PİRHA – PSAKD Diyarbakır Şubesi önceki dönem başkanı Avukat Cafer Koluman, Aleviliğin Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde resmen tanınmasına ilişkin konuştu. Koluman, “Türkiye için bu bir ayıptır” diyerek “Almanya’daki kararlar emsal alınarak Türkiye parlamentosu tarafından da Alevi kimliğinin tanınması gerekir” diye belirtti.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Diyarbakır Şubesi önceki dönem başkanlarından Avukat Cafer Koluman, Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde Alevilerin kamu tüzel kişiliği kazanmasına ilişkin PİRHA’ya değerlendirmede bulundu.
Almanya’daki gelişmenin olumlu olduğunu söyleyen Koluman, “Bizim çok arzulayıp da kendi toprağımızda yapamadıklarımızı Almanya’nın yapması oldukça anlamlı ve ciddiye alınması gereken bir husustur” dedi.
Cafer Koluman, cemevlerinin artık kiliseyle eşit statüye kavuşmasının önemli bir karar olduğunu söyleyerek “Anavatanımızda halen ismi bile okunmayan laikliğin, özgürlüklerin mağduru iken Avrupa’daki bu gelişme, aramızdaki demokrasi farkının ne kadar olduğunu gösteriyor” yorumunu yaptı.
“BİR ARPA BOYU YOL ALAMADIK”
Cafer Koluman, Türkiye’deki Alevi mücadelesinde kazanım elde etmenin zorluklarına dikkat çekerek şunları dile getirdi:
“Biz halen yaşadığımız ülkede ‘cemevleri yasal statüye kavuşsun, Madımak Oteli Utanç Müzesi olsun, Alevi kimliği tanınsın’ mücadelesini vermemize rağmen bir arpa boyu yol alamadık. Mahkeme mahkeme koşturmaktan, haklarımızı dillendirmekten, gerek meclis kürsüsünde vekillerimiz, gerek hukukçularımız, gerek Alevi örgütleri olsun, yıllardır devam ettirdiği bir mücadele geleneğimiz var. Ama maalesef geldiğimiz süreç itibariyle bir ilerleme kaydedilemedi.
“Biz ‘Madımak Oteli Utanç Müzesi, bir insanlık abidesi olsun’ dedik. Tam tersine Alevilere hakaret edercesine katillerin de ismini yazmak şartıyla Kültür Bakanlığı’na bağlı bir anı evi haline dönüştürdüler” diyen Koluman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diyarbakır’daki cemevinin bir elektrik sorunu var. Bu sadece Diyarbakır’daki cemevinin değil; Türkiye’deki bütün cemevlerinin ortak sorunudur. Bu nedenle dava açtık. Bizden vergi alınıyor mu? Alınıyor. Biz de eşit yurttaşlık hakkımızdan kaynaklı devletin imkanlarından eşit şekilde faydalanacağımız düşüncesinden hareketle elektrik faturası ödememeye başladık. 4 buçuk yıl boyunca herhangi bir fatura bedeli talep edilmedi. 4,5 yıl sonra cemevin elektriğini aniden kestiler. Avrupa’daki duruma bakın, yaşadığımız coğrafyadaki duruma bakın. Arada dağlar kadar fark var.”
“ALEVİLİĞİ TANIMAMAK DEVLETİN AYIBIDIR”
Yaşadığımız coğrafyada, Alevilerin Alevi olduklarını ispat edebilmek için birçok yola başvurduğunu vurgulayan Koluman, “Maalesef sağır sultan duydu ama yetkililer duymadı. Alevi inancının ve ibadethanesinin cemevi olduğu bilinmesine rağmen halen kabul görmüyor ve hiçbir statüye de kavuşturulmuyor. Avrupa’da 30 yıllık geçmişi olan bir inanç Avrupa’da tanınıyor. Fakat Türkiye’de binlerce yıllık geçmişi olan Alevilerin tanınmaması bizim değil, bu devletin ayıbıdır” diyerek, Almanya’daki kararları emsal alarak Türkiye parlamentosu tarafından da Alevi kimliğinin tanınması çağrısında bulundu.
“ALEVİ ÖRGÜTLÜLÜĞÜ DOĞRU TEMELDE YÜRÜMÜYOR”
Koluman, öncelikli sorunun ‘hukuktan yoksunluk’ olduğunu ifade ederek şu açıklamayı yaptı:
“Bizim temel eksikliğimiz; devletin yıllardır devam eden tanımama, yok sayma, asimile etme, ötekileştirme politikasıdır. Temel mesele biraz da buradan kaynaklanıyor. Aleviler belki yıllar sonra bunun farkına varıp örgütlenmeye başladı ama bu örgütlülük doğru temelde yürüyor mu? Bunu söyleyemeyiz. Toplumsal olarak sorunları kavrayıp birlikte hareket edememe gibi bir eksiklik var. Adaletsizliğin dip yaptığı, hukuksuzluğun önde gittiği bir süreci yaşıyoruz. Böyle bir süreçte Alevi örgütlerine düşen temel görev ise daha örgütü bir şekilde örgütlenme modeli oluşturarak tabandan tavana doğru bir mücadele haritası geliştirmek gerekiyor. Bu sadece Alevilerin sorunu değil aslında. Farklı kimliklere sahip olan tüm kesimlerin sorunudur.”
PİRHA/DİYARBAKIR
Yoruma kapalı.