PİRHA – Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun geri çekilmesi için 2 Kasım’da yapacakları iş bırakma eylemine ilişkin konuştu. Kurul, “Okul içerisinde çalışma barışını bozan bir meslek kanunu ile karşı karşıyayız. Öğrencilerimize, öğretmenlere, diğer eğitim çalışanları ve velilerimize doğrudan olumsuz etkileri söz konusu” dedi.
3 Şubat 2022’de Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) Yasası çıktı. 13 maddeden oluşan bu yasa, eğitim alanındaki emekçilere zarar vereceği gerekçesi ile tepkiyle karşılandı.
Tüm muhalif partilerin itirazlarına rağmen yasa Meclis’ten geçti. Söz konusu yasanın, ayrımcılığın önünü açacağını ifade eden Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) liyakat dışı atamalara yol açılacağı, öğretmenleri kendi içinde ‘ücretli, sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler’ diye 3 parçaya ayıracağını vurguladı.
“ÇALIŞMA BARIŞIMIZ İÇİN ÖMK İPTAL EDİLSİN”
Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) Yasası’nın ciddi sorunlar barındırdığını belirterek, “Bir yasanın, öğretmenlerin ekonomik, demokratik ve özlük haklarını ilerletmesi lazım. Ancak eğitim tarihine baktığımızda öğretmenlere ilk kez bir yasa bu kadar ayrımcı bir biçimde uygulama alanı açmış oluyor” uyarısında bulundu. Prof. Dr. Nejla Kurul, 19 Kasım’da yapılacak sınava da işaret ederek yasanın detayları hakkında şu bildileri verdi:
“Öğretmenlerimize kendi içinde kadrolu ve güvenceli olmaksızın aynı zamanda ücretli ve sözleşmeli öğretmenleri düşündüğümüzde kadrolu ve güvenceli olması gereken öğretmenleri de bir sınav yaparak, maaş artışını sınava bağlayan, yıllarca emek vermiş öğretmenlerimizi bir sınavla ‘yeterli olanlar’ ve ‘yeterli olmayanlar’ olarak ayrıştırıp yeterli olanlara ‘Uzmanlık’ ve ‘Başöğretmen’ unvanı vererek maaş artışı getiren bir yasa ile karşı karşıyayız.
19 Kasım’da sınav yapılacak bu sınavın da aynı zamanda öğretmenleri bölen, parçalayan ve maaş artışını bu sınavın sonucuna göre değerlendiren bir düzenleme olduğu fark edildi. Öğretmenler, tek ses olarak ÖMK’ya karşı itirazlarını açık biçimde ortaya koydu. Eğitim Sen olarak alanlarda 81 ilin hemen hemen her birinde, yazın sıcağında açıklamalar yaptık. Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapmak istedik ancak genel merkezimiz abluka altına alındı ve sözümüzü bakanlığın kıyısında söylememiz dahi engellendi.
Kamu vicdanını yaralayan, eğitim emekçilerinin geçinememe sorununu çözmeyen bu yasa karşısında konuşmak istiyoruz. Ancak izin vermiyorlar. Alanlardan sesleniyoruz bunu dinlemiyorlar.
15 Ekim’de binlerce öğretmenin katıldığı bir miting gerçekleştirdik ve o gün dedik ki ‘Emeğimiz, onurumuz ve çalışma barışımız için Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilsin. Yeni bir yasal düzenleme için katılımcı bir anlayışla hazırlanacak bir süreç başlatalım’ dedik. Fakat buna da ses soluk olunmadı.”
“ÖĞRETMENLERİMİZ, MÜLAKAT VE KEYFİ UYGULAMALARLA KARŞILAŞACAK”
Nejla Kurul, ÖMK Yasasının iptal edilmesi için tüm eğitim sendikalarına çağrılar yaptıklarını ve birlikte yol aldıklarını da belirtti. Elliye yakın eğitim sendikası içerisinde 14 sendika olarak 15 Ekim’de Ankara’da yapılan miting öncesi ortak bir karar tutanağına imza atıldığını söyleyen Kurul, şöyle devam etti:
“O imzamızda ‘ÖMK iptal edilsin’ vardı. Tutanakta aynı zamanda, yüksek bir enflasyon yaşıyoruz, eşit işe eşit ücret anlayışını dikkate alarak tüm emekçilerin yoksulluk sınırı üzerinde ücret almaları için eğitim öğretime hazırlık ödeneğinin yılda bir kez bir maaş tutarında ödenmesi için taleplerimizi ifade ettik. Ayrıca öğretmenlerin ‘Ücretli, Sözleşmeli’ olarak ayrıştırılmaması gerektiğini, kariyer basamaklarının bu yasanın çekilmesi ile birlikte ortadan kaldırılması gerektiğini belirten, öğretmenlerimizin tamamı için kadrolu, güvenceli bir istihdamın kesinlikle gerekli olduğunun altını çizdik.
Bu yasa ile birlikte illerde İl Değerlendirme Kurulları’nı oluşturdular. Genç öğretmenlerimiz, mülakat ve keyfi uygulamalarla karşılaşacak. O yüzden dedik ki mülakatlar ortadan kalksın.”
“EĞİTİM TARİHİNDE ÖĞRETMENLERİNE AYRIMCILIK YAPAN TEK YASA”
Eğitim Sen Genel Başkanı Kurul, Enflasyon artışı nedeniyle eğitim emekçilerinin barınmadan birçok ihtiyaca kadar güçlük çektiğini vurgulayarak, “İstanbul’da kiralar 5.000’den başlıyor 15.000’e kadar çıkıyor. Ama öğretmenlerimizin maaşı artık neredeyse 3’te ikisini karşılayabiliyor. Peki yaklaşan kış var. Öğretmenlerimiz bu yüksek doğalgaz fiyatları karşısında nasıl ısınacaklar? Bu yüzden ÖMK’ya karşı itirazlarımız bu bağlamda gelişti. Şunu açıkça ifade edebilirim ki eğitim tarihinde öğretmenlerine ayrımcılık yapan, eşitsizlik üreten, tahakküm yaratan tek yasa bu yasadır. Öğretmenleri ‘Düz öğretmen, Uzman öğretmen ve Başöğretmen’ olarak hiyerarşiye tabi tutmak, onlar arasında maaşta eşitsizliğe yol açmak öğretmenlik mesleğini değersizleştiren, öğretmenin onurunu inciten bir konu.”
ÖMK YASASI SADECE ÖĞRETMENLERİ ETKİLEMİYOR!
Nejla Kurul, söz konusu yasanın sadece öğretmenleri etkilemeyeceğini de söyleyerek şöyle devam etti:
“Öğrenci ve veliler arasında da ayrımcılığa yol açacak bir yasadır. Örneğin çocuğunuzu bir sınıfa kaydetmeye gittiniz. 3 öğretmenle karşılaştınız. Diyeceksiniz ki ‘Bakanlık diyor ki başöğretmen daha yeterliymiş’. Müdür ise şunu demek zorunda kalacak ‘Hayır bütün öğretmenlerimiz nitelikli’. Ama veli şunu sormak zorunda kalacak ‘Ama başöğretmenin yeterli olduğunu söylüyor ve yüksek ücret ödüyorsunuz.’
Bu bağlamda çocuklarını başöğretmende okutmak isteme durumu ortaya çıkacak ve Okul Aile Birliklerini devreye sokma gibi eğitimi ticarileştiren bir sürecin de önünü açacağı için sorunlu bir yasa.
Okul içerisinde çalışma barışını bozan bir meslek kanunu ile karşı karşıyayız. Öğrencilerimize, öğretmenlere, diğer eğitim çalışanları ve velilerimize doğrudan olumsuz etkileri söz konusu. Bu yüzden ÖMK’nın geri çekilmesini talep ediyoruz.”
YASA YARGIYA TAŞINDI!
Prof. Dr. Nejla Kurul, söz konusu yasa sebebiyle hukuk sürecinin de işletildiğini belirterek şöyle devam etti:
“Bu süreç ayrıca şu an yargıda. Cumhuriyet Halk Partisi, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ama daha karara bağlanmadı. Ancak Anayasa Mahkemesi ‘esastan görüşme’ kararı aldı. Yanı sıra bizler de Danıştay’a başvurduk ancak Danıştay bunu henüz bir karara bağlamadı. Ama yürütme organı olan Eğitim Bakanlığı çok hızlı biçimde bu yasanın hayata geçirmesini sağlayacak düzenlemeleri başlattı.
Önümüzde bir gün var. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ciddi bir adım atmasını bekliyoruz. Somut bir adım atılmazsa 2 Kasım’da eğitim hizmetini üretmeyeceğiz. Ve derdimizi bu kez daha güçlü bir biçimde hem velilerimize hem bu sürece katılmayan eğitim emekçilerine hem de tüm kamu emekçilerine daha yüksek sesle anlatacağız. Bu eylemin ardından ne yapacağımız konusunda yeniden buluşup, sonraki süreçte nasıl bir mücadeleyi yürüteceğimize de ortak biçimde karar vereceğiz.”
“OKUL YÖNETİCİLERİNİ, MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLERİNİ UYARIYORUZ”
İş bırakma konusunda eğitimcilerin kaygı ve korku içerisinde olmamaları gerektiğine de vurgu yapan Necla Kurul şu cümlelerle sözlerine son verdi:
“Öğretmenlerimiz öncelikle iş bırakmanın yasal ve meşru bir hak olduğunu bilmeliler. Çünkü çok net biçimde söz, söylem kurduk, alanlardan sesimizi duyurduk ama sesimizi duymuyorlar! O yüzden iş bırakma bizim en temel haklarımızdan birisi. Ayrıca da yasal. Bir yandan İLO sözleşmeleri bu hakkı bize veriyor. Anayasamıza göre İLO sözleşmelerindeki maddelerle Türkiye’nin imzaladığı sözleşmelerdeki maddeler, iç hukuk çelişkiye düştüğünde uluslararası sözleşme geçerlidir. Buradan okul yöneticilerini, il ve ilçe milli eğitim müdürlerini de uyarıyoruz; bu bizim yasal ve meşru hakkımız. Kaygılanmaya, korkmaya gerek yok. Ağlamayana meme yok. Okullarımızda öğretmenlerimizin çekinmesini gerektirecek bir durum yok.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.