Alevi Haber Ajansi

Nükleer santral meselesi siyasi bir meseledir, enerji meselesi değil-VİDEO

PİRHA-Munzur Çevre Derneği’nin “Yeni Çernobiller yaşanmaması için; Sinop’tan Munzur’a Mücadeleyi Dayanışmayla Büyütelim” şiarıyla düzenlediği dayanışma etkinliğinde konuşan Munzur Çevre Derneği Başkanı Hatun Esen, “Nükleer santralleri yapmayın biz mum ışığında kalmaya razıyız. ‘Yaşamın olmadığı bir yerde enerjiye ihtiyaç var mı?’ soruyorum size” dedi.

Munzur Çevre  Derneği dünyanın en büyük nükleer kazalarından biri olan Çernobil faciasının 32. yılında “Yeni Çernobiller yaşanmaması için; Sinop’tan Munzur’a Mücadeleyi Dayanışmayla Büyütelim” şiarıyla dayanışma etkinliği düzenledi.

Şişli Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte salona asılan “Nükleer değil yaşam, yaşam için isyan”, “Munzur özgür aksın, Sinoplu nükleersiz yaşasın”, “Dersim’de HES’lere, Sinop’ta nükleere geçit vermeyeceğiz”, “Ölüm değil yaşamak istiyoruz, nükleer enerjiye hayır…!” yazılı pankartlar dikkat çekti.

Etkinliğe çeşitli yöre ve çevre dernekleri, doğaseverler, İstanbul çevre konseyi, siyasi oluşumlar ve sivil toplum kuruluşları destek verdi.

Çevre ve yaşam mücadelesinde ölümsüzleşenler için saygı duruşuyla başlayan etkinlikte Munzur Çevre Derneği’nin Çernobil faciasıyla ilgili hazırladığı sinevizyon gösterildi.

“RADYASYONLU BULUTLARIN TEĞET GEÇTİĞİNİ SÖYLEYEREK DALGA GEÇTİLER”

Sinevizyonun ardından konuşan Munzur Çevre Derneği başkanı Hatun Esen, aradan 32 yıl geçmesine rağmen Çernobil faciasının etkilerinin hala devam ettiğine dikkat çekti. Diğer ülkelerin radyasyona karşı önlem aldığını kaydeden Esen, Türkiye’yi yönetenlerinse radyasyonlu bulutların teğet geçtiğini söyleyerek insanlarla insanlarla dalga geçtiklerini belirtti. Çernobil faciasından Karadeniz’in kıyı kentlerinin çok etkilendiğini ifade eden Esen, neredeyse her evden bir kişinin hayatını kaybettiğini de ekledi.

“NÜKLEER YAPMAYIN MUM IŞIĞINDA KALMAYA RAZIYIZ”

Çernobilden sonra gelişmiş ülkelerin kendi ülkelerinde nükleer santralleri durdururken Türkiye’ye yöneldiklerini hatırlatan Esen, ülkemizde enerjiye ihtityaç olduğu için yapılmak istenen üç nükleer santrale dikkat çekti. Esen “Nükleer santralleri yapmayın biz mum ışığında kalmaya razıyız. ‘Yaşamın olmadığı bir yerde enerjiye ihtiyaç var mı?’ soruyorum size” dedi.

“ATIKLAR İÇİN TOROSLARI DÜŞÜŞNÜYORLAR”

Türkiye’de insan ölümlerinin kolaylığına işaret eden Esen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim ülkemizde insan ölümleri o kadar kolay ki taş ocaklarında ölüyoruz, çöp konteynırı patlamalarında ölüyoruz. Bu da yetmiyormuş gibi Mersin’de, Sinop’ta nükleer santral yapıyorlar. Mersin’de kurulacak nükleer santral 60 yıl sonra işlevini yitirdiği zaman atıklarını nereye atacaksınız? Onun için de Torosları düşünüyorlar.”

“BÜTÜN DERELERİMZE KELEPÇELER VURULUYOR”

Türkiye’de doğal yaşam alanlarına saldırıların arttığını kaydeden Esen, “Kıyılarımız birilerine peşkeş çekiliyor, ormanlarımız yok oluyor. Akan bütün derelerimize kelepçeler vuruluyor. Vadilerimiz HES’lerle yok ediliyor. Sur, Hasankeyf, Dersim Sinop, Mersin her yer yok oluyor. Biz biliyoruz ki yolumuz uzun, mücadelemiz zor. Ama biz sesimizi yükselteceğiz, buna geçit vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

DİRENİŞE DEVAM VURGUSU

Çevre mücadelesinde hayatlarını kaybeden Büyüknohutçu çiftini de unutmayarak onlara selam yollayan Esen, direnişe devam vurgusu yaparak sözlerine şöyle devam etti: “Bizler coplansak da gözaltına alınıp içeri atılsak da doğamıza, taşımıza, mahallemize, sokağımıza yönümüzü çevirerek yaşam alanlarımızı koruyacağız. Lokal direnişleri genel direnişlere çevirirsek kazanırız.”

SİNOP’TA YAPILACAK MİTİNGE ÇAĞRI

22 Nisan’da Sinop’ta nükleere karşı yapılacak mitinge katılımın önemli olduğunu söyleyen Esen, egemenlerin yarın öbür gün nükleer santralden sonra nükleer silah üretmek istediklerini söyleyebileceklerine de dikkat çekti.

Esen’in ardından sahneye çıkan Musa Baki Zazaca ve Türkçe söylediği türkülerle katılımcılara keyifli anlar yaşattı.

“GÖLGE ETME BAŞKA İHSAN İSTEMEZ”

Baki’nin arkasından kısa bir konuşma yapan İstanbul Çevre Konseyi Başkanı Şeyma Dumrul, İğneada, Akkuyu ve İnceburun’da kurulmak istenen nükleer santrallere değindi. Bakanların nükleer santraller için mantıklı bir açıklama yapamadıklarını belirten Dumrul, amaç enerjide Türkiye’yi dış ülkelerden bağımsız hale getirmekse nükleer santrallerin değil güneş santrallerinin konuşulması gerektiğini kaydetti. “Yeşil Türkiye Projesi” adı altında Cumhurbaşkanının 23 milyon haneye mektup gönderdiği ve bunun maliyetinin de yurttaşların ceplerinden çıktığını belirten Dumrul, “Mektupta halka demişler ki ‘Çevreye daha duyarlı olun.’ Onlara şunu söylemek lazım ‘Gölge etme başka ihsan istemez.’ Siz olmazsanız bu halk yeterince çevreci, yeterince çevreye duyarlı.” ifadelerini kullandı.

“BİZ BURADAYIZ ÇÜNKÜ TÜRKİYE BİZİM”

Canlı ağaçların kiralanması kararının meclisten geçtiğini kaydeden Dumrul, havanın, suyun her geçen gün daha fazla kirlendiğini, ormanlık alanların her geçen gün sermayeye peşkeş çekildiğini hatırlattı. Dumrul hükümete şöyle seslendi: “Şuan buradaysak demek ki umut var. Her şeyden önce bu ülkenin kadınları var. Yaptığınız çevre kıyımlarına sessiz kalmayacağız. Biz buradayız çünkü Türkiye bizim.”

“NÜKLEER SANTRAL BİR SİYASİ MESELEDİR ENERJİ MESELESİ DEĞİL”

Dumrul’un arkasından söz alan Metalurji Yüksek Mühendisi Cemalettin Küçük, hazırladığı sunum ve görsellere nükleer santrallerin ne kadar zararlı olduğunu anlattı. Küçük, Türkiye’de zaten nükleerin var olduğunu vurguladı. Ortada OHAL, faşizm, baskı ve katliamların olduğunu söyleyen Küçük, OHAL’in demokratik haklar kullanılmasın ve insanlar fikirlerini söylemesin diye var olduğunu kaydetti. Sinop’ta bir salonda ÇED toplantısı düzenlenirken çevrecilerin alınmayarak taşımalı sistemle AKP’li köylülerin getirildiğini ve nükleerin etkilerinin anlatıldığını ifade etti. Bunu yaparken OHAL’den destek aldıklarını işaret eden Küçük, “Mersin’de yapılacak toplantıya katılım da böyle engellendi. Nükleer santral meselesi bir siyasi meseledir. Bir esir alma meselesidir. Enerji meselesi değil.

Güneş enerjisi santralleri ile rüzgar tribünlerinin zararlarına da değinen Küçük, Hasankeyf’in üzerinin toprakla kapatıldığını ve bunu yapmak için de ekolojik bomba kullanıldığının söylendiğini kaydetti.

Küçük’ün arkasından sahneye çıkan sanatçı Ayla Yılmaz türkülerini seslendirdi.

“SİYASET SADECE ANKARA’DAN KARAR VERMEK DEĞİLDİR”

Yılmaz’ın arkasından HDP MYK Üyesi Çilem Küçükkeleş söz alarak Mersin’de milletvekilliği yaptığı kısa dönemde nükleerle mücadeleye destek verdiğini belirtti. HDP’nin toplumun kendi siyasetini kurduğu bir siyaseti benimsediğini ifade eden Küçükkeleş, siyasetin sadece Ankara’dan karar vermek değil toplumun her alanında söz söylemek olduğunu vurguladı. İnsanların bu coğrafyada yaşayan canlılardan tek farkının konuşabiliyor olması olduğunu kaydeden Küçükkeleş, bu yaşamda eşit olmanın ve doğaya bakabilmenin başarılabildiği zaman daha yaşanılabilir bir dünyanın kurulabileceğine işaret etti.

“İNSANLIK AYAKTA KALMAYA DEVVAM EDECEK”

“Hiçbir yağmur, yağarken hangi insanın cebinde ne kadar parası olduğuna bakmadı. Hiçbir toprak, üzerinde gezen canlının ne kadar sarayı, ne kadar köşkü olduğuna bakmadı” diyen Küçükkeleş, insanlığın bir vicdanı olduğunu ve insanların ellerini vicdanlarına koyduğu takdirde vicdanlarının insanlığın doğru olduğunu söyleyeceğini ifade etti. Hayata ve vicdanlarına sahip çıktıklarını söyleyen Küçükkeleş, bu coğrafyada kurulan kalelerin bir gün yıkılacağını ancak insanlığın ayakta kalmaya devam edeceğini vurguladı.

Küçükkeleş’in konuşmasının ardından sahneye çıkan Mehmet Ekici seslendirdiği türkülerle katılımcılara keyifli anlar yaşattı.

         

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak