarafta da aynı travmaya yol açtığını belirterek yaşadığı olayı şöyle anlattı.

“Bir akademisyen arkadaşım oturduğu apartmanda Dersim’in kayıp kızlardan biri olduğunu söyledi. Heyecanlandım görüşmek istedim. Anlaştık gittim. Apartmana girdiğimde orada olağanüstü bir durum vardı. Ve bu durumun benim gelmemle ilgili olduğunu anladım. Dersim’in kayıp çocuğunun çocukları, torunları ve ailesi benim görüşmemi engellemek için olağanüstü tedbir almıştı. Çok üzüldüm. Bu travmanın sadece biz de değil öteki tarafta da neye yol açtığını göstermek için çok çarpıcı bir deneyimdi. Görüşemedim ve sonrasında o ev kentsel dönüşümle yıkıldı. Benim meslektaşım yıkıntılar içerisinde teyzemizin pasaportunu, kimliğini, fotoğrafını bulup bana getirdi. Onlar şimdi Dersim’de saklanıyor. Bir gün bir bellek evi olursa bir müze olursa orada yerini bulacaktır. Ama o aile için sadece bu kadar önemliydi. Ama bizim için, tarih için son derece önemli belgeler.”

Berfin YILDIZ / İSTANBUL

Reklam

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak