PİRHA – Kuruluşunu yakın zamanda ilan eden Mamak Afet ve Dayanışma Platformu, yaptığı basın açıklamasında “Bizler, kara kışta bir başına bırakılan yurttaşlarımızın yanında olmak için tüm gücümüzü seferber etmiş durumdayız. Halkımız yaralarını dayanışmayla saracak. Yurttaşlarımız asla yalnız ve çaresiz kalmayacak” dedi.
6 Şubat ve sonrasında meydana gelen depremler nedeniyle mağduriyet yaşayan yurttaşlarla dayanışmak adına Mamak Afet ve Dayanışma Platformu kuruldu.
Platform üyeleri, “Deprem değil rant öldürür, dayanışma yaşatır” çağrısı ile Tuzluçayır meydanında basın açıklaması yapmak istesi ancak kolluk güçleri buna engel oldu. Platform üyeleri, yasaklama üzerine EMEP binası önüne geçerek, basın açıklamasını yaptı.
“ASRIN CİNAYETİ”
Platform adına konuşan Anıl Aktaş, “Asrın felaketi değil, asrın cinayeti” diyerek AKP-MHP hükümetinin depremler sonrasındaki politikalarını eleştirdi. Depremzedeler ile dayanışmanın büyütüleceğini vurgulayan Aktaş, şu açıklamayı yaptı:
“Yaşadığımız katliamın üzerinden yaklaşık 1 ay geçti.
Siyasal iktidar deprem bölgesinde yok değildi, tam anlamıyla oradaydı. Kentleri kapatmakla, yardımları engelleyerek dayanışma ağlarını kesmekle, gazetecilerin bölgelere gitmesinin önüne geçerek doğru bilginin üretilmesini engellemekle, iktidar ve yandaşlarının suçlarının üstünü örtmekle, baskıyı tahkim etmek istemekle ve nihai olarak iktidarını korumaya almakla meşguldü.
Halkımız bu katliama gerekli refleksi göstermiş, ilk saatlerden itibaren dayanışma için ayağa kalkmıştır. Arama kurtarma faaliyetlerinin sonlanmasıyla deprem süreci artık “barınma, gıda, eğitim, psikolojik destek yardımı” gibi konulara evrilmiştir. Halkımızın emeğini, Ankara’ya göç eden bütün depremzede kardeşlerimizle paylaşacağına, evini, kapılarını kardeşlerine açacağına inancımız tamdır. Dayanışmayı büyütmeye, yaşamı savunmaya, sahada halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Hiçbir baskı ve otoriter karar bizi halkımızın yanında olmaktan alıkoyamayacaktır. Bu yıkımı birlikte kaldıracağız. Bu felaketin üstesinden birlikte geleceğiz.
Bu vahşetin başlıca müsebbibi, elbette, Türkiye’yi 20 senedir ve bugün yönetmekte olan siyasal iktidardır. 17 Ağustos Depremi’nin ardından milyonlarca yurttaşımızın vergileriyle oluşturulan bütçe, ülkemizin depreme hazırlanması ve yurttaşlarımızın deprem karşısında güvenliğinin sağlanması için değil, AKP’nin siyasi rant devşirmek için art arda giriştiği yol, köprü gibi projelere aktarılmış ve yandaş müteahhitler zengin edilmiştir.
Kapitalizmin özünde bulunan “kar hırsı” ve bu hırsın sahibi patronlar sınıfının arkalarını yasladığı tek adam rejimi resmi rakamlara göre yaklaşık 50bin vatandaşımızın ölümüne sebep olmuştur. Başımıza çöreklenen ve bizi felaketlerden felaketlere savuran bu kokuşmuş düzen, patronlar sınıfı için bulunmaz bir nimettir. Bunun en somut örneklerinden birini yakın zamanda hep beraber yaşadık. Yaşıyoruz.”
DEMOGRAFİK YAPININ BOZULMA TEHLİKESİ!
Depremin olduğu ilk günlerden beri siyasal iktidar deprem bölgesine yardım ulaştırmaya çalışan muhalif kurum, kuruluş ve gönüllülere engel olarak etkili ve insani bir yardım stratejisi yapılmasına engel olmuştur. Ayrıca insanların göçük altında bulunan yüzlerce depremzedeyle ilgili konum ve sağlık durumunu paylaşarak kolektif bir yardımlaşma gerçekleştirdiği sosyal medya platformlarına getirilen engellemeler yine birçok insanımızın hayatına mal olmuştur.
155 yıldır Türkiye’nin en büyük insani yardım kuruluşu olma unvanını taşıyan Kızılay, iktidarın 20 yıllık rezil düzeninin basit bir yansımasına dönüşmüş durumdadır. Evleri yıkılan insanlar hala çadır beklerken bu kurum, stokta beklettiği çadırları para karşılığında derneklere satıyor. Bu kurumun başkanıysa bu durumu “Ahlaki, akılcı ve yasal” bulduğunu söylüyor.
Başta TSK, AFAD gibi ulusal afetlerde birinci dereceden arama-kurtarma ve iaşe sorumluluğu bulunan kurumlar AKP iktidarı süresince sistematik olarak zayıflatılmış, kadro ve personel sayıları azaltılan kurumlar arama-kurtarma çalışmalarına yetişemez hale gelmiş, AKP bürokrasisinin onayından geçmediği için sertifika verilmeyen birçok gönüllü uzman arama-kurtarma topluluğunun müdahale etmesine ise izin verilmemiştir.
Bu büyük deprem yaşanmasaydı 6 Şubat tarihinde yeni bir imar affı daha mecliste görüşülecekti.
İktidarın büyük müjdelerle duyurduğu imar afları, fay hatlarının geçtiği yerleşim bölgelerindeki yıkımın en büyük nedenlerinden biridir. Gerekli önlemler alınmadan projelendirilen binalar binlerce insanımızın ölümüne neden olmuştur.
Ayrıca depremi fırsat bilerek bölgenin demografik yapısını bozmak, depremzedeleri geri dönmemek üzere bölgeden uzaklaştırmak ve şehirleri boşaltmak, oraya cihatçı birtakım suç örgütlerinin yerleşmesi tehlikesini de doğurmuştur.
Ülkemiz bu karanlığı, akılsızlığı, vicdansızlığı hak etmedi, etmiyor. Ülkemize bunu reva görenleri ise asla unutmayacağız, asla affetmeyeceğiz.
Bizler Mamak Afet Dayanışma Platformu olarak kara kışta bir başına bırakılan yurttaşlarımızın yanında olmak için tüm gücümüzü seferber etmiş durumdayız. Halkımız yaralarını dayanışmayla saracak. Yurttaşlarımız asla yalnız ve çaresiz kalmayacak.”
Platform arasında DAD, Yuva Külahlı Köy Derneği, BDSP, HDP, Anadolu Kangal Köy Dernekleri Federasyonu, Tuzluçayır Kadın Dayanışma, EMEP, PSAKD, AKADER, TİP, Tuzluçayır Cemevi ve Mamak Halkevleri yer alıyor.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.