PİRHA – Duygu Mehtap Bektaş, 6 Şubat’ta yaşanan depremin ardından Malatya’dan 17 yakını ile Ankara’nın Tuzluçayır Mahallesine geldi. Bektaş, hem evini hem de işini kaybetti ancak “Henüz hayat bitmedi” diyerek mücadelesini anlattı.
28 yaşındaki Duygu Mehtap Bektaş, 6 Şubat depreminin mağdurlarından biri. Yakın zamanda evlilik yapıp yeni bir hayat kuran Bektaş, Malatya’nın Dilek Mahallesinde yaşamaktaydı. Depremle birlikte tüm yaşam alanları da yerle bir oldu.
Duygu Mehtap Bektaş, yaşanan felaketin ardından 17 kişilik akrabasıyla birlikte Ankara’nın Mamak ilçesine geldi. Tuzluçayır Mahallesinde yakınlarının evlerine sığındıklarını anlatan Bektaş ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Mamak Şubesi’nde bir araya geldik.
“BİR HAFTA KADAR KÖYDE, AMBARDA YAŞADIK”
Duygu Mehtap Bektaş, Alevi örgütlerinin, depremzedeler için topladıkları yardımların önemli olduğunun altını çizerek yaşadıklarını anlattı.
İlk depreme Malatya merkezde yakalandıklarını ve henüz 6 ay önce kiracı olarak taşındıkları evin de yıkıldığını anlatan Bektaş, şunları paylaştı:
“Depremi yaşadıktan sonra bir hafta kadar yine Malatya’da kaldık. Geçer diye bekledik ama olmadı. Bir hafta kadar köyde, ambarda yaşadık. Çünkü evlere giremiyorduk. Evlerin çoğu ağır hasarlıydı. İlk gün çoğunlukla devlet, merkeze ilerliyordu, köy ve ilçelere gelen olmadı. Bizler kendi imkanlarımızla köylere gitmeye çalıştık. Zaten ikinci depreme de yolda yakalandık. Ardından 6 şiddetindeki Doğanşehir depremi vurdu. İlk gün şebeke suyundan mikrop bulaşma riskinden dolayı ‘içmeyin’ demişlerdi. Halen bildirim geliyor ve ‘şebeke suyu kullanmayın’ diyorlar. Depremin 2. gününden sonra yardım olarak sadece su gelmeye başladı. Gıda da yoktu. 3. günden sonra erzak yardımı gelmeye başlamıştı.”
“TAM ‘OLDU’ DEMİŞKEN”
Ankara’ya gelme kararını anlatan Duygu Mehtap Bektaş, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Evimiz ağır hasarlı. Eşim de ben de Malatya’da çalışıyorduk. Gidebileceğimiz bir yer yoktu ve şu an yeni evliyiz. Bir düzen oturtmaya çalışıyorduk. Tam ‘oldu’ demişken her şeyimiz darmaduman oldu. Ben tekstilde, eşim ise bir markette çalışmaktaydı. Eşimin çalıştığı market de zarar gördü. Mamak’ta eşimin amcası yaşamakta. Geçici olarak onların evindeyiz. Sığıntı gibi bir durumdayız. Depremzedeyiz evet ama bir yerden sonra da insan yük olmaya başlıyor. Kimse kimseye yük olmak istemez. Büyük ihtimalle kendi evimizi tutacağız ve artık Ankara’da yaşayacağız.”
“MALATYA ESKİ DÜZENİNE KAVUŞTUĞUNDA GERİ GİDERİZ”
Duygu Mehtap Bektaş “İnsanın bir memleket duygusu var. İlerleyen zamanlarda belki Malatya düzelir” diyerek geri dönme ihtimallerini de paylaştı. Bektaş şöyle devam etti:
“Haberlerden gördüğümüz kadarıyla Malatya şu anda darmaduman. Çoğu bina ağır hasarlı. O binaların düzelmesi 10 seneyi de bulabilir. Malatya’da Dilek Mahallesi’nde yaşıyorduk. Malatya eski düzenine kavuştuğunda tabii ki de gideriz. Sonuçta bizi burada bağlayan bir şey yok. Hemen Ankara’da çalışmayı düşünüyorum ancak depremden önce kadınsal bir hastalıktan ötürü ameliyat geçirmiştim. Zaten raporluydum. Ondan kaynaklı tedavimin devam etmesi de lazım. Bir süre daha iş için beklemek zorundayım ancak eşim şu an iş arayışında. Artık bir süreliğine memleketimiz Ankara olacak.”
HER DEPREMZEDEYİ YARALAYAN DURUM: EV KİRALARI!
Deprem sonrası artan ev kira fiyatlara da Duygu Mehtap Bektaş’ın yakındığı bir diğer konu oldu. “Zaten mağdur bir toplumdan, ilden geliyoruz” sözleriyle başlayan Bektaş, mağduriyetlerini “İmkanı olan bu fiyatları karşılar evet ama bir yıllık peşin kira isteyenler var. Ev arayışına başladığımızda 1+1 daireye bile 1 yıl peşin, aylık 3000 lira da kira bedeli istenildi. Ev sahiplerine ‘Benim yaşadığımı sen de yaşa’ dahi diyemiyoruz. Benim yaşadığımı kimse yaşamasın” sözleriyle anlattı.
“KARAMSAR OLMAYALIM, HAYAT DEVAM EDİYOR”
Duygu Mehtap Bektaş, Alevi kurumlarındaki dayanışmaya değinerek “Burada bir sıcaklık hissettik. Malatya Dilek Mahallesi’nde de cemevinden çok yardım gördük. Kendi toplumumuz olduğu için daha kolay insan derdini anlatabiliyor” dedi.
Bektaş, depremzedelere ilişkin “Bugün yaşadık ancak yarının neler getireceğini bilemeyiz. Belki de daha iyiye gideceğiz. Yaşadıklarımızı karamsarlığa bağlamanın bir anlamı yok. Hayat devam ediyor” diyerek mücadelenin önemli olduğunu söyledi.
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.