PİRHA- Depremzede Döne Göksungur, depremden sonra yaşadıklarını anlatarak, “Depremin 3. günü ne bir yardım ne bir devlet görevlisi hiç kimse yoktu. 4 gün orada aç susuzduk, hiçbir şeyimiz yoktu. Kimse bize elini uzatmadı” dedi. Göksungur, “Bu bir asimilasyon politikasıdır, topraklarınıza başkalarını yerleştirmek istiyorlar. Onun için sakın topraklarınızı terk etmeyin, topraklarınıza geri dönün” çağrısında bulundu.
6 Şubat günü Maraş merkezli yaşanan depremlerde eşi ile birlikte kurtulan Maraş Pazarcıklı Döne Göksungur, depremden sonra yaşadıklarını anlattı.
Depremden sonra 4 gün boyunca hiçbir devlet yetkilisinin ve yardımın gelmediğini söyleyen Göksungur, bunun bilinçli bir politika olduğunu, orada yaşayan halkın göç ettirilmek istendiğini belirtti.
“DEPREMİN ARDINDAN SANKİ BİR KAOS YAŞANDI”
Pazarcık’ta 6-7 aydır yaşadığını ifade eden Göksungur, “Şubat’ın 6’sında sabah saat 04.17’de öyle bir gürültüyle, öyle bir sarsıntıyla uyandık ki anlatamam, ancak onu yaşayan bilir. Uyanmamla birlikte dolapların üzerindeki eşyalar üzerimize doğru geldi. Dolapların kanatları açıldı, yatak odasının duvarı ortadan ikiye ayrıldı. Eşim bana sarılmış, ‘Ya Hızır Ya Hızır’ diyerek sakin olmamı söyledi. Depremin sarsıntısı bizi sağdan sola savurdu. Sarsıntı durunca kalktık, orada ne varsa hemen üstümüze başımıza giyindik ve dışarı çıktık. Dışarı çıktık ama nasıl dışarı çıktık, nasıl kendimizi kurtardık onu da bilemiyorum. Karanlık bir taraftan, yağmur bir taraftan, kar bir taraftan insanlar bağrışıyor. Bir felaket, felaketin ötesinde sanki bir kaos yaşanıyor. Kimin nereye gideceğini bilemiyoruz. Herkesin arabası var ama benim ve eşimin arabası yok. Herkes arabalarına biniyor. Biz orada yağmurda, soğukta durduk. Benim yakınımda amcamın eşi ve ailesi vardı, onlar geldi. Kimisi terliksiz kimi pijamayla kimisi üst başsız. Fakat beni en çok yaralayan karşımızda üçüncü katta yalnız yaşayan yaşlı teyze vardı bas bas bağırıyordu. Herkes kurtulmuş ama o teyzenin kimsesi yok. Kapı kilitlenmiş, ne olursunuz gelin beni buradan kurtarın diyor. Balkonun duvarları gitmiş, o teyzeyi 3 saat sonra çevreden yetişenler kurtardı” dedi.
“ÇOK ZOR GÜNLER YAŞADIK”
Bütün ailesinin yok olduğunu dile getiren Göksungur, sözlerine şöyle devam etti:
“Ben kendim çok acılar yaşadım ama bu depremin acısı, felaketi o acıyı bastırdı. Evin yakınında bir çay bahçesi vardı, oraya yerleştik. Dışarıda soğuktayız. Daha sonra birkaç aile geldi, orada biraz odun falan bulduk onları yaktık. Depremin ikinci günü HDP yardımlarını getirdi. Depremin üçüncü günü bir arkadaş AFAD’ın kurduğu çadırlara gidelim, dedi. Gideceğimize bin pişman olduk. Çünkü incecik birer battaniye vermişlerdi, sabaha kadar soğukta donduk. 10 metrekare bir çadırda 9 kişiydik. Burnumuzun ucunu o çadırdan dışarı çıkarsak buz kesiliyoruz. Sabahı ettik ve tekrar bulunduğumuz alana geldik. Depremin üçüncü günü ne bir yardım ne bir devlet görevlisi hiç kimse yoktu. Daha sonraki günlerde Tayyip Erdoğan geldi. Bütün tırlar ve gelen yardımlar yol kenarında bekletildi, halka ulaştırılmadı. Ne bir belediye, ne bir asker, ne bir jandarma, ne bir polis hiç kimse halkın arasına gelip yardımda bulunmadı. Biz meydandaydık. Bir kapalı spor salonuna girmeye çalışırken ikinci deprem oldu ve tekrar oradan çıktık.
“DEVLET HALKIN YANINDA DEĞİLDİ”
Devletin hiçbir şekilde halkın yanında olmadığını gördük ve de bu devletin halka hiçbir şey vermeyeceğini görüyoruz. Artık bundan sonraki günlerimiz yaşamımız nasıl olur bilemiyoruz. Zaten biz kiracıydık, her şeyimiz göçük altında kaldı. Şu saatten sonra ben Pazarcık’a dönsem dahi gidip kalacak yerim yok. Tamam, ben Pazarcıklıyım, topraklarımı terk etmeyeceğim, oraları kimseye bırakmayacağım, bir çadırda da yaşasam orada gidip mücadeleme devam edip, topraklarıma sahip çıkacağım. Ancak 8 gün orada kalabildik. Gelen yardımları koordine ediyorduk. Hatta şunu da gördük: Depremin 3. günü bizim adımıza gelen yardım tırlarından bir tanesini AFAD görevlileri alıp götürmeye çalıştı. Nereye götürüyorsunuz dediğimizde, dağıtmaya dediler.”
“TOPRAKLARINIZA GERİ DÖNÜN”
Göksungur Pazarcık’ta halkın perişan olduğunu belirterek, “Orada çok şeyler yaşadık. Depremin 3. günü orada Silopi Belediyesi’nin aşevi açıldı ve 4. günü gittik orada bir çorba içtik. 4 gün orada aç susuzduk, hiçbir şeyimiz yoktu. Kimse bize elini uzatmadı. Şu süreçte elbette ki insanlar bir yerlerde gelip kalıyorlar ama buradan çağrım olsun insanlara. Bu bir asimilasyon politikasıdır, topraklarınıza başkalarını yerleştirmek istiyorlar. Onun için sakın ha sakın topraklarınızı terk etmeyin, topraklarınıza geri dönün” ifadelerini kullandı.
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.