Alevi Haber Ajansi

‘Korku iklimini tesis ettikleri en kritik gün 10 Ekim 2015 günüdür’

PİRHA-CAN TV’de katıldığı programda Ankara Gar katliamına ilişkin konuşan dava avukatlarından İlke Işık, “Korku iklimini tesis ettikleri en kritik gün 10 Ekim 2015 günüdür aslında. Hiçbirimizin hayatı eskisi gibi olmadı o günden sonra. Bu ülkenin emek, demokrasi güçleri olarak altı yıldır hukuk mücadelesi yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen katliam altıncı yılında. Gar katliamı davasının avukatlarından İlke Işık, CAN TV‘de yayımlanan “Can’da Bu Sabah” programına katılarak, davaya ilişkin açıklamalarda bulundu.

“FİRARİ SANIKLARI BULMAK İÇİN BİR ÇABA HARCANMADI”

Firari sanıkların yargılandığı davanın 12. duruşması 3 Eylül 2021 günü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Bir sonraki celse 24 Kasım’a ertelenirken, dosyaya dair konuşan İlke Işık, “Altı yıldır devam eden bir yargı süreci var. Sekiz ay süren bir sorgulama süreci oldu. Bu dosyada iddianame kısıtlılık altında ve bizim hiç görmediğimiz bir süreçte hazırlandı” dedi.

19 sanığın halen tutuklu olduğunu belirten İlke Işık, Savcılar bu dosyayı 72 klasör ile açmışlardı. Şu an gelinen aşama ise 250 klasör. Her yerden bilgi geliyor ve daha toplanması gereken bilgi var. Nitekim bir kısım sanıkta firariydi. Asla bulunmadı bu sanıklar. Bulunması için bir çaba da harcanmadı. Bunların nerede olduğuna ve yakalanmalarına ilişkin yürüttüğümüz bir çaba var” diye konuştu.

IŞİD’in insanlık suçlarına da değinen İlke Işık, üç firari sanığın Suriye’deki kamplarda olduğuna dair bilginin geldiğini söylerken, “Biz yaklaşık iki yıldır bu tanıkların kamplardan Türkiye’ye getirtilmesi ve yargılanmalarının başlamasını talep ediyoruz. Ama bunlara ilişkin bile toplantıda hiçbir şey yapmayan bir yargı pratiği var karşımızda” diye belirtti.

“O GÜN ALANI GAZA BOĞAN POLİSLERE BİR TANE SORUŞTURMA AÇILMADI”

Avukat İlke Işık, katliamda sorumluluğu olan hiçbir kamu görevlisine aradan geçen altı yılda soruşturma açılmadığını belirtti. Canlı bombaların patlamasından sonraki süreci hatırlatan İlke Işık, şunları dile getirdi:

“O gün alanı gaza boğan çevik kuvvet polisleri ile yaralıların üzerinden geçen TOMA’ları, akrepleri alana sokan polis memurları ve polis müdürleri hakkında bile bir soruşturma açılmadı. Tüm başvurularımız yanıtsız kaldı. Anayasa Mahkemesi’nde bekleyen dosyalarımız var.

Ankara’nın orta yerinde 103 insanın ölümüne neden olabilecek kadar büyük bir katliamı, bir gece önce karayoluyla yola çıkıp resmen ellerini kollarını sallayarak Ankara’ya giren iki canlı bombanın, hiçbir kamu görevlisinin sorumluluğu olmadan gerçekleştirebilmesi mümkün mü?

Gerçekten mümkün değil. 2015 dönemini düşünmek durumundayız. Bizim dosya net delillerle dolu. Belki de ilk kez böyle bir katliamda bu kadar çok delil var.

Gaziantep’in nasıl IŞİD’in üssü haline gelmiş olduğunu çok net görüyoruz dosyaların üzerinden. Bakın sanıkların daha önce yakalanmadığını söylüyorum. Bu katliamı planlayanları Gaziantep Emniyeti daha önce yakalamış olsaydı, şunu çok net söylüyoruz ki bu katliam gerçekleşmeyecekti. Katliam planının önceden çökmesini sağlayacak hiçbir önlem yapmamış bir Gaziantep Emniyeti ve Valiliği vardı.”

“SORUMLULUĞU OLAN KAMU GÖREVLİLERİ DE YARGILANMALI”

“Adıyaman’da bütün canlı bombalar örgütlenmiş” diyen İlke Işık, “Suruç’un canlı bombacısıyla Ankara’nın canlı bombacısının kardeş olması ve üç ay arayla iki katliam örgütleyebilmesi olağan kabul edilebilecek bir şey mi? Sınırların IŞİD’in kontrolünde olması ve İlhami Balı denen adamın askerleri tesis etmesi, kaçakçılarla muhabbet etmesi, oradaki her şeyi belirleyebilir olması normal bir şey mi?” diye sordu.

Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün 10 Ekim günü gereken emniyetleri almadığını kaydeden İlke Işık, şunları söyledi:

“Ankara Emniyeti’nin orada arama noktası kurmaması, tertip komitesine 62 tane istihbarattan bahsetmemiş olması, 14 Eylül günü gelmiş istihbaratın gizlenmiş olması ve gizlendiğinin kanıtlarla hem amirleri tarafından söylenmiş olduğu gibi kocaman gerçeklerden bahsediyoruz. Buna rağmen hiçbir kamu görevlisinin sorumluluğu yok diyorlar. Biz de tam olarak altı yıldır bunu tartışıyoruz. Deliller çok net. Ancak tüm kamu görevlilerini yargıladığınızda biz bu dosya için adaletten söz edebileceğiz.”

“KORKU İKLİMİNİ YARATTIKLARI EN KRİTİK GÜN 10 EKİM’DİR”

“Adalet her dosyada olmayan şey” diyen Işık,  2015 yılındaki sürece değinerek, şunları aktardı:

“7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasındaki dönemden bahsediyoruz. “Kaos istiyorsunuz demek ki” diye söylenen sözlerden sonra gerçekleşen katliamlar zincirinden ve katliamdan sonra anket yaparak oylarını kontrol eden bir siyasal iktidardan söz ediyoruz. Haziran ve Kasım seçimleri arasında AKP çok açık söyledi ve bunu hiç gizlemedi de. Tekrar kaybettiği, iktidarı test etmek istiyordu ve bunun için Sedat Peker de söyledi ya, “korku iklimine ihtiyaçları vardı”. Korku iklimini yarattıkları, tesis ettikleri en kritik gün 10 Ekim 2015 günüdür aslında.

Hiçbirimizin hayatı eskisi gibi olmadı o günden sonra. Aslında hiçbir zaman şahane bir demokrasi ülkesi değildik. Ama 10 Ekim’den sonraki hayatı an be an hepimiz yaşıyoruz. Çok kritik bir kırılma noktasından bahsediyoruz. Bu kırılma noktasında ki güne ilişkin devletin gösterdiği muazzam bir direnç bizim karşımızdaki.”

“DEVLET, HİÇBİR ZAMAN YURTTAŞI ADALETLE BULUŞTURMADI”

Avukat İlke Işık, ülke hafızasına yer edinmiş diğer katliamlara dikkat çekerek, “Sivas katliamından Hrant dosyasına kadar Maraş’tan Çorum’a kadar memleketteki bütün katliam dosyalarına bakalım. Bu bir pratik ve belirli bir durum. Devlet asla sorumlularını çıkarıp, yurttaşı adaletle buluşturmadı bu ülkede. Buna hep direndi. 2015 katliamlar döneminde de aslında yaşadığımız bu. Devlet adalet mekanizması aracılığıyla diyor ki “Hiçbir kamu görevlisine dokunmayacak ve bu dönemi böyle hiç tartıştırmadan geçiştirmeye çalışacağım”. Ama öyle olmuyor. Bakın katliamın altıncı yılındayız ve hiç kimse unutmadı. 2015 dönemini hiç kimse unutmadı. Çünkü unutulabilecek bir dönem değil” ifadelerine yer verdi.

Müvekkillerinin içinde olduğu adalet mücadelesinin çok zor olduğunun altını çizen İlke Işık,. “Ama bir yandan da zor koşullarda devam eden büyük bir dayanışmadan söz ediyoruz. Bakın müvekkillerimiz altı yıldır hiçbir duruşmayı kaçırmadılar. Bu ülkenin emek, demokrasi güçleri olarak bir hukuk mücadelesi yürütüyoruz” diye belirtti.

“TANIKLIĞINI ANLATAN MUHTARI MAHKEME BAŞKANI SUSTURDU”

Duruşmalarda yaşananlarla ilgili olarak da konuşanİlke Işık, “Tanık dinletme taleplerimiz bile reddediliyor. Son duruşmada sınır köyündeki bir muhtar inanılmaz şeyler söyledi. Oradaki istihbarat subaylarıyla, askerlerle görüştüğünü, İlhami Balı ile pazarlık yaptığını anlattı. Hâkim sözünü kesti. “Konuşmayacaksın” dedi. Böyle korkunç şeyler yaşıyoruz. 2015 Türkiye’sindeki o karanlığı aydınlatmak durumundayız. 10 Ekim 2015 günü memleketin o kırıldığı güne dair adaleti bu ülkede yaşayan herkesin yaşam hakkı için, herkesin geleceğe umutla bakabilmesi için çok önemli görüyoruz. Muazzam bir dayanışma var ve onunla yol alıyoruz. Elbet adalet tesis edilecek” ifadelerini kullandı.

PİRHA / İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak