PİRHA- Alevi Bektaşi Federasyonu’nun çağrısıyla Edremit’te biraraya gelen Alevilerin ‘Alevi çalıştay program taslağı’ toplantısı ikinci gününde devam ediyor. 12 taslak programdan biri olan Alevi inancı (Dar-Didar) ve (İkrar) masasında hazırlanan taslak raporda cemlerde kadın erkek eşitliğine özen gösterilmesi, mürşit-pir-dede-talip ilişkisinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin sağlanması gerektiği belirtildi.
Alevi Bektaşi Federasyonu’nun çağrısıyla Balıkesir Edremit’te biraraya gelen Alevilerin ‘Alevi çalıştay program taslağı‘ toplantısı ikinci gününde sürüyor.
Alevi inancı (Dar-Didar) ve (İkrar) masası Alevi çalıştay taslak raporunu açıkladı. Nurettin AKSOY, Adı Güzel ERBAŞ, Sefa ÖZTÜRK, Ali ERDEM, Zeynel KETE, Ali YAMAN tarafından hazırlanan taslak rapor, Pir Zeynel Kete tarafından açıklandı.
Alevi inancı (Dar-Didar) taslak raporunda, “Alevilik tek başına sadece dini ritüelleri olan bir inanç değil aynı zamanda toplumsal yaşam projesidir. Dar, Alevi inancında terim olarak Hallac-ı Mansur’un asıldığı ağaç direk anlamında kullanılır. Alevi inancında yola yalip olan ikarlık ve rızalık gösteren her canın kendisini halkın ve hakkın adaletine teslim ettiği ikrar, bend olduğu yerin adıdır” denildi.
Raporda şunlar dile getirildi:
“Alevi toplumunun her türlü hukuksal sorunları başta olmak üzere şikayet, sorgulama, yargılama, cezalandırma ikrar verme, müsahip tutma, cem erkanında hizmet verme dar olayının içindedir. Cemevlerinde dar, pirin huzurunda dara durması kendini dara alması dar anlamına gelir. Her darın bir amacı vardır.
-Mansur Darı
-Nesimi Darı
-Fazlı Darı
-Hüseyin ve Fatma Darı
Mevcut Alevi kurumlarımız Dar-Didar hukukuna uyuyor mu? Kurumlarda yönetim ilişkisi, pirler, analar, dernek başkanları nasıl ilişki içinde olmalıdırlar?
Alevi hukuk sistemi hangi metinler üzerinden inşa edilmelidir. Geleneksel olanın yeniden değerlendirilmesi, uygulanması için neler yapılmalıdır?
Sanayi toplumunda bunu nasıl uygularız? Bu sorular üzerinde tartışmalıyız.
“CEMEVLERİNDE İNANÇ KURULU OLMALI, KADINLAR KURULDA MUTLAKA OLMALI”
Cemevlerinde bir inanç kurulu oluşturulmalıdır. Kadınlar bu kurulda mutlaka olmalıdır. Gelinen aşamada Alevilik kadınsız bırkılmaya çalışılıyor. Cemevlerinde kadın özgürlüğü esas olan bir kadın birimi meclisi komisyonu bir kadın bütçesi olmalıdır.
Talibi olan, erkan yürüten, görgüden geçenlerden oluşan bir inanç kuruludur.
Her canın sorunlarına eğilmeli, dara çekilmelidir. Bunların müdahale alanını aşarsa ocağına havale edilmelidir. Cemevi inanç kurulu, bölgeler inanç kurulu, ocağın inanç kurumu oluşturulabilir.
“BAŞKAN VE YÖNETİM KURULLARI ERKANA VE İNANCA MÜDAHALE ETMEMELİDİR”
Kentlerdeki mevcut kurumlarda iç hukuk nasıl uygulanır?
Alevilikte ulu divan vardır. Somut düzeyde ulu divan cem meclisidir. Birey toplum ve doğaya karşı geçmiş yöntemlerle geleneksel hukuk formlarıyla sorunlar çözülemez duruma gelmiştir.
Derneklerimizde talip gören, görgüden geçen, ocağını bilen dedeler, pirler tarafından erkan yürütülmelidir. Yönetim kurulunda bir canın inanç kuruluna, inanç kurulundan bir canın ise yönetim kuruluna kalmalıdır. Bunların oy hakkı olmamalıdır. Başkan ve yönetim kurulları erkana ve inanca müdahale etmemelidir.
“YENİ BİR ALEVİLİK YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Pir Eren Yıldırım da Alevi inancı (İkrar) taslak raporunu sundu. Pirler Celal FIRAT, Eren YILDIRIM, Cengiz GÜLEÇ, Kemal BÜLBÜL, Türabı SALTUK, Bektaş PİROĞLU, Mustafa ŞEN, Mehmet TIRYAKI, Ali DERELİ, Pire ER tarafından hazırlanan taslak raporda yeni bir Alevilik akımı yaratılmaya çalışıldığını, egemenler tarafından tarif edilmiş bir inanç dünyası ile devletin Alevisi yaklaşımının da var olduğu belirtilirken, “Aleviler son 70 yıllık süreçte göç ve kentleşmeyle birlikte büyük bir değişim, dönüşüm yaşadılar. Geleneksel kurumlarını sürdürmekte büyük sorunlarla karşılaştılar” denildi.
Taslak raporda şunlara değinildi:
“Biz, Aleviliğin tanımı üzerinden yürütülen tartışmalara katılmayı doğru bulmuyoruz. Çünkü; Aleviliğin yazılı ve sözlü kaynaklarında ve pratiklerinde, Yol ulularımızdan, aşığı sadıklardan, nefeslerden, gülbenglerden, hak için hakk’a yürüyen mürşitlerimizden yapılmış bir tanım vardır.
Tam da bu nedenle, hem tartışmalarımızda hem de ibadetlerimizde Alevi yol dilini kullanmaya daha fazla özen göstermesi gerektiğini düşünüyoruz.
Yaşadığımız en önemli sorunlardan birisi de, sürekli ve çok yönlü yürütülen asimilasyon girişimlerine ve baskılara maruz kalmamızdır. Fakat, bunlara rağmen, Aleviler, ikrarından dönmediler, dönmeyecekler.
Bildiğimiz gibi, Alevilikte ikrar, yola girmenin, yola bağlı kalmanın ve insan-ı kamil olmanın ilk adımdır. Yol ikrar üstüne kuruludur. İkrar vermek, bizi birbirimize bağlayan, birliğimiz ve dirliğimizi sağlama alan bir ilkedir. Bu nedenle, yolumuzun temeli olan, ikrar vermeyi, kent ortamında sürdürmenin yollarını bulmayı en önemli önceliklerimizden birisi olarak görüyoruz.
“CEMLERDE KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİNE ÖZEN GÖSTERİLMELİDİR”
Günümüzde, uzun ve zorlu bir mücadele sonucunda, artık kentlerde de Alevi itikat-inancının temeli olan cemler yürütülmektedir. Alevilikte kadın ve erkek (ana-bacı) bir ve eşittir. Özellikle cemlerde bu eşitliğin tüm boyutlarıyla yaşanmasına özen gösterilmelidir. Öte yandan, cemlerde inancın temel değer ve uygulamalarıyla bağdaşmayan türden anlayış ve ifadelere yer verilmesi gizli bir asimilasyona da kapı açmaktadır. Diğer bir sorun ise, bazen cemlerimizde semahların folklorik bir gösteri gibi gerçekleştirilmesidir.
Hem gizli asimilasyona kapı açacak uygulamalardan kaçınmalıyız hem de cemlerimizin seyirlik bir etkinlik düzeyine indirgenmesini önlemeliyiz.
“MÜRŞİT-PİR-DEDE-TALİP İLİŞKİSİ SAĞLIKLI YÜRÜTÜLMELİ”
Alevi inancının geleneksel örgütlenmesi ocaklardır. Bu temel kurumun işlevi mürşit-pir-dede-talip ilişkisinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Bu aynı zamanda yolun sürdürülmesinin de güvencesidir. Alevilikte bu anlayış yol bir sürek bin bir söyleyişi ile dile getirilmektedir. Kent koşullarında geleneksel ocak sisteminin korunması ve sürdürülmesinde çeşitli sorunların yaşandığı bilinmektedir. Bu sorunların, Alevilerin iç çeşitliliğini ve geleneklerini zedelemeden ele alınması ve yeni çözüm yollarının aranması gerekmektedir.
“ZORUNLU KALDIKÇA BİTKİ VE HAYVANDA DA RIZALIK ALINIR”
Kentleşmenin yol açtığı dönüşümlerden birisi de doğa ile ilişkimizin temelden değişmesidir. Bu nedenle, Alevilik inancının doğaya bakışının tekrar hatırlatılması gerekmektedir. Alevi inancı bütün varlıklara eşit ve dostça bakar. Her şeyin bir canı vardır. Doğadaki canlı cansız varlıklar arasında bir hiyerarşi gözetmez. Alevi öğretisindeki 4 Kapı 40 Makam’ın her kapısında simgesel olarak da derin anlamlar vardır. Bu anlamlardan birisi de kadim bilgelikteki kurucu 4 temel element karşılığına denk gelir. Evrenin kurucu elementleri olarak bilinen bu ilkelere Alevilik batini bir anlam yüklemektedir. Alevilikte doğa bizim yararlanacağımız bir imkan ve fırsatlar kümesi değil varoluşu kuşatan bir gerçekliktir. Bu anlayışın gereği olarak zorunlu kalmadıkça can incitilmez. Zorunlu kalındığında ise, bitki veya hayvandan rızalık alınır.
Sonuç olarak; bir yandan geleneğimizi sürdürmemiz diğer yandan yeni çözüm yolları üretmemiz gerekmektedir. Tüm bunları Alevi edep ve erkanı çerçevesinde yapmamız ve Alevi yolunun dilinden ayrılmadan sürdürmeliyiz.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.