PİRHA- Şehrin sakinlerinden güvercinler, insanların koşturmacasına aldırmadan, uzun zamandır bekledikleri anın tanıdı çıkardı.
Nazım Hikmet mahpushanenin avlusuna konan güvercinleri “geldi dört güvercin/suda yıkanmak için./ su mahpusane yalağındaydı./ ve güneş/güvercinlerin/ gözünde, kanadında, kırmızı ayağındaydı./ girdi dört güvercin/ yıkanmak için/ suyun içine./ ve kederli toprakta dört insan/ baktı dört güvercine.” dizeleriyle ölümsüzleştirmiş on yıllar öncesinden.
İnsanlar çoğaldı, şehirler büyüdü. Her gün yüzlerce ağaç bir beton yığınına kurban edilirken, ağaçlarla birlikte, o ağaçların sakinleri de ya ölüyor ya da kendilerine başka bir yer arıyor.
Güvercinler de büyüyen şehirlerin içinde kalan, yaşama atılan veya düşen bir simit parçası ya da ekmek kırıntısıyla tutunmaya çalışan canlılardan.
Şehrin telaşına ve ‘ekmek kavgası’nda güvercinler de yerini alır çoğu zaman. Biz egemenlerden kalanları pay ederler kendi aralarında.
Mersin’in yağmurlu bir gününde güvercinlerin yağmur banyosu objektifimize yansıdı. Arabalar ve insanlar hızlı hızlı hareket edip yağmurdan korunmanın yollarını ararken, güvercinler uzun zamandır bekledikleri anın tadını çıkardılar
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.