PİRHA – İstanbul’da 16 Şubat’ta yapılan polis baskınında Özgür Genç Kadın Merkezi Koordinasyon üyesi Sinem Çelebi’nin duştayken polis tacizine, şiddetine maruz bırakılması bir basın açıklamasıyla protesto edildi. ÖGK Merkezi Koordinasyon Üyesi Berfin Polat, kadınların yaşam alanlarına kadar uzanan polis tacizi ile yapılmak istenenin insanlık onurunu kırmak ve kadınların bedenlerinden utandırılmak olduğunu belirtti.
Özgür Genç Kadın (ÖGK), 16 Şubat’ta yapılan polis baskınında ÖGK MK üyesi Sinem Çelebi’nin duştayken polis tacizine, erkek devlet şiddetine maruz bırakılması ve artan erkek devlet şiddetine karşı İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması yaptı.
Açıklamaya DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, 8 Mart Kadın Platformu, Üniversiteli Kadınlar ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği(ÖHD) katıldı.
Açıklama öncesi söz alan ÖGK MK üyesi Sinem Çelebi, uğradığı polis tacizini anlatarak “Erkek devlet şiddetine maruz kalan tek kadın ben değilim. Tüm kadınlarla yana yana bulunuyor olmamız bana güç veriyor” dedi.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, erkek devlet şiddetini daha önce de defalarca yaşadıklarını hatırlattı. Otlu, “1990’lı yıllarda devrimci, Kürt kadınlarına gözaltılarda nasıl cinsel işkence edildiğine tanıklık etmiştik” dedi. Bu saldırıların kadın özgürlük mücadelesi yürütenlere uygulanan bir politika olduğunu kaydeden Otlu, örgütlü mücadele ile erkek devlet şiddetini gerileteceklerinin altını çizdi.
Açıklamayı ÖGK Merkezi Koordinasyon Üyesi Berfin Polat okudu.
“UYARILARA RAĞMEN POLİS SİLAH VE KAMERALARLA İÇERİ GİRDİ”
Polat, polis baskınında yaşanan süreci şöyle anlattı:
“16 Şubat Cuma günü arkadaşlarımızın kaldığı ev polis tarafından basılıp SGDF üyesi Kalender Polat gözaltına alınırken, baskın sırasında evde duş almakta olan Merkezi Koordinasyon üyemiz Sinem Çelebi’nin olduğu banyo kapısı ise tüm ikazlara rağmen kırılmış, polis silah ve kameralarla içeri girmiştir. Evde bulunan diğer kadın arkadaşlarımız polis kapıyı kırmadan önce arkadaşımızın duşta olduğunu, beklenirse çıkacağını bildirmesine rağmen polis tarafından dikkate alınmamış, kadın arkadaşlarımız polisin banyoya girmesini engellemeye çalışırken silah doğrultularak tehdit edilmiş ve silahla darp edilmiştir.”
“YAŞANANLAR BAŞTAN SONA POLİS TACİZİDİR, ERKEK DEVLET ŞİDDETİDİR”
Kapı kırıldıktan sonra da Sinem Çelebi’ye polisler tarafından tehditlerin ve sözlü tacizlerin devam ettiğini belirten Polat, “Evdeki kadınlar, kendisinin duşta olduğu görüldükten sonra giyinmesi için müsaade istemesine rağmen buna dahi izin verilmeyip banyoya zorla bir kadın polis konuldu ve arkadaşımız onun gözetiminde giyinmeye zorlandı. Bu baskında yaşananlar baştan sona polis tacizidir, erkek devlet şiddetidir” dedi. Polat, şunları da ekledi:
“Uyarılara rağmen banyo kapısının kırılması ve giyinmeye dahi izin verilmemesinin sebebi ise açıktır: Erkek devlet, erkek egemenliğine karşı mücadele eden politik kadınlara ‘İstediğim her an yaşam alanınıza müdahale ederim, talan ederim, yaşamlarınızda ihtiyaçlarınız dahilinde çizdiğiniz sınırları tanımam, bedenlerinize ve yaşamlarınıza zaman ve mekan ayırdı olmaksızın saldırırım’ demektedir.”
“POLİS SALDIRISI, YAŞAM ALANLARIMIZA, DUŞ ALDIĞIMIZ BANYOYA KADAR UZANMIŞTIR”
“Bizler çıplak aramaya, gözaltında tacize ve işkenceye karşı mücadele ederken polis saldırısı, yaşam alanlarımıza, duş aldığımız banyoya kadar uzanmıştır. Erkek devletin bu saldırısı yabancı olduğumuz bir gerçeklik değildir” diye konuşan Polat, şunları ifade etti:
“Erkek devlet, yıllardır cinskırım, taciz, tecavüz, tutuklama, gözaltı saldırıları ile engelleyemediği kadın özgürlük mücadelesini tek tek kadınları kadın kimliğiyle hedefleştirerek, böylece tek tek mücadele öznelerini sindirerek geriletmeye çalışıyor. Hapishanelerde devrimci kadın tutsaklara yönelen kıyafet sınırlamaları ve çıplak arama dayatmaları; öğrenci hareketinin geliştiği üniversite çevrelerinde polis ve jandarmanın kümelenmesi ve genç kadınları “tanışma” bahanesiyle sistematik olarak taciz etmesi, gözaltında kadınlara özel olarak uygulanan sözlü ve fiziksel şiddet, kadın özgürlük mücadelesi yürüten kadınların erkek devlet eliyle hayatlarının medyaya sunulması ve bedeninin, yaşamının linç malzemesi haline getirilmesi, direnen ve meydanlarda olan barış anneleri ve kadın milletvekillerine uygulanan polis şiddeti bu geriletme çabasının bir bir örneklerini oluşturuyor.”
Kürdistan’da Dem Parti’li kadın vekillere uygulanan polis şiddeti ve gözaltı saldırısına da dikkat çeken Polat, “Ancak biz kadınlar ne erkek devlet şiddeti karşısında ne de kolluk eliyle gerçekleşen cinsel işkence karşısında susmuyoruz, sinmiyoruz, bir adım dahi geri atmıyoruz. Kadın hareketi mücadele tarihi boyunca bu saldırılara kadın dayanışmasını büyüterek yanıt olmuştur” diye konuştu.
“POLİS TACİZİ İLE YAPILMAK İSTENEN İNSANLIK ONURUNU KIRMAK”
Berfin Polat, kadınların yaşam alanlarına kadar uzanan polis tacizi ile yapılmak istenenin insanlık onurunu kırmak ve kadınların bedenlerinden utandırılmak olduğunu kaydederek “Onursuzluk da utanç da erkek devletindir. Biz kadınlar özgürlük yürüyüşümüzü kadın dayanışmamıza yaslanarak devam ettireceğiz. Erkek devlet şiddetinin kaydını tutmaya, ses çıkarmaya, kent kent teşhir etmeye, takipçisi olmaya ve hesap sormaya devam edeceğiz. Biliyoruz ki kadınlara ve LGBTİ+’lara saldırma gücünü sessizlikten alıyorlar, o halde biz bu sessizliği bozuyoruz. Tüm kadın ve LGBTİ+’ları artan erkek devlet şiddetini bildirmeye, raporlamaya, kadınlarla birlikte, yan yana erkek devlet şiddetini teşhir etmeye çağırıyoruz. Merkezi Koordinasyon üyemiz Sinem’e dönük saldırı ile ilgili tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacak ve mücadeleyi büyüteceğiz. Arkadaşımızın yaşadığı erkek devlet şiddetine karşı tüm hukukçuları sürecin takipçisi olmaya çağırıyoruz. Bedenlerimizden utanmıyoruz, mücadelemizden vazgeçmiyoruz” dedi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.