PİRHA-Maraş’ta yaşanan depremden eşiyle birlikte sağ kurtulan Sinemilli Ocağı Piri Süleyman Deprem, deprem anı ve sonrasında yaşadıklarını anlattı. Deprem, 3 gün aç, susuz beklediklerini ama kimsenin gelmediğini belirterek, “biz Alevilerin geçmişten bu yana mülkiyeti reddedip ortak paylaşımı, dayanışmayı, Rıza Şehri mantığıyla yaşamayı anlattığımız bir kez daha gerçeğe dönüştü ki biz dayanışmazsak, birbirimize sahip çıkmazsak, paylaşımı esas alarak örgütlenmezsek bizim yaşam garantimizin olma şansı yoktur” dedi.
AFAD, Maraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısının 50 bin 96’ya yükseldiğini açıklarken, deprem felaketinin yaşandığı yerlerde gıda, hijyen ve barınma sorunu devam ediyor. İktidar yıkılan binaların molozlarını hiçbir uyarıyı dikkate alınmadan dere yataklarına ya da tarım arazilerinin bulunduğu alanlara döktürüyor.
Maraş’ta yaşanan depremden eşiyle birlikte sağ kurtulan Sinemilli Ocağı Piri Süleyman Deprem, deprem anı ve sonrasında yaşadıklarını anlattı.
“3 GÜN YEMEKSİZ, ATEŞSİZ, SUSUZ BEKLEDİK AMA KİMSE GELMEDİ”
Deprem, Maraş merkezli depremlerin yaşanma anındaki yaşadıkları şoku paylaşıp, kar ve yağmurdan ötürü havanın soğuk olduğunu dile getirerek, ““Biz hiçbir kurumun hiçbir devlet organının yaklaşımını, müdahalesini görmedik. Evler yıkılmış enkaz altından bağırtılar geliyor. 3 gün yemeksiz, ateşsiz, susuz bekledik. Ama kimse gelmedi” dedi.
Deprem, soğuk havaya karşı çevrede buldukları odunları meydanda toplayıp ateş yakıp ısınmaya çalışarak sabaha çıktıklarını söyledi.
Sivil toplum kruruluşları ve HDP’nin yardımı sayesinde cemevine sığındıklarını anlatan Süleyman Deprem, devletin dışında gönderilen yardımların engellendiğine dikkat çekti. Gelen yardımlara katkı sunduğunu belirten Süleyman Deprem, “AFAD’ tan 40 defa istedim bize çadır vermedi.İnsanlarımız o enkazların altında bağıra bağıra donarak öldüler. Yani bu bir iktidarın beceriksizliği falan değildi bu tümden inkâr ve imha projesinin fırsat bilinerek uygulanmasıdır” diyerek tepki gösterdi.
“CEMEVLERİ İYİ Kİ VAR”
Pir Süleyman, cemevlerinin deprem sürecinde yaptığı yardımlara da dikkat çekerek şunları söyledi:
“Şu anda buradayız yalnız bu geçici elimizde ne çadır var ne de konteyner var. Şu anda 11 vilayette 13 milyon insan şu anda bu durumda. Bu durumu gidermek, bu durumdan kurtulmak bir günün, bir haftanın, bir ayın, bir yılın işi değil. Bu anlamıyla vergilerini ödediğimiz, askerliğini yaptığımız, vatandaşı olduğumuz devletin bize yeniden bir yaşam imkânı sunmasını beklerken tamamen ortada kaldık. Ancak burada devlet ne kadar bizi ırk, din, dil, cins üzerinden birbirimize düşürse de şunu gördük. Bu halk ve bu ülkede yaşayan halklar diline, dinine, ırkına, cinsine bakmadan birbirini sahiplenebildiler. Cemevleri iyi ki vardı. Oradan organizasyonlar sağlandı, bir tane cami kapısını açıp insanlara bir yardım sunmadı.”
“BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ”
Aleviler ve Kürtlerin bu bölgelerde yaşadıklarını belirterek duyarsız kalan devletin hesap vermesi gerektiğini söyleyen Pir Süleyman, dayanışmanın önemine dikkat çekerek şu sözleri dile getirdi:
“Biz Aleviler bir şey daha gördük. Buradan bir ders çıkarmamız gerekiyor, bu derste şudur; mülkiyet esarettir. Yıllarca emeğini harcayıp bir ev almaya çalışan insanlara bu evler mezar oldu. Çünkü bu evler denetimsiz yapıldı. Bu evler imar projesi ile değil, inkâr ve kar projesi ile yapıldı. Betonu, demiri, kumu eksik yapıldı. Derken bu binalar mezara dönüştü. Burada biz Alevilerin geçmişten bu yana mülkiyeti reddedip ortak paylaşımı, dayanışmayı, Rıza Şehri mantığıyla yaşamayı anlattığımız bir kez daha gerçeğe dönüştü ki biz dayanışmazsak, birbirimize sahip çıkmazsak, paylaşımı esas alarak örgütlenmezsek bizim yaşam garantimizin olma şansı yoktur.”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.