Alevi Haber Ajansi

Malatya Katliamı’ndan kurtuldu, Almanya’da Alevilik üzerine tez yazdı-VİDEO

PİRHA- Malatya Katliamı’ndan kurtularak geldikleri Almanya’da yıllardır Alevilik dersleri veren Devrim Deniz Taner, eğer Aleviler bir çatı altında buluşamazlarsa, bir gömlekten baş çıkartamazlarsa, kılıçtan keskin, kılıçtan ince yoldan gidemezlerse Alevi katliamlarının Sivas, Gazi, Gezi, Maraş, Malatya ile kısıtlı kalmayacağının önemle altını çiziyor.

Devrim Deniz Taner Malatyalı. Kürt Alevi bir ailenin kızı olarak tam da sistematik Alevi katliamlarının hayata geçirildiği dönemlerde, 1975 yılında dünyaya gelmiş. Babası o dönemler TÖB-DER (Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) başkanlığı yaptığı için hedefler arasındaymış. Şans eseri katliamdan kurtulduğunu anlatıyor Taner. Hala hayatında bir türlü atamadığı travmanın etkilerini yaşıyor.

Devrim Deniz Taner ile bir eylem sonrası hararetli tartışmaların akabinde konuşuyoruz. Türkçesinin çok iyi olmadığını söylüyor, “Olduğu kadar“ diyoruz.

“KAPIMIZA KÜRT, KIZILBAŞ, KOMİNİST ANLAMINA GELEN 3K İŞARETİ YAPTILAR”

Taner, Malatya’dan çok buruk duygularla ayrıldığını dile getiriyor. Yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor:

“Benim babam o zaman TÖB-DER başkanlığını yapıyordu. Sol hareketinde önemli bir yeri olan bir bireydi. Tabi o zaman solcu olduğun zaman, Kızılbaş olduğun zaman, bir de Kürtçe konuştuğun zaman hedef halindesin.Nisan aylarında kapımıza 3K işareti yapıldı. “Kürt, Kominist, Kızılbaş. Allahın işi derler ya. Babaannem bir rüya görüyor. Diyor ki; Devrim Deniz’in yatağını camdan çekin ben kötü bir rüya gördüm. İyiki babaannem o rüyayı görmüş. O rüya sonucu benim yatağımı camın önünden alıyorlar. Birkaç saat sonra zaten ilk molotof kokteyli atılıyor. Bizim mahallede babamın taşıdığı sıfatlardan dolayı ilk bizim evimize atıldı. Ben o zaman 3-4 yaşındaydım.Sonra sürgün yaşamı başladı.”

Sürgün bir ailenin çocuğu olarak yaşamanın zorluklarını anlatıyor sonra. Malatya’ya gidiş gelişleri olsa da, ziyaretlerinin hep buruk duygularla gerçekleştiğini, fakat aile büyüklerini görmenin onları bir nebze rahatlattığını belirtiyor.

“ADIMDAN DOLAYI BAŞKA BİR AİLENİN KÜTÜĞÜNE KAYDETMİŞLER”

16 yaşındayken Malatya ziyaretleri sırasında yaşadıklarını ise hala hayretle hatırlıyor. Zira tamamen başka bir ailenin kütüğüne kayıtlı olduğunu öğreniyor. Gerisini ise şöyle aktarıyor:

“Hala o Molotof kokteyli atılan evde oturuyorduk Malatya Yeşiltepe’de. Genelde yoksul ailelerin yerleşim bölgeleri. Alevilerin yoğun olduğu bir mahalledir. Orada büyüdüm. 16 yaşındayken bizim evi sivil polisler bastı. Bizim Türkiye’ye giriş yaptığımızı, orada olduğumuzu nasıl anladılar hala çözebilmiş değilim. Beni aileme götürmeye gelmişler güya. 16 yıldır ismimden dolayı kütükte başka bir ailenin çocuğu olarak görünüyormuşum. O korkuyu sizlere anlatamam. Beni götürürlerse ne yapacaklarını düşünüyordum.Sürekli baskı altında yaşıyorduk.”

ALEVİ KİMLİĞİ,  ETNİSİTESİ VE MEZHEPÇİLİK ÜZERİNE DOKTORA TEZİ

Almanya’da eğitimini ihmal etmeyen Taner, Berlin Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu. Tarih, Almanca ve Matematik alanlarını okumuş. Yine Berlin’de Freien Üniversitesi’nde Siyasi Bilimleri okumuş. Daha sonra Erfurt Üniversitesi’nde “Alevi Kimliği, Etnisitesi ve Mezhepçilik” üzerine doktora tezini yazmış. Çalışmalarının odak noktası ise Türkçe ve Kürtçe anadilleri olan Alevilerin birbirleri ile karşılaştırılması. Taner, tezinde Alevilerin kimlik tanımları, inanç kavrayışlarını sorgulamış.

Çalışmalarının organizesi hakkında ise şunları anlatıyor:

“Büyük bir alan çalışmasıydı. Türkiye’nin farklı yerlerinden Almanya’ya gelmiş insanları bulmam gerekiyordu. Farklı Alevi kuruluşlarına gittim. Hepsi tek tek yardımcı oldular. Röportaj yapacağım insanları buldular. 2 sene röportaj ve onların birikimlerini toparlayıp, özetini çıkarmakla meşguldüm. Ondan sonra kaleme döktüm.

Berlin’de yaşayan Alevilerle kısıtlı tuttum çalışmamı. Nusayri Alevileri çalışmanın dışına bıraktım. Özellikle Türkçe ve Kürtçe konuşan Alevileri mukayese ettim. Çalışmanın kapsamını fazla zorlamamak için. Anadili Zazaca olanlar bu çalışmada yer almadılar. Türkçe konuşan: Çepni, Çorum, Tokat, Diyarbakır Alevileri ile alan çalışması yaptım.Yine  Malatya, Sivas, Maraş, Adıyaman bölgesindeki Alevileri aldım. Ege’deki Alevileri de bulabildik. Çalışmadan önce kafanızda bir tablo çiziyor,  o soruya bir nevi cevap arıyorsunuz.”

“ASİMİLE OLMUŞ BİR TOPLUMLA KARŞI KARŞIYAYIZ”

Çalışmalarında en vahim bulduğu sonuç ise görüştüğü Alevilerin inançları hakkında fazla fikir sahibi olmamaları. Ayrıca Aleviliği bir üst kimlik olarak tanımlamalarını da vahim görüyor Taner. “Müthiş derecede asimilasyona uğramış bir toplumla karşı karşıyayız” diyor ve Alevilerin kimlik arayışları hakkında şunları söylüyor:

“Ama aynı zamanda bu insanların özellikle Sivas katliamından sonra bir kimlik arayışına girdiğini ve Alevi örgütlemesinde sorularına ihtiyaçlarına, taleplerine karşılık arıyorlar. Röportaj yaptığım insanlar Aleviliği özgürlük ve eşitlik kavramlarını bağdaştırdılar. Yine demokratik bir yaşam tarzı ile  bağdaştırdığını o yüzden kendilerine Aleviliği üst kimlik seçtiklerini ifade ettiler. Ama içerik olarak sorduğunuz zaman sosyalizasyonda ne derece Alevilikle karşı karşıya kaldınız, ya da anne babalarınızdan ne öğrendiniz, soruları sorulduğu an büyük bir boşluğun içine düştüğünü anlıyoruz.”

“ÇOCUKLAR DERSLERLE BİRLİKTE ÇEVRELERİNİ SORGULUYORLAR”

Almanya’da Alevilik derslerinin hayata geçirilmesinde ve derslerin verilmesinde emeği geçen Taner, 14 yıldır Berlin’de Alevi inanç dersleri de veriyor. 8 yıldan bu yana da Berlin Cemevi’nde öğretmenlere formasyon dersleri veriyor. Çocukların bilgilendikçe sorgulamalarının artığını ve kimlik bilinçlerinin artığına dikkat çeken Taner, “Çocuklar çoğu zaman çok daha bilgin oluyorlar. Aile ödevleri vermeye başlıyoruz. Çocuklar anne babalarına soruyorlar: Ben kimim, siz nereden geldiniz, hangi diller konuşuyorlardı, siz neye inanıyordunuz, siz hangi bayramları kutluyordunuz, hangi ritüelleriniz vardı” diye” ifadesini kullanıyor.

Derslerin içeriği hakkında ise Taner şu bilgileri veriyor:

“Berlin’deki ilk okul için müfredat hazırladım, ekibimle beraber. İşlenecek konuları belirledik. Tabii büyük kapsamda bunu yapamazsınız. Bizim amacımız Alevi kültürünü, erkanını çocuklara aktarabilmek. Örneğin yılda bir defa çocuklara yönelik erkan cemleri sürdürüyorduk. Çocuklara 12 hizmetlerde görev veriyorduk. Anaların, dedelerin huzurunda çocukların sohbet etmesini, deyişler söylemesini sağlıyorduk. Ufak ufak başlıyorduk. Bir çocuğa veriyorsun o anne, baba, kardeşine veriyor. Kardeşi arkadaşına veriyor ve yayılıyor. Alevilik derslerini Almanya Alevi Birlikleri Federasyon’nun katkılarıyla Almanya’ya yayabildik. Weingarten ve Hamburg’da kürsümüz açıldı. Bunlar hepsi birer adımdır. Bunlar bazen insanlara küçük gelebilir ama Almanya’da dünyada ilk defa Alevi inanç dersi Berlin’de verildi. Ben o ekipte yer alanlardan biriyim. Berlin Cemevi’ne geldiğimde Alevilik hakkındaki bilgim röportaj yaptığım insanlardan farklı değildi. Çalışmalara, komisyonlara girdim, çalışmalar yaptım. Materyalin içinde büyüdüm. Hala büyüyorum. Sonuç itibarı ile yolumuzun bize gösterdiği gibi deryada bir damla olabiliyorsan, ne mutlu bize. Erfurt Üniversitesi’ne doktora tezimi verdim. İmkan ve fırsat olursa bu çalışmaları Berlin’deki Humbold Üniversitesi’ne taşıyacağız. Alevi kürsüsü Berlin’de de açılacağı basına yansıdı biliyorsunuz. Katkımızı sunacağız. Önemli olan yolun erkanın sürülmesi sonuç itibarı ile”

“AVRUPA’DA DA ÖN YARGILAR SÜRÜYOR”

Mesele Alevilik olunca Türkiye ve Almanya’da devletin Aleviliğe bakış açısını karşılaştırmasını istiyoruz. Elbette mukayese edemeyeceğimizi söylüyor. Almanya’nın korkunç bir tarihten sonra demokrasi ve hukuk devletini oluşturduğunu ve hakların anayasa ile güvence altına alındığını belirtiyor. Almanya’da Alevilik “Kendine özgü bir inanç sistemi” olarak kabul ediliyor. Fakat hala önyargıların Almanya’da da devam ettiğinden yakınıyor Taner. Bu duruma da şu örnekle dikkat çekiyor: “Burada da bir Alevi okulda kolay kolay ben Aleviyim diyemiyor. Alevi bir öğretmen, Sünni bir öğrenciye kötü not verdiği zaman, parmağını sallayan bir anne baba ile karşı karşıya gelebiliyor. “Sen bir Kızılbaşsın” diyebiliyorlar.”

Türkiye’deki Alevilerin birlik olması gerektiğini söyleyen Taner eğer Alevilerin bir çatı altında buluşamazlarsa, bir gömlekten baş çıkartamazlarsa, kılıçtan keskin, kılıçtan ince yoldan gidemezlerse Alevi katliamlarının Sivas, Gazi, Gezi, Maraş, Malatya ile kısıtlı kalmayacağının önemle altını çiziyor.

“BİR ÜLKEYİ DİZE GETİRMEK İSTİYORSAN DİNLE AŞILAYACAKSIN”

Elbette son dönemlerdeki antidemokratik uygulamaları da soruyoruz Taner’e. Yanıtı ise şöyle:

“1980’de Ayetullah Humeyni İran’da yaptığı devrimle şeriatı getirdi. Ondan önce solcularla ittifaktaydı. Devrimden sonra ilk yok ettiği kitle solcular oldu. Türkiye’de de fenomen olarak aynıdır, fakat zemini çok sağlam atılmıştır. 12 Eylül Anayasası’na dayanmıştır. 1980’den bu yana köreltilen asimile edilen, dindarlığa yobazlığa şart koşan nesiller yetiştirildi. 37 sene boyunca okullarda böyle bir anlayış lanse edildi. Başka etnik kimliklere de yapıldı bu. Mesela bir Ezidi, Süryani’ye de yapılmıştır. 37 yıl devletin eliyle okulda bir mekanizma geliştirildi. 1980’den sonra okula giden çocuklar namaz nasıl kılınır bilir. 80’den öncede hukuksuzluk vardı. O zaman birazcık daha laik ile şeriatı birbirinden ayırt eden mekanizmalar vardı. 80’den sonra kalktı. Bir ulusu dize getirmek istiyorsan onu dinle korkuyla aşılayacaksın, düşüncelerini kıracaksın, özgürlük istemlerini kısıtlayacaksın”

Taner son olarak Alevilikteki önemli bir kaideyi hatırlatıyor.  “Yol bir sürek binbir”. Alevilerin kendilerine sorması gereken soruları ise şöyle sıralıyor:

“Binbir süreçte giden bir yola gideceğiz. Yolumuzdan dönmeyeceğiz. Kendimizi araştıracağız. Dokumalara, eski belgelere bakacağız. Biz neden Çaldıran’dan sonra dağlık bölgelere taşındık. Biz niye bizden başka kimsenin olmadığı yerlerde evler kurduk. Biz ne zaman şehirlere taşındık. Biz ne zaman “Ben Aleviyim” demeyi unuttuk.”

Elif SONZAMANCI/BERLİN

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak