PİRHA-Güvenç Abdal Ocağı dedelerinden Sefa Öztürk, Almanya’da Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Parlamentosu’nun Alevilik inancını bir inanç toplumu olarak en üst seviyede tanımasının sevindirici olduğunu söyledi. Öztürk, “Karar bizler için sevindirici. Alevilik yeryüzünde en eski kadim inançlardan olmasına rağmen devlet düzeyinde tanınmıyor. Hakkı ve hukuku teslim edilmiyor” diyerek Aleviliğin halen kendi coğrafyasında yasaklı bir inanç olduğunu hatırlattı.
Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Parlamentosu’nun Alevilerin bir inanç topluluğu olarak kabulü kararı sonrasında Aleviler kamu tüzel kişiliği kazandı ve böylece Aleviler Almanya’da bir inanç toplumu olarak en üst seviyeden tanınmış oldu.
Konuya ilişkin PİRHA’ya konuşan Güvenç Abdal Ocağı dedelerinden Sefa Öztürk, Aleviliğin kendi coğrafyasında halen eli ayağı bağlı bir inanç olduğunu hatırlatırken, asıl olan Alevilik mücadelesinin hakikat olduğu ve bunun etrafında birleşip mücadele etmek olduğuna vurguda bulundu.
“ALEVİLİK KENDİ VATANINDA YASAK, COĞRAFYASINDA TUTSAK”
Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Parlamentosu’nun aldığı kararın sevindirici olduğunu belirten Öztürk, Aleviliğin kendi coğrafyasında halen yasaklı olduğuna dikkat çekti. Öztürk, “Alevilik açısından hiç olmaz ise sevindirici bir karar. Katkıları olan arkadaşlarımızın emeklerine, yüreklerine sağlık. Fakat çok garip yanı var. Alevilik yeryüzünde en eski kadim inançlardan olmasına rağmen devlet düzeyinde tanınmıyor. Hakkı ve hukuku teslim edilmiyor.. Halen kendi coğrafyasında yasaklı bir inanç. Asıl olan mücadelenin bu coğrafyada değerli olduğunu düşünüyorum. Kendi vatanında yasak, coğrafyasında tutsak bir inanç. Avrupa ve diğer ülkelerdeki bu kararı önemsiyoruz” diye konuştu.
“ALEVİLİĞİ TANIMLAMAK ALEVİ MÜCADELESİNİN ÖNÜNE GEÇTİ”
Öztürk ayrıca, Almanya’daki bu tanınmışlığın ülkeye olumlu bir yansıması olarak Alevilerin hak arama mücadelesine tekrar bir ivme kazandırması ve daha yukarıya taşıması gerekliliğine dikkat çekti. “Aleviliği tanımlamanın mücadelesi, Alevilik mücadelesinin önüne geçmiştir” gerçekliğine vurguda bulunan Öztürk, Aleviler içerisindeki bu kısır tartışmaların Aleviliği geriye attığına değinerek şöyle konuştu:
“Aleviliğin kendi doğduğu yerde eli ayağı bağlı ketum ise ne kadar anlamlı olur bilemiyorum. Kısır, geleceği olmayan ve Aleviliğin bütün enerjisini harcayan tartışmaları boş buluyorum. Birbirleri ile aynı düşünmek zorunda değiller. İnançları benim gibi inanacaksın diyerek bir baskı aracına dönüştürmek doğru değil. Eğer ırkçılığa karşı isek herkesi kendimize benzetmemizin ırkçılık olduğunu kabullenmek zorundayız. Bizim mücadelemiz Aleviliğin hak ettiği yeri almasıdır. Ciddi anlamda gasp edilen Alevi hakları var. Aleviliği tanımlamanın mücadelesi, Alevilik mücadelesinin önüne geçmiştir. Bu tartışmalar Aleviliğin kültürel birikimlerini, mücadele geleneğini, hoşgörü ve demokrasi geleneği aşağıya doğru çekiyor. Devlet ve Alevi gruplarda dahil herkes kendi Alevisini yaratma mücadelesi veriyor. Ama hakikat olan Alevilik başka bir yerde duruyor”
“ALEVİLİK ÇIKAR DÜNYASINDAN ARINMAK ZORUNDA”
Alevilik içerisindeki bu geri götüren tartışmaların bir an önce sonlandırılması çağrısında bulunan Öztürk, Alevilik mücadelesinin hak, hakikat olduğu ve bunun etrafında birleşip mücadele etme zorunluluğuna işaret etti.
“Alevilik bu çıkar dünyasından arınmak zorundadır. Herkes kendi bağımsız, özgür ve özgün düş dünyasıyla hareket etmek zorundadır” diyen Öztürk, Alevilerin bu karakteri kazanamaması durumunda yürüyeceği yolunun da olamayacağını ifade etti.
“CİDDİYETSİZ TARTIŞMALAR VAR”
Sefa Öztürk Dede, şunları kaydetti:
“Ciddi bir gizli özne biçiminde bir mülkiyet birikmiştir. Bu mülkiyet herkesin farkında olarak ya da olmayarak savunduğu bir durumdur. Kendi özel çıkarlarınızı, özel dünyanızı, tasarruf dağınızı, planlarınızı, ön yargılarınızı Alevilik diyerek sürekli başkalarına dayatırsınız. Alevilik bu çıkar dünyasından arınmak zorundadır. Kimse mülkiyet değildir. Herkes kendi bağımsız, özgür ve özgün düş dünyasıyla hareket etmek zorundadır. Bu karakteri kazanamazsa Alevilerin yürüyeceği yol da yoktur. Alevilik üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir inançtır. Bugün çok ciddiyetsiz tartışmalar, muhabbetler üzerinde durulmaktadır.”
Ersin ÖZGÜL / İZMİR
Yoruma kapalı.