Alevi Haber Ajansi

Reklam

Köyünün fotoğrafı ‘tehlikeli’ denilerek 30 yıllık tutukluya verilmedi-VİDEO

PİRHA- Kocaeli Kandıra Cezaevi’nden, İzmir Buca Kırıklar Cezaevi’ne sürgün edilen Yaşar Cinbaş’ın yanında götürdüğü köyünün fotoğrafı ‘tehlikeli’ denilerek verilmedi. Konuya dair PİRHA’ya konuşan Avukat İbrahim Cinbaş, cezaevi idaresinin traji-komik kararlara imza attığını belirterek, AYM’ye başvuracaklarını söyledi.

Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine her gün bir yenisi ekleniyor. İnsan hakları örgütleri hasta tutukluların sağlıklı koşullarda tedavilerinden, haberleşme haklarının engellenmesinden, iradeleri dışında sürgünlere varıncaya kadar her hafta hak ihlallerini sıralayıp, sorunların giderilmesi için iktidara çağrıda bulunuyor.

Reklam

Kocaeli Kandıra Cezaevi’nden, İzmir Buca Kırıklar Cezaevi’ne sürgün edilen Yaşar Cinbaş‘ın yanında götürdüğü kart, fotoğraf, yün çorap, defter ve battaniye ‘tehlikeli’ denilerek verilmedi. Buna karşı Yaşar Cinbaş tarafından yapılan itirazlar ise cezaevi heyeti ve mahkeme tarafından rededildi. Avukat İbrahim Cinbaş, yapılan itirazların rededilmesi sonrası Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulundu.

Konuya dair PİRHA‘ya konuşan Avukat İbrahim Cinbaş, yapılan uygulamanın traji-komik olduğunu ifade ederek, “Vekilim Yaşar Cinbaş. Yaklaşık 30 yıldır Türkiye’nin farklı cezaevlerinde hükümlü olarak bulunmakta. Bu otuz yıllık süre içerisinde çok çeşitli zorluklar, sıkıntılar da yaşandı, yaşanıyor, yaşanmaya devam ediyor. En son Kocaeli Kandıra Cezaevi’nden İzmir Kırıklar Cezaevi’ne kendi iradesi dışında nakli gerçekleşti. Uzun zamandır da ailesinden çok uzak yerlerde tutuluyor. Uzun zamandır kendisinde bulunan bazı eşyalar ‘güvenlik’ gerekçesiyle idare tarafından verilmemeye başlandı” dedi.

KÖY FOTOĞRAFLARI ‘GÜVENLİĞİ TEHDİT EDİYOR!

Yaşar Cinbaş’a verilmeyen eşyalarının arasında ailesinin yaşadığı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yer alan köyü ve köyün bağlı olduğu ilçenin de fotoğrafları yer alıyor.

Bu durumu ‘absürt’ olarak değerlendiren avukat İbrahim Cinbaş, “Müvekkilim bir cezaevinden başka bir cezaevine gidiyor. O cezaevinde yanında bulunan eşyalar, Kırıklar Cezaevi yönetimi tarafından ‘tehlikeli’ olarak değerlendiriliyor ve kendisine verilmiyor. Bu fotoğrafların çoğu, bir zamanlar yaşadığı kasabanın, köyün fotoğrafları. Bunları göndermemizdeki amaç, oralarla olan o manevi bağı kopmamasıdır. Ki bu durum AYM ve AİHM kararlarında da mevcuttur” dedi.

“YÜN ÇORAP, DOLMA KALEM, KARTPOSTAL TEHLİKELİ!”

Yaşar Cinbaş’a verilmeyen eşyalarını sıralayan avukat Cinbaş, “Ajandalar, uzun zamandır notlarını yazdığı defterleri, dolma kalem, mürekkep, mont, yağmurluk, battaniye, nevresim takımı, yün çorap, çift kişilik battaniye gibi malzemelerin tamamını idare bir şekilde sakıncalı buluyor ve kendisine vermiyor. Battaniyenin içinde bulunduğu eşyaların tamamı Kandıra Cezaevi’nden Kırıklar’a gelen eşyalar. Dışarıdan bir şey getirme şansı zaten yok. Haberleşme hakkını, kişinin manevi varlığını geliştirme hakkını, anayasaca korunmuş olan hakların birçoğu yok sayılmış. Bu kararların tamamına itiraz edilmiş ama ne infaz hakimlikleri ne de Ağır Ceza Mahkemeleri bu itirazları da görmemişler. Kararlar bu şekilde kesinleşmiş. Bunun izerüne üç ayrı dosyayı biz Anayasa Mahkemesi’ne götürdük” şeklinde ifade etti.

“KIRIKLAR CEZAEVİ ‘KENDİ HUKUKUNU’ YARATMIŞ”

Türkiye’de bulunan cezaevilerinin genelinde benzer sıkıntıların yaşandığının altını çizen Cinbaş, şunları dile getirdi:

“Kırıklar Cezaevi’ne özgü bir durum maalesef değil ama Kırıklar Cezaevi’ndeki bu uygulama çok absürt. Diğer cezaevlerinin çoğunda da benzer hükümlülerin en temel insani haklarını engelleyen uygulamalar çok yaygın. Bizim ceza infaz mevzuatı çok açık aslında. Yani her ne kadar hiç haktan, özgürlükten yana olmayan bir mevzuat olsa bile sonuçta bir mevzuat var. Aslında işte Kandıra Cezaevi’ndekiler görece mevzuata uygun şeyler. En azından fotoğraflar, battaniye gibi şeylerde böyle bir sorun yaratılmamış ama Kırıklar Cezaevi, deyim yerindeyse kendi hukukunu yaratmış. Kendi oluşturduğu güvenlik güvenlik gerekçesi ve algısıyla devam ederse tutukluların hiçbir eşyası olmayacak. Bunun sonu üzerindeki kıyafetlere kadar gider.

Anayasa Mahkemesi’nin şu süreçte nasıl bir karar vereceğini bilmiyoruz ama açıkçası her üç dosya açısından da ihlal kararı bekliyoruz. Çünkü bütün eşyalar zaten bir cezaevinin diğer cezaevine gelen şeyler ve idarenin yorumlayışı tamamen kanuna, yönetmeliğe aykırı bir yorumlama ve bu yorumlamayla gerçekten yaklaşılırsa mahkumların yani deyim yerindeyse çırılçıplak olmalarına kadar gidecek bir süreç yaşanabilir.”

Diren KESER/MERSİN

Reklam

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak