PİRHA- Antalya’da Aleviler, Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği öncülüğünde Kepez ilçesinde bir evde cem oldu. Yapılan muhabbette, kalabalık salonlarda, rızalık alınmadan yapılan cem ibadetlerinin Yol inancına aykırı olduğu vurgusu yapıldı. Cemde, okullardaki din dersleri üzerinden çocuklara dayatılan asimilasyon da ele alındı.
Abdal Musa Kültür Tanıtma Derneği, Antalya’nın Kepez ilçesine bağlı Ayanaoğlu Mahallesinde cem gerçekleştirdi.
Semah eğitmeni Turgay Satılmış’ın evinde yapılan ceme Abdal Musa Kültür ve Tanıtım Derneği Başkanı Gülçin Akça, Mehmet Gündoğdu, Zakirler Süleyman Demir, Hayri Aslandoğan ve canlar katıldı. Yapılan muhabbetlerde deyişlerin, nefeslerin anlam ve içeriği ile zorunlu din dersleri konuları tartışıldı.
“TİYATRO GİBİ YAPILAN CEMLER CEM DEĞİL”
Zakir ve yol yürütücüsü Süleyman Demir, muhabbete başlayan isim oldu. Demir, günümüzde yapılan kalabalık cem biçimlerini eleştirerek şunları söyledi:
“Dede alışmış, dernek cemlerine hazırlanırken kravatını takıp geliyor. Bildiğimiz sözcükleri; ‘Hakk için ibadet yapıyoruz’ deniliyor. Alevilikte cennet-cehennem kaygısı yok. Alevi Bektaşilerde cennet-cehennem, huri, kılman için ibadet anlamında muhabbet yapılmaz. Burada yapılan muhabbetler, kısaca birbirimizle rızalaşacağız, sohbetlerimiz, gönül birliğimiz, rızalık olunca bir deyiş söyleyip açacağız. Görgü, sorgu olmayan Alevi cemlerinin sadece bir gösteri amaçlı tiyatro yapar gibi hizmetleri sadece ‘Allah, Allah ah Hüseyin vah Hüseyin’ ağla git, bu cem değil. Asıl cem, kişi kendini pişirerek yola girdikten sonra olur. Cemevleri büyüdü, salonlara 500-1000 kişi geliyor, kimse kimseyi tanımıyor. Rızalık alacaksın. Nasıl alacaksın? Kimse kimseyi tanımıyor. Kimse kimseye vekil, kefil değil. O zaman cem olmuyor. 500 kişi 1000 kişi toplanıp öyle tiyatro gibi yapılan cemler cem değil. Ama bizler buradayız. Bir Balım Sultan muhabbetiyle yapılan sohbet ayrı bir şey.”
“ALEVİLİK DİN DEĞİL FELSEFEDİR”
Yol yürütücüsü Mehmet Gündoğdu ise ‘4 Kapı 40 makam’ ile ilgili bilgiler verdi. Gündoğdu, Alevi Yolunun bir din değil, felsefe olduğunu vurgulayarak “Bizim felsefemizde Dört Kapı 40 Makam’da 4 ana sır vardır. Hava, su, ateş ve topraktır. Biz burada bu hizmeti yaparken yeri süpürdük, temizledik, toprağı anlattık elimize su döktük, suyla arındık. Çerağ uyandırdık ateşi kutsadık, sazlarımızla havayı kutsadık. Bunlar bizim felsefemizin içinde olmazsa olmazları, aynı zamanda 4 kapının kurallarıdır” ifadelerini kullandı.
“ÇOCUKLARIMIZI ÇOK CİDDİ BİR TEHLİKE BEKLİYOR, GÖZARDI EDİLEMEZ”
Abdal Musa Kültür ve Tanıtım Derneği Başkanı Gülçin Akça ise okullardaki zorunlu din dersi uygulamalarına dikkat çekerek şunları söyledi:
“20. Eğitim Şura toplantısı oldu ve bu toplantıda 4-6 yaş arasındaki anaokuluna giden çocuklara din eğitimi verilmesi önerisi çıktı. Bunun arkasından Milli Eğitim Bakanlığı var. 4+4+4 uygulaması da aynı şekilde bu eğitim şurasının önerisi ile gündeme gelmişti, daha sonra yasallaştı. Ve önümüzdeki günlerde anaokuluna giden çocuklarımıza din eğitimi verilecek. Bununla ilgili bir çalışma başlatıldı. Alevi örgütleri, demokratik örgütler, bu arada imza kampanyası başlattı. Ama toplumun bu konuda çok uyanık olması lazım. Çünkü 4-6 yaşında anasınıfına giden bir çocuk, daha soyut kavramlara hazır değildir. Onlara somut objelerle hitap edebilirsiniz. O yaştaki çocuk daha evreni, çevresini, hayvanları, eşyayı tanımaya çalışırken çocukların aklına, ‘İşte sen şunu yaparsan cehenneme gideceksin. şunu söylersen cennete gideceksin’ gibi kavramlarla beyinleri kirlenecek.
Bizim çocuklarımız, torunlarımız tehlikeye açıklar. Bu konuda çok duyarlı olmamız gerekiyor. Bu anlamda hareket halinde imza toplayan kurumlara destek vermemiz gerekiyor. Çocuklarımızı çok ciddi bir tehlike bekliyor. Biz, ‘okullarda din dersi kaldırılsın’ mücadelesini verirken, bunun üstüne üstlük anasınıfındaki çocukların hurafelerle beyinlerini kirletecekler. Bu eğitimi alan çocuklar artık biat kültürüne alışmış ve sorgulamayan çocuklar olacak. Bu çocuklar, ne gördülerse inanacaklar. Böyle bir kalıp içerisinde bir nesil yetiştirilmek isteniyor. Çok çok büyük bir tehlike, bu göz ardı edilemez.”
“ASİMİLASYONUN HIZINI GÖRÜYOR MUSUNUZ?”
Yol yürütücüsü Zakir Süleyman Demir ise köylere yapılan camiler ile sürdürülen asimilasyon politikalarına dikkat çekti. Demir, “Cami projeleri Alevi köylerine ilk Tunceli’nin dört köyünde muhtarla konuşarak yapıldı. İlk başlangıç noktası orası. Bir deneme yapıyorlar; ‘yol yapacağız, edeceğiz’ diye başlanıyor. Bütün Alevi köylerine camileri yaptılar ve birer hoca da atadılar. Köylüler, önce gülüp geçtiler. Tabi ‘bizi mi değiştirecekler?’ dediler ama köydeki camiler ve atanan hoca sonucu, şu anda bütün Alevi köylerinin yüzde 90’ı Hakk’a yürüme erkanını İslam’a göre yapıyor. Orada yetişen çocuklarımızı düşünün. Hocaya, camiye alıştılar. Onlardan gelecekler de Sünni İslam’ın yasalarına alışacak. Yetmedi ‘Arapça öğreteceğiz, Osmanlıca öğreteceğiz’ diye derslerde işlenen konulara Kur’an da eklenecektir. Asimilasyonun hızını görüyor musunuz?” diye sordu.
“İÇİMİZE GİRMİŞ OLAN BU ASİMİLASYONU SÖKÜP ATMAMIZ LAZIM”
Muhabbette söz alan Yol yürütücüsü Mehmet Gündoğdu ise asimilasyonun Alevi toplumu içinden de yöneltildiğini ifade ederek “Özeleştiri yapmamız gerekiyor” dedi.
Gündoğdu, “Biz içimizde Allah, Muhammet, Hasan, Hüseyin, Ali, 12 imamlar verip veriştiriyoruz. Bunlar İslam… Sorguladınız mı hiç? Bunlar ne zaman girdi bizim içimize? 1500 yıl sene önce girdi. Şah İsmail’in yoluyla, Balım Sultan yoluyla girdi. Ondan önce var mıydı? Yoktu. ‘Abdal Musa Cemi’ diyoruz. Abdal Musa cemini biz öldürdük, bitirdik. Abdal Musa Cemi öyle değil, Abdal Musa cemi bir sohbet bir muhabbet demektir. Ama biz bitirdik. Bizim bir kere içimize girmiş olan bu asimilasyonu içimizden söküp atmamız lazım. O da pek kolay olmuyor. Ama benim vicdanım rahat değil, çünkü kandırıldık. Adamlar çok güzel çalışıyorlar. 500 yıl önce içimize girmiş zaten onu da söküp atamıyoruz. Ne yapacağımızın cevabı herkesin kendi vicdanında…”
“ÖRGÜTLERİMİZE SAHİP ÇIKMAMIZ LAZIM”
Yeniden söz alan Abdal Musa Kültür ve Tanıtım Derneği Başkanı Gülçin Akça ise “Demokratik bir devletin aslında dini olmaz” dedi. Akça, Diyanetin varlığını eleştirdiği konuşmasında “Biz şimdi ‘din dersleri kaldırılsın’ derken ana sınıflarına da din dersi koyuyor. Çocuklarımızın geleceği kontrol altına alınmış oluyor. Buna şiddetle tepki vermemiz lazım. Buna tepki veren örgütlerimize sahip çıkmamız lazım. Çocuğa, hiç kimse din öğretmez, öğretmemesi lazım. Kişi ne zaman 18 yaşına geldi, kendi araştırır ve bulur. Eğer bir devlet dini öne sürüyorsa orada laiklik bitmiştir, orada cumhuriyet bitmiştir” şeklinde konuştu.
Çerağların uyandırılmasıyla başlayan muhabbet ceminde 12 hizmetlerin ardından lokma gülbengi ile cem tamamlandı.
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.