PİRHA- Mamak Demokrasi ve Emek Güçleri Mart ayında yaşanan katliamları protesto etmek amacıyla basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada “Halepçe Katliamında atılan gazların Türkiye’den geçirildiği öğrenilmiştir. Bugüne kadar hala orada hiçbir şey yeşermemektedir. Bu insanlık suçunu işleyenler hala hesap vermemiştir” dedi.
Mamak Demokrasi ve Emek Güçleri Mart ayında yaşanan katliamları protesto etmek amacıyla Tuzluçayır meydanında bir araya gelerek basın açıklaması yapmak istedi. Yapılmak istenen basın açıklamasına güvenlik güçleri Valiliğin yasağını gerekçe göstererek, açık alanda açıklama yapamazsınız yaparsanız müdahale edilecektir diyerek basın açıklaması yapılmasına izin vermedi.
Bunun üzerine Demokrasi ve Emek güçleri Tuzluçayır meydanından ayrılarak farklı alanlardan Abidin Aktaş sokağına geçerek bir araya gelen yurttaşlar burada “Katliamları unutma diren, örgütlen hesap sor” pankartı açarak basın açıklamasını gerçekleştirdi.
“HALEPÇE’DE İNSANLIK SUÇU İŞLEYENLER HALEN HESAP VERMEMİŞTİR”
Mamak Demokrasi ve Emek Güçleri adına yapılan basın açıklamasını okuyan Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu temsilcisi “Halepçe, Irak Federal Kürdistan’ının Süleymaniye kentine bağlı ve Kürtlerin yoğunlukta olduğu bir yerdi. Saddam’ın, Araplaştırma ve asimile etme politikalarına karşı çıkıyorlar, Iraklı Kürtlerin birliğinden yana tavır alıyorlardı. Halepçe, Saddam Hüseyin tarafından zehirli gazlarla bombalandı. Çoğu çocuk ve kadın beş binin üzerinde insan yaşamını yitirmiş, on beş binin üzerinde kişi de yaralanmıştı. Halepçe Katliamında atılan gazların Türkiye’den geçirildiği öğrenilmiştir. Bugüne kadar hala orada hiçbir şey yeşermemektedir. Bu insanlık suçunu işleyenler hala hesap vermemiştir” dedi.
“ALEVİLERE UYGULANAN BASKI VE İNKAR POLİTİKALARINA KARŞI ÇIKILMALIDIR”
“Bugün gelinen aşamada Gazi Davası tıpkı Madımak, Maraş ve diğer katliam davalarında olduğu gibi sahipsiz bırakılmaya çalışılıyor. Zaman aşımına tabi tutularak unutturulmaya çalışılıyor” denilen açıklamada;
“İktidarın içinde bulunduğu durum, yozlaşmanın ve ahlaki çürümenin kansere dönüştüğü bir durumdur. Gelinen aşamada rüşvet, yolsuzluk, yoksulluk ve kadrolaşma, Erdoğan-Gülen Cemaati koalisyonunun çatırdamasına ve rejim krizine neden olmuştur. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından, 20 Temmuz 2016’da OHAL ilan edilmiştir. KHK’larla binlerce insan tutuklanmıştır. Devrimciler, demokratlar ve gazeteciler işlerinden atılmışlar, hapishanelere gönderilmişlerdir. Hapishanelerde tek tip elbise dayatması getirilerek tutsaklar teslim alınmak istenmektedir. Devletin Alevilere karşı yüzlerce yıldır uyguladığı katliam, baskı ve asimilasyon politikasına karşı çıkılmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
“TUZLUÇAYIR HALKINI BİRLİKTE MÜCADELE ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ”
“Alevilerin inanç özgürlüğü ve cem evlerinin statüsü kabul ettirilmelidir” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada son olarak şunlar belirtildi.
“Burada bizlere düşen görev, adalet ve özgürlük mücadelesini, halkların eşitliğine giden yolu açmaktır. Birleşik mücadeleyi örmek, yan yana durmaktadır. Bizler Alevi kimliğimizden ötürü inkar edilmiş ve tıpkı Gazi Ayaklanmasında olduğu gibi devletin ve paramiliter güçlerin saldırılarına karşı mücadele edenleriz. Bugün Gezi Ayaklanmasında cami-cem evi projelerine karşı sokakları terk etmeyen, evini, mahallesini savunan Tuzluçayır halkını devrimcilerine sahip çıkmaya, örgütlenmeye, uyuşturucuya, çeteleşmeye, iktidarın savaş politikalarına karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”
Basın açıklaması alkış ve sloganlarla sona erdi.
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.