KESK’in bu yıl 2’incisini düzenlediği Ortadoğu Barış Konferansı’nın ikinci gününde ‘Ortadoğu Savaş Kıskacında Kadın ve Barış’ başlığı tartışıldı. Ortadoğu ülkelerinden konferansa katılan birçok kadın Ortadoğu’da kadınların yaşadıklarını anlattı.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Bakırköy’de bulunan Tarık Akan Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlediği 2’ci Ortadoğu Barış Konferansı ikinci gününde devam ediyor. Konferansın 2’inci gününün birinci oturumu “Ortadoğu Savaş Kıskacında Kadın ve Barış” başlığıyla devam etti. Oturumun moderatölüğünü KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy Tekdemir yaparken Filistin Kadınlar Komitesi Birliği (UPWC) üyesi Abeer Abu Khdeir, Lübnan’lı Siyaset Sosyolojisi Prof. Dr. Houda Rizk, Tunus Halk Cephesi üyesi Mubarewke Brahmi, Bahreyn’li Aktivist Sameyya Khail, Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ayla Akat Ata konuşmacı olarak katıldı.
SİYAH İŞÇİLİK
UPWC üyesi Abeer Abu Khdeir UPWC’yi anlattı. Ortadoğu’da kadının kültürel olarak zayıf bırakıldığını söyleyen Khdeir “Ortadoğu’da kadının yeri evidir. Görevi çocuklara bakmaktır. Ortadoğu’da Filistinli kadının siyasi olarak kendi tarihi vardır. Bütün Filistin tarihinde bile kadının tarihi vardır. Filistinli kadının rolü bütün dünyaya efsaneler yazmıştır. Tarihe geçmiştir. Ortadoğu’daki oranlara göre Filistinli kadının eğitim düzeyi yüksektir. Sosyal ve kültürel miras sahibidir. Ancak istihdam alanı yok. Kalkınma alanları yok. İşsizlik almış başını gidiyor. Sendikalara bir takım kalkınma projelerinin açılması için önerilerde bulunuyoruz. Ancak yeterli bir çaba yok. Kudüs’te olup da çalışan kadınlar var. Burada çalışmak için İçişleri Bakanlığı’na başvuran kadınlar var. Onlara da iş veriyorlar ama hastanelerde yada başka kurumlarda tuvalet temizliği işi veriyorlar. Onlar da tacize maruz kalıyorlar. Biz buna siyah işçilik diyoruz. Kadınlar ihanetin her türlüsünü yaşıyorlar. Gazze’deki Filistinli kadınların evlerinin hala yüzde 40’ı yaşanılamaz durumda. Gazze’de kalkınma diye bir şey yok. İstihdam yok” diye konuştu.
53 KADIN YAŞAMINI YİTİRDİ
Filistin’li kadın tutsakların yaşadıklarını anlatan Khdeir şunları belirtti: “İsrail cezaevlerinde bir takım radyoaktif yayan cihazlar koydular. Bu cihazları aileleriyle telefonda görüşemesinler diye koydular. Şu anda 53 kadınımız cezaevinde yaşamını yitirdi. Cezaevinin her tarafına kameralar koydular. Kadınlarda onları protesto etmek için avluya çıkmamaya başladılar. Spora gitmemeye başladılar. Kameralar kaldırılmayınca kadınlar boykota gittiler. Bunun üzerine bütün kadınlar sürgün edildi. Yeteri kadar yatak olmayan bir cezaevine sürgün edildiler. Kişisel eşyalarını dahi almalarına izin verilmedi. Kışın soğuğunda duş alacak su yok. Özellikle eğitimden mahrum bırakıyorlar. Yaşı küçük olan çocuklar var onlar da eğitimlerden mahrum bırakılıyor.”
ÖZGÜRLÜK İSTEDİĞİ İÇİN TUTUKLANAN KADINLAR
Arabistan’da özgürlük istediği için cezaevinde olan kadınların olduğuna dikkat çeken Lübnan’lı Siyaset Sosyolojisi Prof. Dr. Houda Rizk “Ancak bakıyorsunuz kadının araba sürmesine izin verildiği için sevinenler oluyor. Özgürlük isteyen kadınları görmüyorlar. Türkiye’de de özgürlük istediği için tutuklanan kadınlar var. Türkiye Kürt tutuklular söz konusu. Her ülkedeki sorunları dile getirmeliyiz. Suriye’ye baktığımızda orada terör örgütleri her türlü işkenceyi kadınlara yaptılar. Ama burada kadınlar Irak’tan Suriye’den Kobanê direnişini ortaya koymuştur. Dolayısıyla savaşın maliyeti kadınlar üzerinden çok ağır olmuştur. Bu örgütlere baktığımızda özellikle terör örgütlerinden söz ediyoruz. Bu örgütler çeşitliliği yok etme üzerinden kendilerini var ediyorlar. Suriye de çok çeşitli kültürel mozaiği olan bir ülke. Suriye’de çeşitliliği yok etmek için Kürtlerden başladılar. Önce onlara saldırdılar. Savaşlar en çok kadın ve çocukları vurmaktadır. Suriye’de siyasi istikrarsızlık devam ettikçe kadınlar ve çocuklar mağdur olmaya devam edecektir. Özellikle yerinden edilme durumunda kadınlar daha çok mağdur ediliyor. Kadınlar cinsel şiddete, psikolojik şiddete maruz kalıyorlar.” diye konuştu.
“KADIN SINIRSIZ BİR KAYNAKTIR”
Tunus Halk Cephesi’nden Mubarewke Brahmi Tunus’ta kadınların yaşadığı sorunları anlattı. Kadının kendisinin pratik hayatta yer alması için mücadele ettiklerini dile getiren Brahmi “Tunuslu kadın bir takım hakları kazanmak için mücadele etmeye devam ediyor. Her türlü mücadeleyi veriyor. Kadınlara olanaklar verilirse yapamayacağı şey yoktur. Kadınlar çok güzel şeyler yapabilir. Kadın sınırsız bir kaynaktır. Bir pınar gibidir. Yeter ki kapılar açılsın, yasalar kapıları açsın. Kadın birçok şeyden yoksun bırakılmış durumda. Birçok kadın Tunus’ta çöp toplayarak geçinimi sağlıyor. Binlerce kadın plastik toplayarak geçimini sağlıyor. Bugün Tunus’ta işsizlik oranı 15.4 oranında” şeklinde ifade etti.
“KADIN HAREKETİ GELİŞMEYE DEVAM ETMELİ”
Bahreyn’li Aktivist Sameyya Khail tüm tutukları özelde Bahreynli tutuklu kadınları selamladığını belirtti. Bahreyn’de gazetecilerin korktukları için tutuklu olan kadınlarla ilgilenmediğinin altını çizen Khail “Bu kadınların bir çoğu hasta. Hastalıklarla uğraşıyorlar. Kadın yada erkek olsun siyasi, kültürel, sosyal hak elde etmek isterse çok zorlu bir mücadele vermesi gerekiyor. Her şeye rağmen Bahreynli kadın hep mücadele etti. Hakları için taleplerde bulunmaktan vazgeçmedi. Kadınlar sokaklara meydanlara çıktı. Diğer kadınların bilinçlenmesi için mücadele etti. Bahreynli kadın dünyadaki bütün kadınlara benzer mücadeleler veriyor. Şiddete maruz kalıyor. Hakları ellerinden alınıyor. Hepimiz eşitiz. Omuz omuza mücadele vermeliyiz. Kadın hareketi olarak gelişmeye devam etmemiz gerekiyor. Yönetim, emperyalizm bizi yok etmek istiyor. Özellikle eğitimsiz bırakarak yok etmek istiyor.” dedi.
“ÇÖZÜM SÜRECİNDEN SAVAŞIN KADIN ÜZERİNDEKİ ETKİSİNE”
Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ayla Akat Ata, Kürt Kadın Hareketinin gelişim sürecini anlattı. Çözüm süreci ile birlikte kadın mücadelesinin farklı bir mücadeleye taşındığını vurgulayan Ata, şunlara dikkat çekti: “Türkiye’de savaş demenin yasak olduğu bir süreç yaşadık. İnkar politikasının çok yoğun olduğu süreci yaşadık. O yüzden barış sürecinde mücadele etmek de zordu. Çözüm tartışmaları sürecinde Kürt Kadın Hareketinin deneyimi esasında birçok ülke deneyiminden de farklı. Çözüm süreci başladığında sürecin başından sonuna kadar kadınlar sürecin içerisinde yer aldı. Sürecin başlamasında ilk görüşmede iki kişiden birinin kadın olmasının ne kadar önemli olduğunun altı çizilmişti. Demokratik ortak yaşamın öneminin altı çizildi. Kadın özgürlük meclisi içerisinde bütün bu tartışmalar yürütüldü. Bu tartışmalar çok önemliydi ama çözüm sürecinin bitmesiyle bu tartışmalar şu an devam etmiyor. Bu süreçleri Barış İçin Kadın Girişimi, Kadınlar Birlikte Güçlü, Vakit Geldi ekibinden Türkiye kadın hareketiyle ortak tartıştık. Kazanımları büyütme eksenli, aynı zamanda yaşanan savaş, savaşın kadın üzerindeki etkisi üzerinde tartışmalar yürütme noktasına geldik. Savaş devam ederken, çatışma devam ederken çözümün nasıl olabileceği konusunda bir hareket yok. 2013 süreci içerisinde heyetteki kadın arkadaşımızın çok önemli bir deneyimi vardır. Tartışılan her başlık için ‘Kadının yeri ne olacak?’ sorusunu soran ve bunu tartışmaya açan bir süreç yaşandı. Çatışma süreciyle kadın özgürlük sorununun ilişkisi var diyerek bunu hükümetin gündemine sokmuştur. Kadını özgür olmayan bir toplumun özgür olamayacağı belirtilmişti.”
Yoruma kapalı.