Alevi Haber Ajansi

Sivas Katliamı’nı gerçekleştirenler Sarıgazi’de de lanetlendi – Video

PİRHA –  İstanbul Sultangazi’de Sivas şehitleri anıldı. Anmada konuşan Şıx Çoban Ocağı Piri Zeynel Kete, “Madımak Katlimı’nı doğru analiz etmek gerekir. Bu nahak zihniyetin, kendinden başka  kimseyi düşünmeyen  bu nemrudi sarhoşluğun halklara, inançlara, kültürlere, doğaya, kadına bütün dünyaya hükümdar olmaya çalıştığı dönemlerdeyiz” dedi.  

Haberin Videosu

2 Temmuz 1993 yılında Sivas Katliamı’nda 33 canın yakılarak katledilmesinin 24. yılı. Türkiye’nin bir çok yerinde anma etkinlikleri devam ediyor.

İstanbul Sarıgazi’de Vatan İlköğretim Okulu’ndan festival alanına kadar gerçekleşen yürüyüş ile 2 Temmuz Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenler anıldı.

Anmada Sivas şehitleri anısına saygı duruşu yapıldı.  Anmaya, BDP, DHF, Partizan, TKP, HDP, Halkevleri, Mücadele Birliği, AKADER ve DAD katıldı.

“ZOR ZAMANLARDAYIZ AMA UMUTSUZ DEĞİLİZ”

Anmaya katılan Sıx Çoban Ocağı Pirlerinden Zeynel Kete Sivas katliamının nedenlerini, diğer katliamlarla benzerliğine ve farklı yönlerine değinerek şunları kaydetti:

Bugün günlerden 2 temmuz. Alevi siyasal tarihinde hakikat ve özgürlük arayışında bedenlerini iradelerine çerağ yaparak zalim yezit aklına karşı delil uyandıran, Semaha durarak, çarkı pervaz ederek hakka yürüdükleri gündür. Hakikat ve özgürlük arayışında olanları ateşe atarak cezalandırmak (ihrak-ı Binnar), tarihin en eski yöntemlerinden biridir.

Zamanı doğru kavramak bundan hareketle geleceğe yön vermek, öngörüde bulunmak Alevi yol siyasallığı bakımından bizlere tarihi sorumluluklar yüklemektedir. Bu manada Sivas madımak katliamını doğru kavramak, iyi analiz etmek bilimsel, adaletli bir tarihi perspektifle irdelemek lazım.

“ARAÇLAR VE DİL FARKLI OLABİLİR, AMA AMAÇ AYNIYDI”

Her fırsatta, çağdaş uygarlık diye tanımlanan uygarlık tarihi, savaşlar ve katliamlar tarihidir. Savaştan, yalandan, zulümden, göz yaşından, tacizden tecavüzden, şiddetten, ölümden bağımsız bir çağdaş uygarlık tarihi olabilir mi? Yada ulus devlet anlayışı bunları yapmadan Bir ulus devleti inşa edebilir mı? Cumhuriyetle beraber yaşanılanları anlamak için, Osmanlı’dan cumhuriyete geçiş sürecine bakmakta fayda vardır. Reya Heq Alevi halklar, hakikat arayışçıları, Osmanlı’dan günümüze benzer yöntemlerle yok edildiler. Araçlar farklı olabilir, dil farklı olabilir, ama amaç aynıydı. Farklı olanı susturmak, hizaya getirmek, etkisizleştirmek,biat ettirmek, olmadıysa kültürel ve fiziksel olarak soykırıma uğratmak. Osmanlı demek Alevi için; ağır vergi, yıllarca askerlik, kafir, zındık, mülhit, katli vacip, angarya, baskı, zulüm demekti.

“AMAÇ HERKESİ TEKÇİ ZİHNİYETE İNANDIRMAKTI”

Osmanlı yıkıldı yerine Cumhuriyet kuruldu. Anayasal süreçlere geçildi. 1921 anayasası hariç, diğer tüm anayasalar Tekçi ulus devlet anlayışının ideolojisini koruyan anayasalar oldu. Cumhuriyet demek, demokrasi, özgürlük, kendi kendini yönetme, söz karar yetki sahibi olma anlamına geliyor. Algı böyle oluşturuldu. Aleviler ve bütün ötekilerden destek gördü. Buna karşı yaşatılan gerçeklik; tek din, tek mezhep, tek dil, tek ideoloji oldu. Herkesi yeni kimliğe inandırmak zorundaydı. Bütün farklılıklar, tutum davranış tarzları, düşünüş yaşayış biçimi, dili, dini, mezhebi, maddi ve tinsel dünyayla kurduğu ilişki biçimini potasında tekleştiren eriten bir değirmen misaliydi. Cumhuriyeti kuran elit kesimin dili, dini, inancı, mezhebi ne ise halkın dini, dili, inancı, mezhebi de o olmalıydı. Buna uymayanları ise, sürgün, katliam, yok etme, ateşe atma bekliyordu. Sivas’ta yaşatılan da buydu. Farklı itikat, etnik yapılar, farklı düşünce mensupları sistematik bir program dahilinde etkisiz hale getiriliyordu. Koçgiri’de, Dersim’de, Maraş’ta, Çorum’da, Gezi’de, Sivas’ta yaşatılan; siyasal ve sosyal alanda homojen bir cemaat yaratma siyasetiydi.

Reya Heq inancı tekçiliğin her türlüsüne karşıdır. Tekçiliğe karşı Alevi siyasallığının renkliliğini yaşatmaya çalışan, bu uğurda bedenlerini iradelerine çerağ yaparak ateşte çark  pervaz Edip hakla hak olanların mücadelelerinin önünde saygıyla eğiliyorum. Devriniz daim olsun diyorum. Bizce, farklı renkler, diller, kültürler, itikatlar, aşirler, hakkın delili, kerameti ve kemalettin nişanesidir.

“AKTÖRLER DEĞİŞTİ AMAÇ DEĞİŞMEDİ”

Sivas Madımak katliamı üzerinden çeyrek asır geçti. Ne o yangın söndü, ne de zalimin zulmü dindi. Nahak aklın senaristliği ve yönetmenliğinde gerçekleşti. Dehşetin acıları hala devam ediyor.

Sivas Madımak katliamını, yaşanılanları, amacını çok boyutlu irdeleyip, bilimsel, arifane ve dervişane bir ruhla, analitik irdeleyerek, Xızır kemaletiyle bilinçle çıkarmak zorundayız. Aslolan umutsuz, ufuksuz ütopyasız kalmamaktır. Bunun için olay ve olguları iyi irdelemek lazım.

Sivas katliamının diğer katliamlardan bazı özgünlükleri vardı nedenleri açısından.

-Bölgede Reya Heq Alevi süreği, kendi tarihi, kökleri, kültürel değerleri ile kendi hakikatleri ile bütünleşme arayışına girmişlerdi.

-Sivas, Maraş, Malatya, Adıyaman hattında Reya Heq Alevileri kendileri ile ulus devlet anlayışı arasındaki ilişkiler tartışılmaya başlanmıştı.

-Uluslararası güçlerin bölgesel hesapları sonucu ılımlı İslam’a alan açılması çalışmaları söz konusuydu.

-Cumhuriyete bekçilik yapan, laikliğin teminatı olarak algı oluşturulan Aleviler! Var olan durumu tartışmaya başlamışlardı. Bu tartışmanın büyümesini engellemek, önüne geçmek için de tertiplenmişti. Kısacası kimler, nasıl görev alırsa alsın, hangi aktörler tarafından yapılırsa yapılsın, katliam devletin gözü önünde yapıldı.

“KATLİAM DEVLETİN GÖZÜ ÖNÜNDE YAPILDI”

-Sivas katliamı sonrasında mahkeme boyunca Aleviler yine öğrenilmiş çaresizliğe kurban oldular. Modernist bir bakış açısıyla; ilerici-gerici, laik-antilaik, Cumhuriyet düşmanları, yobazlar, şeriatçılar, şeklinde bir okuma ve savunma oluşturuldu. Tamda istenen buydu. Sivas’ta yakılanlar gerçekti. Hasretlerin, Akarsuların bir daha saz çalmayacağı, yanan şairlerin bir daha şiir yazmayacağı gerçekti. Ama Alevilerin ve mahkemelerde ilerici-gerici, laik-antilaik gibi karşıtlıklar üzerinde okuması gerçek değildi. Gerçek failin istediği ve yıllardır yaptığı buydu. Katliam devletin gözü önünde yapıldı ama 70 yıllık tekçi zihniyet sanık sandalyesine oturtulamadı.

Yıllarca Alevilerin cumhuriyetin bekçisi olduğu, Alevilerin şeriatın dalga kıranı olduğu söylemleri Alevileri iktidar İslamının karşıtı haline getirdi. Sanki bu ülkede laiklik sadece Alevilere lazımmış algısı oluşturuldu ve “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganı ne  yazık ki en fazla Alevilerce artırıldı!

“ALEVİ TOPLUMSALLIĞININ AKLI ÇIKIŞ YOLUDUR”

Halbuki reya Heq Alevi süreği olarak diyoruz ki; iktidara bulaşmamış bütün itikatlarda, dinlerde, inançlarda hakikat paydası vardır. İslamiyetin içerisinde de bir hakikat paydası vardır. Muhammedi hakikat (Hak yol İslam’ı), Ebuzer Gafari, Suhreverdi, Muhittin Arabi, Şex Bedrettin, Muhammet el Ceziri, Hamdan Bin Karmet, Mansure Hallaç, Ahmede Xane, Melaye Çiziri, Hüseyni duruş ve daha niceleri. İslamdaki yüzlerce komün hareketi ve söylemler bu uğurda yakılanlar, asılanlar ve anti kapitalist Müslümanlar. Aleviler uğradıkları katliamları irdelerken, analitik irdeleyen, yerine göre duygusal düşünen, ruhsal inanan, sezgisel yaşayan, akılda bilimsel ve öğrenilmiş çaresizlikten kurtulmaları lazım. Başkasının aklıyla değil, binlerce yıllık Alevi toplumsallığının aklıyla kendilerini var edebilirler.

“HAKKA, HAKİKATE ULAŞMAK YOLA TALİP OLMAK ESASTIR”

Sivas katliamı haber vere vere geldi. Sağır Sultan bile duydu. Katliamı özendirip görev alanlar, senaryoyu yazanlar, oyuncular, yönetmenler bellidir. Her fırsatta aydınları, farklı inanç ve itikatları, etnik farklılıkları, demokratları, sosyalistleri, farklı tüm renkleri, tekçiliğe karşı olanları etkisizleştirip, katleden, mahkum eden, sürgün eden, katliama uğratan, esir alan tekçi akıldır. Dönemsel olarak oyuncular, araçlar değişse de; azmettirenler ve amaç hiç değişmedi. Koçgiri katliamını gerçekleştiren akılla Şex Şait’i asan akıl, Sey Rıza’yı dara götürdü. Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı yaşattı. Aleviler Koçgiri’yi Dersim’i bilince çıkarsalardı, Çorum, Maraş, Sivas Madımak katliamı olmaya bildirdi. Engelleyebilirlerdi.

Bütün bu yaşatılanlar ve Sivas madımak katliamı ile resmi ideolojinin dışında kalan tüm ötekilerin iletişim kanallarını kapatmak, dilsiz, ruhsuz, umutsuz, ütopyasız, dilsiz ve tarihsiz bırakılmak istenilmektedir.

Aleviler için, hakka, hakikate ulaşmak ve yola talip olmak esastır. Bu da ikrarlık ve rızalık geleneği üzerinde yaşamakla olur. Alevilik iktidarla, devletle bir çatışma değil her türlü nahak, iktidarcı, devletçi anlayıştan uzak durmaları, hakikatten, kemaletten, rızalık şehrinden, derya toplumundan ısrar etmektir.

“HAKİKAT İÇİN, ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ VE SANAT İÇİN SİVAS’A GİDİLDİ”

Sonuç olarak, Madımak katliamı devletin gözü önünde yapıldı. Bir önceki katliamlar bilince çıkarılıp hesabı sorulmadığı için bir sonraki katliamlar yaşatıldı. Biz biliyoruz ki, devleti yıkmak için Sivas’a gidilmedi ya da din düşmanlığı yapmak için. Umut için, hakikat için, özgürlük için, demokrasi için, sanat için hak için Sivas’a gidildi semaha durup çarkı pervaz olmak için. Sivas’a gidildi. Siivas şehitlerini unutmadık, unutmayacağız. Tarih hakikat ve özgürlük arayışında olanları yazacak, zalimleri lanetleyecektir.

Aşk ile.”

Konuşmaların ardından semahlar dönüldü ve anma töreni son buldu. (HABER MERKEZİ)

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak