Alevi Haber Ajansi

Reklam

‘Kurumlarda canla başla çalışan kadınlarımız yönetimlerde yok’-VİDEO

PİRHA – Alevi kadınlarına tarihsel olarak “Yolda kadına biçilen rol nedir?” ve “Bu rol bugün yerine getirilemiyorsa nedenleri nelerdir? Nasıl aşılabilir?” şeklinde sorular sorduk. Dizi yazımızın bu bölümünde sorularımızı AKD Genel Merkez Kadın Kolları Sözcüsü Zeynep Kaya yanıtladı. Kaya, Alevi kurumlarında canla başla çalışan kadınların yönetimlerde olmamasına tepkili. 

Haberin videosu

Reklam

Cemlerde, sohbetlerde “Yol kadındır, kadın mürşidi kamilullahtır” sözünü çokça duyarız. Yine “Alevilerde kadın erkek eşittir” sözü neredeyse her ortamda övünülerek dile getirilir. “Bizde kadın erkek yoktur herkes candır” sözlerini de çokça duyarız. Çoğunlukla da bu sözleri erkeklerin ağzından duyarız.

Pratik gerçekten öyle midir? Öyleyse Alevi kadınlar neden Alevi örgütlenmeleri içinde belirgin bir noktada değiller? Neden söz ve yetki kademelerinde yer alamıyorlar? Neden renkleri, karakterleri sahaya yansımıyor? Gerçeğe biraz daha yakından bakmak için bu kez mikrofonu Alevi kadınlara bıraktık.

Başlattığımız bu yazı dizisindeki muradımız; konunun esas sahipleri kendi sözünü söylerken aynı zamanda tıkanan kanalların açılmasında yol almalarına hizmet etmektir.

Bu nedenle Türkiye ve Avrupa’da Yol’a çeşitli düzeylerde hizmette bulunmuş kadınların görüşlerine başvurduk. Bu konuda elbette sözü olup da ulaşamadığımız isimler vardır ve bize ulaşmalarını dileriz.

Yazı dizimizin bu bölümünde sorularımızı, Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Genel Merkez Kadın Kolları Sözcüsü ve Mersin Cemevi Kadın Kolları Başkanı Zeynep Kaya‘ya sorduk.

“EN ÜST SEVİYEYE KONULAN KADIN GÖRÜNMEZ OLMUŞ”

PİRHA: Tarihsel ve toplumsal olarak Alevilikte kadının yeri nedir? Nasıl bir seyir izledi?

Zeynep Kaya: Yani cevabı o kadar uzun olan bir soru ki bu; farklı farklı konulara değinerek onları harmanlayarak konuşmak en doğrusu olacak.

Ben kendimi 20-25 yıldır sosyalist platformlarda ifade eden biriyim. Aynı zamanda kadın örgütleri içerisinde de çok fazla çalışmalarım oldu. Ama Alevi kimliği ile beraber bir çalışmaYI son beş yıldır yapıyorum. 3 yıldır da yöneticilik yapıyorum.

Toplumsal olarak mücadele etmenin yeri çok farklı. Ama Alevi kadın olarak duracağın yer, yapacağın çalışmalar, kurumlar içerisindeki görünürlük, bir çalışma yapmak gerektiği, gördüğümüz olaylardan sonra ortaya çıkan bir şey. İkisini birbirinden ayırmak tabii ki hem eziyor, hem de olması gereken bir şey bu süreçte.

Alevi toplumundaki yerimizi sorgulamak, bunun cevaplarını bulmak, bunu yazılı hale getirmek, bunu bizden sonraki nesillere aktarmak, çözüm yöntemleri bulmak çok emek isteyen bir süreç. Özellikle geçmişte yaşadığımız olayları iyi değerlendirerek bunun sentezini bulmak da çok önemli. Geçmişimize baktığımızda inancımız üzerinde birçok alanda kadınlarımız varken şu anda onların isimleri dahi anılmıyor.

Fatma Ana, Zeynep Ana, Elif Ana deyip süreci kısaltıyoruz hemen. Bu bile başlı başına değerlendirilmesi gereken bir şey. Daha önceki süreçlerde Ana en üst mertebeye konulmuşken, kadın kimliği o anlamda en üst mertebeye konulmuşken, süreç içerisinde tamamen görünmez hale geldi. O anlamda biz Alevi kadınlarının kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Bu güne kadar ne yaptık? Geçmişten gelen analarımızın aktardığı kültürü biz neden devam ettiremedik.

“ALEVİ KADIN KİMLİĞİNİ VE İNANCINI BOŞ BIRAKTIK”

Biraz da hatayı kendimizde aramamız gerekiyor. Tabi bu öyle bir süreç ki, 80’lerin olaylarından sonra toplumsal sorunları sahiplenme, kadın kimliğiyle hareket etme derken; biz Alevilik inancı üzerindeki ayağı boş bıraktığımızı fark ettik.

Ha bu süreçte bunu nasıl çözebiliriz? Tek başına bir şubenin ya da tek başına bir Alevi kadının yapabileceği bir çözüm değil. Ya da tek başına Alevi çatı örgütlerinden bir kurumun yapabileceği bir çalışma değil bu.

“AVRUPA’DAKİ KADINLAR BİR ADIM ÖNDE”

Alevilere ait ne kadar örgütlü kurum varsa hepsinin kendi içerisinde, o kurumlar içerisinde yer alan Alevi kadınlarının bir sorgulama süreci başlatması gerekiyor. Bu çalıştaylar şeklinde olabilir. Paneller, söyleşiler, konferanslar adı ne olursa olsun ama atılması gereken bir adım.

Avrupa bunu kendi içinde başardı. Yani Avrupa kadın birliklerini oluşturarak ilk adımı atmış oldu. O adımı atmak çok önemli. Sıfır noktasından bir noktaya geldiler. Sürecin daha sağlıklı ve zeminini doğru bulan bir yerden hareket edebilmesi için de Türkiye ayağının oluşması gerekiyor. Süreç bunu dayattı.

“ÜÇ AYAK ÜZERİNDEN BİR ÇALIŞMA YÜRÜTMEK LAZIM”

Biz Türkiye genelinde bu çalışmaları nasıl yapabiliriz? Alevi kadınlarının bir üst platform olarak örgütlenmesini nasıl sağlayabiliriz? Bunun üzerinden toplantılar yapıyoruz. Böyle tartışma süreçleri başlattık. Yerelde kendi çevremizdeki kadınlarla konuşuyoruz. Bunu konuşurken de sadece kurumda örgütlü kadınlarla değil, çevremizde duran diğer Alevi kadınları da, yazarları, çizerleri, entelektüelleri, akademisyenleri işin içine katarak bu çalışmayı örüyoruz.

Mersin’de yaptığımız çalışmadan yola çıkarak; “Alevi kadınlar ne düşünüyor?” sorusunu sormaya başladık. Ve çok güzel geri dönüşler de aldık. Ama bu çalışma üç ayaklı yürümesi gereken bir çalışma. Hem örgütlü olduğumuz kurumlar içerisinde örmemiz gereken bir kadın duruşu var. Hem Türkiye genelinde örmemiz gereken bir çalışma var. Hem de yurt dışındaki arkadaşlarla yürütmemiz gereken bir çalışma var. Her üçünün birleştiği bir sentez olmak zorunda.

“ERKEKLER YARDIM EDERKEN BİLE YÖNETİYOR”

Yönetici arkadaşlarımız, dedelerimiz çok güzel ifadeler kullanıyorlar. Alevi dili, inancının kendisi çok anacıl bir dil. Kadınların her kimliğini sahiplenen bir dil olmasına rağmen, nedense görünürlük anlamında kadınlar ikinci planda. Bunu niye sorgulamıyorsunuz, diyen erkek arkadaşlarımız da var. Bunu söylerken bile bizi bir şekilde yönlendirmeye çalışıyorlar. O anlamda onların iyi niyetlerini anlıyoruz ama iyi niyetle gidilebilecek bir yol değil bu. Kadınların özümseyerek, çözümler üreterek adım atması gereken bir çalışma.

Temel olarak yapılması gereken şey; pirlerimizden yola çıkarak inancımız içerisinde analık, bacılık olgusu ne kadar görünür. Geçmişte posta oturan, köy köy dolaşan analarımız da var. Ziyaretlere adı verilen analarımız da var. O analarımız neden şimdi yok? Kurumlar içerisinde neden görünmüyorlar? Ya da kurumların içerisinde görünmesinin önündeki engel nedir? Bunu çözümlememiz lazım. Bunun üzerinden çalışmalarımıza devam edeceğiz.

“YOL ÖZÜNÜ ALDIĞI TOPRAKLARDAN AYRILMAMALI” 

Ne oldu da Alevi kadınlar sahneden çekildi? Alevilerin her konuşmasında “Bizde kadın erkek eşittir” denir. Geçekten eşit midir?

Zeynep Kaya: Şöyle bir süreç var: Alevilik hareketini birbirinden ayırmak yanlış olur. Çünkü ekonomik koşullardan dolayı bulunduğumuz köylerimizi, şehirlerinizi terk etmemiz bunların bence başlangıç sebebi. Çünkü bir şekilde özünü aldığın topraklardan ayrılıyorsun. Bunu yaparken de daha fazla içine kapanık hale geliyorsun. İnancını yaşama noktasında da kapanık hale geliyorsun.

Erkek bir nebze dışa dönük yaşaması gerekiyor çünkü evin geçimini o yapmak zorunda. O zamanki dönemler içerisinde. Kadına biçilen rol ise evde çocuklarına sahip olmak, evin idaresini yapmak, ayakta kalmak. En önemli değer bu. Bu rol verildiği andan itibaren de kadın kendisini zaten ekonomik alandan da çekiyor, kurumlar içerisindeki çalışmalardan da çekiyor. Ev içerisine hapsetmiş oluyor.

“ÖTELENEN ALEVİ KADIN İÇİNE KAPANIYOR”

Ben bunu böyle değerlendiriyorum. O süreçten itibaren başlayarak zaten bu sürece geliyoruz. O mahalle baskısının yarattığı asimilasyon kadınlar üzerinde daha fazla. Erkek bir nebze dışarıda yaşadığından bu baskıyı hissetmese de kadın komşuluk ilişkilerinde, çocuğuyla beraber okula gittiğinde okul ilişkileri içerisinde, esnaflarla olan ilişkilerinde, alış veriş yaparken, pazara gidiş gelişinde bile bir ötelenme yaşıyor. Alevi olmasından kaynaklı dışlanmayı yaşıyor ve daha da fazla içine kapanıyor. Sözünü söyleyemez hale geliyor.

“ALEVİ ERKEĞİ KADINA EŞİT NAZARDA BAKMIYOR”

Böyle bir süreçten sonra birdenbire biz çıkıyoruz ve “Biz varız, biz ortadayız, inancımız üzerinde biz de karar sahibiyiz, biz de inancımız içerisinde tam olarak hak ettiğimiz yerde olmak istiyoruz” diyoruz ve bu söylem şu anda herkese biraz tuhaf geliyor. Birden bire nereden ortaya çıktı? Bunca zamandır bizler götürüyoruz. İşte biz dedeler dolaşıyoruz. Cemler yürütüyoruz. Hiçbir sorunumuz yoktu birdenbire kadınlar ortaya çıktı ‘Biz anayız’ dedi, ‘bacıyız’ dedi, biz neredeyiz’ dedi, bir sorgulama başladı. Erkeklerin de şöyle bir söylemi var: “ya biz eşiz, eşitiz, bizde ayırım yok. Biz herkese bir nazarda bakarız.” Bu söylem doğru ama biz hala kendimizi alanlarda, yönetimlerde göremediğimize göre bir nazarda bakılmamışız.

“KARAR MEKANİZMALARINDA OLMAYAN KADIN GÖRÜNÜR OLMAZ”

Peki Alevi kurum ve örgütlerinde kadının yer alması neden önemli?

Zeynep Kaya: Biz çalışmalarımız içinde gördük ki, karar mekanizmalarında olmadığımız müddetçe görünür değiliz. Yaptığımız çalışmalarda gördüğümüz bir tespit var. Kurumlarda canla başla çalışan, koşturan, emek harcayan kadınlarımız bir şekilde yönetimlerimizde yok. Bu saygıdan da olabilir, bu tecrübesizlikten de olabilir. Bu teşvik edilmemesinden kaynaklı da olabilir. O anlamda biz yöneticilerimize, genel merkez yöneticilerimize diyoruz ki, sizler bunu tüzük gereği yaptırım haline getirin, teşvik edin, zorlayın. Çünkü birinci sefer yapamayabilir ama ikinci sefer bunun adımını atacaktır ve üstesinden gelecektir.

“KÜLTÜRÜN AKTARICISI BİZ ANALARIZ”

Bugün arkadaşlarımızla sohbet ettiğimizde, “Ben delege olacağım, ben yönetime aday olmak istiyorum, ben artık kararımı kendim vermek istiyorum” şeklinde talepleri var. Tabi bu sürece gelmesindeki sebep biraz burada birbirimizle konuşmamız. Tecrübelerimizi aktarmamız, kendi yerelimizde yaptığımız çalışmaları anlatarak. Birbirimizi şekillendirmeye çalışıyoruz.

Şimdi bunu yaparken analık-bacılık kavramının çok iyi oturtulması önemli. Ama bir taraftan da kültürün aktarıcısı biz analarız, biz kadınlarız. O anlamda bizim aktarımlarımız da çok kıymetli. Biz Alevi inancı boyutunda pirlerimizin gösterdiği yol üzerinden söyleyeceğimiz söylemler, davranış şekilleri her şey üzerinden çocuklarımızı yetiştireceğiz. Geleceğimize şekil vereceğiz.

“DEVLET BEYNİMİZİ KENDİ KÜLTÜRÜYLE KODLUYOR”

O anlamda bizlerin doğru bilgiye ulaşması lazım. Çünkü gelinen süreçte Türkiye’de görüyoruz ki asimilasyon bizi mahvetmiş, yani bütün kurumların içerisinde var. Beyinlerimize kadar işlemiş. Kendi inancımıza ait değerlerimizi bile yargılar hale gelmişiz. Böyle bir çelişkiyi yaşıyoruz.

Bunu tabi devlet birden bire bize bunu yap, şunu yap moduyla vermiyor. Yayınıyla, filmleriyle, gazeteleriyle, kitaplarıyla, okuluyla, mahalle kültürüyle, devlet yapılandırma şekli her şeyiyle bizim beynimize kodluyor resmen.

“GİYİMİMİZDE BİLE BİR SÜNNİLEŞME VAR”

O anlamıyla da bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak bizim kurumlarımızın kendi içerisinde birleşerek ortak adım atmasıyla ve inanç kurumlarının oluşmasıyla mümkün olacak. İnanç kurulunun Türkiye genelinde kurulması ve orada kadınların ve erkeklerin birlikte düşünerek, yorumlayarak, sorgulayarak kararlar çıkarması bizim için kıymetli.

Bizlerin de katkıları olacak. Böyle bir şey en azından Türkiye genelinde ve yurt dışındaki örgütlerde ortak dilin gelişmesini sağlayacak bu sorgulama süreci. Nedir, ne değildir, ne düşünüyoruz, ilden ile niye farklılık gösteriyoruz. Yaşam koşullarından kaynaklı yerelin kendi örgütlenmesinden kaynaklı değişiklikler olabilir ama çok gözle görülür farklılıklar yaşıyoruz. Onun ismini de tam koyamıyorum. Ritüellerimiz farklı, giyimimiz farklı. Giyimimizde bile bir Sünnileşme var. Ritüellerimizi gerçekleştirirken bile yaptığımız hareketlerde Sünnileşme var. Bu da benim canımı acıtıyor.

“BAŞKA KADINLARA DA DOKUNMAMIZ GEREKİYOR”

Alevi kadınların özgün bir örgütlenme modelini yaratarak mücadele etmesi gerektiğine ihtiyaç olduğuna inanıyor musunuz? Öyleyse nasıl bir model öneriniz var?

Zeynep Kaya: Şimdi bunu tek başına dillendirmem doğru olmaz. Şöyle ki biz kendi içimizde kadın arkadaşlarla oturduğumuzda bir değerlendirme yaptık. Kendi kurumumdan yola çıkarak ben bunu değerlendirmek zorundayım.

Ev toplantıları, mahalle toplantıları yaparken şunu fark ettik ki bizim kendi kendimize birbirimizle olan konuşmalarımız yeterli değil. Bizim başkalarına da dokunmamız gerekiyor. O anlamda bizim başkalarına dokunmamız demek bizim çalıştaylar örgütlememiz anlamına geliyor.

Yani biz hem kendi kurumumuzda hem de çevremizdeki diğer kurumlardaki Alevi kadınlarla beraber ‘biz ne düşünüyoruz, ne istiyoruz’ çalıştayları bu çalışmanın zemini olacak.

Bu çalışmalardan yola çıkarak Türkiye genelinde diğer Alevi kadınlarla ortak bir zeminde genel merkezlerde yapacağımız toplantılar tam da bu sorunun cevabını verecek olan çalışmalar. Yani bunun adı kadın meclisleri olur. Alevi kadın meclisleri olur. Alevi kadın birlikleri olur. Bunun üzerinden doğru söylemi o toplantılardan sonra birlikte şekillendireceğiz.

“AKD’NİN TÜZÜĞÜ KADININ LEHİNE ELDEN GEÇİRİLMELİ”

Alevi kadın meclisleri tartışmaları var, kurum ve örgütlerde eş başkanlık tartışmaları var bu konularda neler söyleyeceksiniz?

Zeynep Kaya: Şimdi biz zaten başkanlık süreci içerisinde kendi arkadaşlarımızla yaptığımız toplantılarda şöyle bir karara varmıştık. Bunu diğer şubelerden diğer kadın arkadaşlarımızda destekledi. Bugün görüyoruz ki daha fazla destekleyen arkadaşlarımız var. Kurumlar içindeki dilimizi sorgulamamız gerekiyor.

Yani Alevi Kültür Derneklerinin (AKD) tüzüğünün yeni baştan elden geçirilmesi, Alevi kadını da içine katan söylemleri kabullenmesi gerekiyor. Bizlerin buna yönelik çalışmalar yapması gerekiyor. Karar mekanizmalarında nasıl oluruz onun önünün açılması gerekiyor. Bu anlamda çalışmalar içerisindeki birisi; işte Kol kavramının artık miadını doldurduğunu düşünüyoruz.

“TÜM ALEVİ ÖRGÜTLERİNE ÇAĞRIMIZ VAR”

Geçmişteki süreçte belki o anlık çözümleme ile uygundu ama şu anki süreçte bu bunu doldurmuyor. Altı boş ve biz kadınların genel merkezimize, diğer Alevi örgütlerinin hepsine bir çağrımız var: Biz artık onore edilmek istiyoruz. Yani kol-bacak olmak istemiyoruz. Artık kadın meclisleri üzerinden ya da genel olarak tüm Alevi örgütlerinin belirlediği söylem üzerinden bu ismin değişmesini istiyoruz. Tartışmalarımızdan bu sonuç çıktı.

Ekstradan kurumlar içinde eşit temsiliyetin can alıcı nokta olduğuna inanıyoruz. Bu eş başkanlık şeklinde bu delegelikler sistemi, yönetimlerde, örgütlenmenin her alanında kadın erkek eşitliğini sahiplenerek, gerekirse buna pozitif ayrımcılık uygulayarak, kota uygulayarak sayısını artırmamız gerekiyor ki; biz var olan doğru çizgiye gelip ondan sonra yola devam edebilelim.

Şu an biz çok gerideyiz. Erkekler bize, “Hani hiçbir kadın yok ki? Sorumluluk isteyen kadın yok? Biz gidiyoruz ama kadın arkadaşları göremiyoruz. Kadın canları göremiyoruz” diyorlar. Olay tam da öyle değil, kadınlar tam da olmak istiyor, görünmek istiyor ama genel bir söylem var “siz ne kadar yapabilirsiniz ki, sizin koşullarınız uygun mu? Sizin ekonomik durumunuz uygun mu? Siz ilden ile gidebilecek misiniz?” gibi söylemler var.

“ERKEKLER SÖYLEMLERİYLE ÖTELİYORLAR”

Buradan yola çıkarak küçük bir parantez açalım. “Analarımız neden yok” diye sorulduğunda panelist arkadaşlarımız şöyle bir açıklama getirmişti. “Eskiden bir köyden bir köye gitmek çok zordu. Dedelerimiz gidip gelemiyordu. Hatta şehirden şehire yolculuk yapıldığında sakallarını saklamak zorunda kalıyorlardı.”

O zamanki koşullar için belki o bir yere kadar kabul edilebilir. O dönemde köy köy gezen kadınlarımız da vardı ayrıca. O işin bir başka boyutu. Bu cevap tek başına yeterli bir cevap değil. Eğer analarımız yola çıkıp bir köyden bir köye gitmesi gerekiyorsa mutlaka erkek canlarımız yanlarında giderdi zaten. Önemli olan baktığımız pencere bence. Kurumlar içerisinde de böyle. “Hani kadın canlarımız yok ki” söylemi bence biraz olayı ötelemek başka bir şey değil.  (HABER MERKEZİ)

İlgili Haberler:
1-Menşure Doğan Ana: Kadın İtikadı Sürdürendir-VİDEO
2-‘Pratikte Erkekle Eşit Değiliz’-VİDEO
3-‘Kadın, Hem Yol’un Sonu Hem De Başıdır’-VİDEO
4-‘Erkekleri Yol’a Verdikleri İkrarı Tutmaya Davet Ediyorum’-VİDEO
5-‘Sıra Posta Oturmaya Gelince Kadının Yeri Yok; Kurumlar Erkek Egemen-VİDEO
6-‘Biz Alevi Kadınlar Eşitsizliği Kabul Etmiyoruz’-VİDEO
7-‘Alevi Kadının Kurtuluşu Aleviliğin Kurtuluşudur; Çünkü Yol Anadır’
8-‘Kurumlarda Canla Başla Çalışan Kadınlarımız Yönetimlerde Yok’-VİDEO
9-‘Kadının Bir Eli Beşik, Diğer Eli Dünyayı Sallar’-VİDEO
10-‘Alevi Kurumlarında Kadın Yoksa, Aleviliği Konuşmanın Da Ciddiyeti Yok’
11-‘Talip Kadınlar Da Ana’yı Aramaz Oldu’-11-VİDEO
12-‘Kadınlar Aktif Olup “Ben De Varım” Desinler’
13-‘Meydanda Gönül Birlemeye Gelenler Hep Kadınlar’-13 VİDEO
14-‘Karar Alıcıların Erkeklerden Oluşması Alevilik Için Büyük Tehlike’-VİDEO
15-‘Dedelerimiz Bencil Davranıyor; Anaları Ceme Çağırmalılar’-VİDEO
16-‘Alevi Kurumlarındaki Yapı Kadınları Çok Dışlıyor’-VİDEO
17-‘Alevi Kadınların Sahnesi Erkeklerce Işgal Edildi’-VİDEO

 

Reklam

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak