Alevi Haber Ajansi

Pir Kete: Dersim’de yaşanan isyan değil; tertele, katliamdır-VİDEO

PİRHA – 5 Kasım 1937’de Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edilen Seyit Rıza ve yoldaşlarına ilişkin PİRHA’ya konuşan Pir Zeynel Kete, “Dersim seyitlerini unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi. Kete, Dersim’de yaşananın isyan değil, tertele, katliam olduğunu belirtti. 

Şıx Çoban Ocağı pirlerinden Zeynel Kete, 15 Kasım 1937’de idam edilen Seyit Rıza ve yoldaşlarına ilişkin PİRHA‘ya konuştu.

Pir Kete, “Farklı tarihlerde farklı coğrafyalarda da olsa hakikat özgürlük arayışında bulunan farklı aşiretler, kılamlar, kabileler her dönem nehaq zihniyet tarafından kültür ve fiziki olarak katliama uğramışlardır. Fiziki katliamlardan sonra toplum eğer yok edilmediyse, peşinde o toplum bir bütün olarak kültürel ve siyasal olarak çarmığa gerilerek yoğun bir kültürel asimilasyona tabi tutulmuş. Reya Haq Alevi mensupları serçeşmesi olan kutsal mekanlarımız, topraklarımıza yönelik de kültürümüze, inancımıza yönelik de nehaq anlayış bu akılla hareket etmiştir. Dönemsel aktörleri farklı olabilir ama senaryo aynıdır, akıl yine aynı akıldır” dedi.

1924 ANAYASASI, 88. MADDE, MAKUL VATANDAŞ TANIMI

“Cumhuriyetten öncesinde Reya Haq Alevi mensupları din dışıdır, diyerek vurun kellesini katli vaciptir denilerek cumhuriyetle beraber ise dinselleşeceksin şeklinde yoğun bir baskıya uğradılar. Aslında 1921 Anayasası gerçekten yurt edindiğimiz topraklarda farklılıkların kendi aidiyetleri, kimlikleri, inançları üzerine tanımlanan demokratik bir anayasaydı” diye konuşan Pir Kete, 1924 Anayasası’na ilişkin şunları belirtti:

“Fakat 1924 Anayasası ile beraber özellikle 88. Maddesi, makul vatandaşı tanımlamayla ilgili bir maddedir. Türktür, Türkçe konuşur, mezhebi Hanifidir diye tanımlanır. Buradan gelinebilecek tehlikeler hissedilmiştir. Yeni kurulan ulus devlet anlayışı kendi tekçi zihniyeti dışında olan bütün ötekileri bu yasa çerçevesinde izaha getirecekti. Bundan dolayı 1937-1938’de Dersim’de meydana gelen bu terteleden çok önceleri bunun alt yapısı oluşturuldu. Yollar yapıldı, köprüler yapıldı, okullar açıldı, karakollara rahat gidilsin diye altyapı çalışması yapıldı. Zaten devlet dersinde Dersimli Kürt ve Kızılbaşlık özdeşti. Hatta bir çok şiire de konu olmuş tabiatı asi, insanları asidir. Raporlar oluşturuldu. Bu raporlar çerçevesinde halkların, ocakların, aşiretlerin arasında çelişkiler derinleştirildi. Antropologlar başta olmak üzere kendilerine göre bilimsel çalışmalar yaptılar. Bunlardan sonra bir akıl oluştu. Bu akıl çerçevesinde mecliste bir kararlaşma başladı.”

“DERSİM SEYİDLERİNİ UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ”

Kete, 1935’te TBMM’de yeni ulus devlet anlayışının çıkarmış olduğu yasa ile beraber Tunceli Kanunu ile beraber Dersim’deki yol ulularımız, ocak mensuplarımız, yola talip olanlar, bireye doğaya ikrar veren bütün canlılarımız bir şekilde tutuklandı, yargılama sonucu Elazığ Buğday Meydanı’nda yargılama yapıldı ama Pir Seyit Rıza yaşı kemale ermiş bir candı” ifadelerini kullandı.

“MEZAR TAŞIMIZA DAHİ TAHAMMÜL EDİLMEDİ”

Seyit Rıza’nın kendisine savunma hakkı verilmeden bir oldu bitti ile idam edildiğini ifade eden Kete, şöyle devam etti:

“Bununla yetinilmedi, bu coğrafyada yol evlatları, bu davanın sahibi olmasınlar diye göçertmeler, sürgünler, bombalamalar, gaz bombalamaları ve bir bütün olarak hem coğrafyamız hem de diri kalan bütün canlılarımız tekrar katliama uğradı. Coğrafyamıza karşı taciz ve tecavüz en üst düzeyde oldu. Jiyarlarımız, diyarlarımız, ziyaretlerimiz bombalandı. Tarihsel arka planımızla bağ kurabileceğimiz tarihsel ve kültürel değerlerimiz yok edildi. Bir mezar taşımıza dahi tahammül edilmedi. Eğer bir mezar taşı olursa ilerideki bir canı kendi tarihiyle hakikatiyle bütünleştirebilir diye düşünüldü. Masumu pak olan çocuklarımız, kız çocuklarımız birer besleme olarak bu coğrafyada görev yapan bir çok subayın hanesine verildi. Bir bütün olarak toplum çaresiz bırakıldı. Ekonomik olarak da coğrafya çökertildi. 81. Yılında, yaşanan bir katliamda, bir tertelede yol ulularımız, pirlerimiz idam edildiler. Reya Haq Aleviliğinin ocak örgütlenmesine, toplumsal hafızasına da bir vurgu vardı. Toplumsal hafıza yok edilmeye çalışıldı. Dersim Seyidlerini, bu uğurda Hakka yürüyen canları unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız.”

“ULUS DEVLET ANLAYIŞI, İSYAN DİYE TABİR EDEREK ZULMÜ MEŞRULAŞTIRDI”

Dersim’de yaşananların isyan değil, tertele ve katliam olduğunu belirten Kete, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yeni ulus devlet anlayışı kendisi dışında olanların hak arama mücadelesini isyan diye tabir ederek yaptığı zulmü meşrulaştırdı. Halk 1921 Anayasası’na sadık kalınmadığından dolayı coğrafyaya yapılan zulmün yanlış olduğunu en nazik bir şekilde yetkililere ilettiler. Bir tertele yaşandı, bir katliamdır. Bu tarihi ile gerçekten de hesaplaşmaları lazım, o dönemdeki mevcut partileri dönemin devlet anlayışını temsil ediyorlardı. Mevcut arşivler açılsın diyoruz. Dersim’de araştırma yapan canlarımızın yazdıkları, çizdikleri vardır; baskılardan dolayı bunları anlatamadılar. Bunlar anlatılsın. Bir kayıp kuşak vardır; bu kayıp kuşağın nereye götürüldüğü, kimlere verildiği varsa mevcut kayıtlar açılsın. Seyit Rıza ve yarenlerinin, kendisine ikrar verenlerin mezarları bilinsin. Bizde mezarlar kutsaldır. Mezar yeri bir hakikatle bütünleştiriyor.”

Hüseyin Yaşar SEZGİN/DERSİM

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak