PİRHA- Yaşar Kemal’in, “Bozkırın Tezenesi” olarak adlandırdığı, Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi Neşet Ertaş’ın Hakk’a uğurlanışının 10. yılı.
Savaşın, yıkımın, yoksulluğun, salgının ortasında sesine sığınılan Ertaş, unutulmadı. Abdallık geleneğinin son temsilcilerinden “Bozkırın Tezenesi” olarak tanınan Neşet Ertaş’ın ölümünün 10. yılı.
Kimine göre “Bozkırın Tezenesi” kimine göre ise “Türkülerin Babası”… Halk ozanı Neşet Ertaş, 10 sene önce bugün 74 yaşında Hakk’a yürüdü.
Neşet Ertaş 1938 yılında Kırşehir’de dünyaya geldi. Neşet Ertaş’ın babası bağlama ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Ertaş’tır. 8 yaşına kadar doğduğu köy olan Kırtıllar Köyü’nde yaşamış, sonrasında ailesi ile birlikte İbikli Köyü’ne yerleşmişlerdir. 12 yaşındayken annesi Döne’yi kaybetmiştir.
YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ
Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Bu durumu şu şekilde ifade eder; “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.”
Sanat yaşamına onlarca eser bırakan Ertaş, Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanterine alınarak yaşayan insan hazinesi olarak kabul edildi.
MÜZİĞE NASIL BAŞLADI?
Neşat Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Kendi ifadesi ile şu şekilde ifade eder: “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.”
TÜRKÜLERİ DERS OLARAK OKUTULDU
Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanterine alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüş, bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuarlarda ders olarak okutuldu. Hayatı ve eserleri Doç. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap halinde yayımlandı.
“BEN HALKIN SANATÇISIYIM”
Neşat Ertaş, kendisine bir dönem verilmek istenen Devlet sanatçılığı teklifini reddeder. Ve şu açıklamayı yapar: “Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım.”
2012 yılında prostat kanseri nedeniyle Hakk’a yürüyen Neşet Ertaş’ın cenazesi Kırşehir’deki Bağbaşı Mezarlığı’nda babası Muharrem Ertaş’ın yanında toprağa verildi. Ertaş arkasında, “Evvelim Sen Oldun”, “Neredesin Sen”, “Ah Yalan Dünya”, “Gönül Dağı”, “Yazımı Kışa Çevirdin” gibi birçok eser bıraktı.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.