PİRHA- Diyarbakır Karacadağ’dan Bingöl yaylarına göç eden koçerler, bin bir zahmetle binlerce hayvandan elde ettikleri ürünleri satarak geçimlerini sağladıklarını belirttiler ancak bu yılki masraflarının fazla olmasından şikayetçiler. Koçerler, mera fiyatlarının devlet tarafından arttırıldığını ve temel gıdaların fiyatlarının önüne geçemediklerine dikkat çekerek, emeklerinin karşılığını alamadıklarını kaydettiler.
Yazın en bunaltan günlerinde buz gibi suyun, solmayan bir yeşilin ve kristalleşmiş parça parça karın varlığı ile serinlik hissi uyandırıyor yaylalar. Bu yaylalarda mera alanlarının azalması nedeniyle hayvanlarını otlatmaya gelen koçerlerin de maceraları iki bahar arasında geçiyor. İlkbahar ile başlayan yolculuk havaların soğumasıyla son buluyor.
Koçerler, havaların ısınmasıyla birlikte bir yandan yaylalara çıkmak için hazırlık yapıyor, diğer bir yandan da hayvanlardan elde ettikleri ürünlerle geçimlerini sağlıyor. Devlet tarafından yüksek oranda arttırılan yayla kiralarından şikayetçi olan koçerler, geniş alanlarda besledikleri binlerce hayvandan elde ettikleri ürünleri ise, kent merkezlerindeki müşterilerine satıyor.
Koçerler, sağdıkları sütle peynir yaparak geçimlerini sağlıyor, güneş enerjisi ve panelleri ile su ve elektrik ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Her gün 100’den fazla koyun sağan kadınlar, otlatmaya götüren çobanlar ve ev işleri ile ilgilenen kızları yayladaki yaşamlarını bizimle paylaştılar. Bir yandan yaylada her şeyin doğal olduğunu söylediler bir yandan da hayvanın para etmediğinden de dert yandılar.
Tüm bu ağır masraflar ve ekonomik krizin yüküyle koçerler yaşama tutunuyor, kendi emekleri ile hayatlarını kurmaya çalışıyor, neşelerinden de ödün vermiyorlar.
Diyarbakır’ın Karacadağ ilçesinden ilkbahar aylarında Bingöl Karer’e bağlı Cafran Köyü eteklerinde bulunan yaylalara gelip sonbahar da tekrar memleketlerine giden koçerler yaşadıklarını PİRHA‘ya anlattılar.
SABAHIN İLK IŞIKLARI İLE İŞ BAŞLIYOR
Sabahın ilk ışıklarında uyunarak güneşin ilk ışığını alıyoruz. Yaşam bu topraklarda erken başlıyor. Koçerler dünden yaptıkları peynirleri tüccara satmak üzere kantarda tartmaya getiriyor.
Karer dağlarının eteklerinde birkaç tahta ve torbalarla kurdukları barakalarda süt sağan berivanlar, her gün sabahın erken saatlerinde işe koyuluyor. Berivanlar, çobanların getirdiği bin civarında koyundan yüzlerce litre süt sağıyorlar. Erkeklerin de yardım ettiği berivanlar, sağdıkları sütleri elekten geçirdikten sonra bidonlara dolduruyor. Sonrasında ise süt kaynatılarak peynir yapılıyor.
MERA KİRALARI, ENOKOMİK KRİZ VE AĞIR MASRAFLAR
Koçerlerden biri, bu işi yaparak geçimlerini ve yaşamlarını sürdürdüklerine değiniyor. Bahar ayları sonrası kuzuların büyümesiyle hayvanlardan süt sağmaya başladıklarını belirten koçerler, bu yıl ki ağır masraflardan ve ekonomik krizin yansımalarından şikayetçi.
Mera kiralarının devlet eliyle misliyle arttırıldığından yakınan bir koçer, “Kendimi bildim bileli bu işi yapıyorum. 15 gündür bu yayladayız. Yağın tenekesi 500-600 lira, unun torbası 400 lira olmuş durumda. Önceden 200 lira ile bütün alışverişi yapıyorduk. Şimdi ise paranın kıymeti kalmamış. Geçim çok zor. Sattığımız hayvanların getirisinin yarısı mera kirasına, diğer yarısı ise hayvanların yemine gidiyor. Bu da omuzlarımızda ağır yük olmuş durumda” diye konuşuyor.
60 yaşındaki bir diğer koçer kadın ise eskiden çok daha rahat olduklarını kaydederek, ekonomik kriz, mera fiyatlarının arttırılması gibi yüklerin koçerliği yapılamayacak hale getirdiğini söylüyor.
Turabi KİŞİN/BİNGÖL
Yoruma kapalı.