PİRHA – Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB) çalışma şartlarının düzeltilmesi talebiyle 18 Eylül’de Ankara’da eylem yapacak. TABİB Ankara öncüsü Sinan Kılınç, eyleme dair açıklamasında “Yoksulluğun da açlığın da altında çalışmaya zorluyorlar. Edirne’den Kars’a tüm emekçileri Ulus Meydanı’nda yapacağımız eyleme bekliyoruz” dedi.
Belediyelere iş üreten şirketlerde çalışan 562 bin taşeron işçisinin kadro talebi bir kez daha gündeme geliyor. Sendikalardan bağımsız örgütlenip eylem planlayan Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB), 18 Eylül Pazar günü Ulus Meydanı’nda saat 15:00’te taleplerini açıklayacak.
TABİB Ankara öncüsü Sinan Kılınç, işçiler olarak temel taleplerini aktardı. Önceliğin 4 D kadro ve güvenceli çalışma olduğunu söyleyen Kılınç, “Eşit işe eşit ücret” vurgusu yaparak taşeron belediye işçilerinin sorunlarını dile getirdi. Kılınç, pazar günü yapılacak eyleme tüm partilerin yönetiminde olan belediyelerdeki taşeron işçilerinin katılacağının da altını çizdi.
“ENFLASYON ALTINDA EZİLMEK KADRO TALEPLERİNİ ÖNE ÇIKARDI”
Sinan Kılınç, PİRHA’ya yaptığı açıklamada sendikal örgütlenmelerden uzak bir örgütlenme modeli olan TABİB hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Hemen hemen her ilde örgütlenme çalışması yapmaya başladık. İlk başlangıçta sosyal medya üzerinden sıkıntılarımızı dile getirerek insanlarla buluşmaya başladık. Belediyelerin kendi içerisindeki grupların da bir araya gelip insanların güvenceli çalışma, norm- kadro ve enflasyonun ülkemizde bu kadar yüksek bir şekilde seyretmesi TABİB’in de gündemini biraz daha yoğunlaştırdı. İnsanların geçinememesi, enflasyonun altında ezilmesi gibi durumlar TABİB’in kadro taleplerini biraz daha ön plana çıkardı.
NEDEN SENDİKAL FAALİYET TERCİH EDİLMEDİ?
Sendikalar bu duruma maalesef ki biraz duyarsız kalıyor. İşçileri sadece birer aidat deposu gibi görmeye başladılar. Sendikalar işçi örgütlenmesinden uzak bir şekilde hareket ediyorlar. Tamamen sendikal bürokrasi dediğimiz duruma bürünmüşler. Bundan kaynaklı da sendikaların dışında artık insanlar ‘bir araya gelelim, bir şeyler yapalım’ diyerek herkes bulunduğu noktada mücadele etmeye çalışıyor, kendi yöntemlerini geliştiriyor. Bu şekilde bir örgütlenmeye sahip TABİB.”
“ALIN TERİMİZİN KARŞILIĞINI DA ALAMIYORUZ”
Sinan Kılınç, TABİB olarak somut taleplerinin neler olduğunu da anlattı. Önceliğin, tüm işçilerin, bulunduğu noktada şirketlerden kadroya geçirilmesi olduğunu vurgulayan Kılınç şunları dile getirdi:
“Belediye şirket işçisi ya da kamu iktisadi teşekkülü dediğimiz (KİT) şirketler değil de bunlardan ziyade her belediyenin kendi öz kadrosuna geçirilmesi, norm-kadro verilmesini talep ediyoruz. Genel anlamda zorunlu emeklilik yasasının kaldırılmasını istiyoruz. Mesela belediye işçilerine kadro verildiği söyleniyor. Taşerondan kadroya geçirildiğimiz söyleniyor ama maalesef böyle bir durum söz konusu değil. Çünkü kadrolu olmuş olsaydık alacaklarımız verilir, ödemeler yapılırdı. Kadrolu arkadaşlar bu haklardan yararlanırken biz yararlanamıyoruz. Kadrolu olmadığımız buradan da açık bir şekilde anlaşılıyor.
2018 yılından bu yana kadro verildiği sürekli gündemde dolaşıyor ama gerçeklik bu değil. Belediye şirket işçisi de olsak Kamu İktisadi Teşekküllü şirket işçisi sayılıyor. Yine aynı şekilde dışardaki bir şahıs şirketinden hiç fark eden bir şey yok. Ticari anlamda bir şirket gibi görünüyor.
Belediyelerde çoğu zaman duyuyoruz, belediye başkanları ‘Şirket batarsa’ gibi şeyleri gerekçe göstererek yüksek maaş veremiyoruz, diyorlar. Yüksek maaşı da geçtik artık yüksek maaş değil, normal olarak alın terimizin karşılığını da zaten alamıyoruz. Bundan kaynaklı biz de talepte bulunup ‘Geçinemiyoruz, enflasyon ve TÜİK’ in açıkladığı veriler oranında maaşlarımıza bir yansıma olsun’ dediğimizde belediye başkanları, bütün partiler için söylüyorum, bütün partilerin belediye başkanları ‘Şirket batar falan’ diyorlar. Şirket nasıl batar? Bu kamu iktisadi teşekkülü ise kamu şirketi ise kamuya ait ise niye batıyor bir şirketler? Bu sorgulanması gereken bir durum diye düşünüyorum.
İş emek sömürüsüne gelince zaten bu işin sağı solu olmuyor. Herhangi bir parti veya siyasi ideoloji durumu olmuyor. Sonuçta her biri bir işveren olarak düşünüldüğünde sermaye sınıfı ve işçi sınıfı olarak bir durum oluşuyor. Her biri de emeğin sömürüsünü dayatıyorlar. Yokluk sınırında yoksulluğun, açlığın altında çalışmaya zorluyorlar.”
“İŞÇİLERİN ÖZ ÖRGÜTLÜLÜĞÜ”
Sinan Kılınç, 18 Eylül’de yapılacak eyleme Türkiye genelinden katılım beklediklerini belirterek her partiye ait belediyelerde çalışma yürüttüklerini söyledi. “Sendikalardan bağımsız öz örgütlülük” fikriyatı ile eylem çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Kılınç şöyle devam etti:
“Elimizden geldiğince çalışmalar yaptık. Gerek gruplarımızdan gerek sosyal medyadan gerekse de bireysel bağlantılarımızla… Şu an Ankara’da 12 civarında belediyede emekçilere ulaştık. Her partinin bulunduğu belediyede örgütlenmeye çalışıyoruz. Herhangi bir siyasi kaygı gütmeden veya sendikalara eklemlenmeden bir çalışma yapmaya çalışıyoruz. TABİB aslında burada biraz değerli oluyor. Çünkü işçilerin öz örgütlülüğü olarak nitelendiriyoruz. TABİB’i diğer sendikalardan bağımsız öz örgütlülük olarak nitelendiriyoruz. Sendikalar da işçilerin hakları için mücadele etmeleri gerekiyor. Artık işçi sınıfına sırtını dönmeyi bırakmalılar. Sendika yöneticileri, işçileri aidat deposu olarak görmemeli. İşçilerin hakları için mücadele etmeleri gerekiyor.”
TABİB’İN ANKARA EYLEMİNDEKİ SLOGANI NE OLACAK?
“Edirne’den Kars’a, Jüpiter’den Mars’a herkesi bekliyoruz, Ulus’ta hakkını aramaya, diyoruz. Bütün emekçi arkadaşlarımızı alana bekliyoruz, biz Ankara’da hazırız. Diğer illerdeki TABİP örgütlenmesindeki arkadaşların bulunduğu alanda ciddi anlamda ezildiğini, sömürüldüğünü, hakkının yenildiğini düşünen bütün herkesi hak arama talebimiz için Ulus’ta buluşmaya bekliyoruz.”
Eren GÜVEN – Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.