Alevi Haber Ajansi

‘Kendilerine ev içinden insanları devşiriyorlar; Alevileri kandırabileceklerini düşündüler’

PİRHA-Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na ülkücü Ali Rıza Özdemir’in atanmasını değerlendiren Yazar Ali Balkız, “Yörükleri, tahtacıları ‘siz öz Alevi, öz Türklersiniz’ diye kandırıyorlar. Ali Rıza Özdemir bunlara hizmet eden, bu yoldan yürüyen biridir. Alevi bir evde doğmuş  ama Alevi değil” dedi. Balkız, tüm katliamlara, baskılara rağmen Alevilerin inancından vazgeçmediğinin altını çizdi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gece yarısı kararnamesiyle eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun eski danışmanı Ali Arif Özzeybek’in başkanı olduğu Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na ülkücü olarak bilinen Ali Rıza Özdemir’i atadı.
MHP destekli AKP hükümeti tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na Alevi toplumu açısından tartışmalı bir isim olan ülkücü Ali Rıza Özdemir’in getirilmesi büyük tepki çekiyor.
Aleviler ve örgütlü oldukları Alevi kurumları, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın da bir asimilasyon merkezi olduğunu başından beri vurguluyor.

Eski Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı/Yazar Ali Balkız, konuya dair PİRHA’ya konuştu.

“EV İÇİNDEKİ DÜŞMANDAN KORK”

Ali Balkız, Alevileri katlederek dize getiremedikleri için asimile etme yolunu seçtiklerini belirterek, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın bunun için bir araç olduğuna vurgu yaptı.

Balkız, “Osmanlı döneminde, Alevileri ve diğer toplulukları onlara göre yoldan çıkmış rafızi, mürtet, dini terk etmiş toplulukları yola getirmenin, dize getirmenin bir tek yolu vardı, katletmekti. Her katliama onlar da kitlesel olarak isyan ediyorlardı. İsyanlar çıkıyordu. Yıllar boyunca böyle devam etti. Cumhuriyet döneminde bu katletmenin yanına bir şey daha eklendi, asimile etmek. Yani bir elinde yine kılıç öbür elinde yine havuç. Tavşan meselesinde olduğu gibi” dedi.

Hükümetin kendilerine ‘ev içinden’ insanları devşirdiklerini söyleyen Balkız, devamında şu ifadeleri kullandı:

“AKP hükümeti baktı ki Alevileri Cumhuriyet tarihinde katletmekle durduramıyorlar, kendilerine benzetemiyorlar, vazgeçiremiyorlar. Bunun yanına onlara göre güya daha insani ama aynı sonuca çıkacak olan, benzer bir katliam sonucunu doğuracak olan asimile etme yolunu ve yöntemini seçtiler. ‘Siz Müslümansınız, Ali’yi benim gibi severseniz benden daha Alevi yoktur’ gibi şeyler söylüyorlar. Bizim kimi Aleviler de asıl Müslüman biziz, Kur’an-ı Kerim bize indi gibi değerlendirmeler yapıyorlar.
Ama Alevileri çağımızda iktidar daha geçmiş yıllarda görülmedik bir biçimde asimile etmenin, kendilerine benzetmenin yollarını arıyor, deneyler yapıyorlar. Bunlardan biri de  cami cemevi projesiydi. O tutmadı. Alevilerin çok büyük kitlesel ve şanlı bir direnişleriyle karşılaşıldı. Arkasından o proje FETÖ kalkışmasıyla birlikte ortadan kalktı gibi gözüküyor ama hayır hala değil. Çünkü bu kez Kültür Bakanlığı çatısı altında Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurdular. Ve bu kurum aracılığıyla Türkiye’nin bütün bölgelerinde, bütün kentlerinde, bütün kaymakamlıklarında, bütün köylerinde Alevileri arıyorlar, cemevlerini arıyorlar, buluyorlar, dedeleri arıyorlar, buluyorlar, Ocakları arıyorlar, buluyorlar ve onları tatlı dilleriyle, adında da Alevi ve Bektaşi cemevi var ya, bu çatı altında onları ehlileştirmeye, kendilerine benzetmeye çalışıyorlar. Kendilerine benzetmeye yalancı ve yalan bir külah giydirmeye çalışıyorlar. Böyle bir kurumu onun için kurdular. Bunu kurarken de kimi Aleviler de ne yazık ki Hz. Ali’nin katlinden, Hz. Hüseyin’in katlinden, Pir Sultan’ın katlinden örneklerde olduğu gibi, kimi Alevileri de kendilerine yandaş alarak, kandırarak, para vererek, pul vererek, maaş, unvan vererek, kartvizit vererek, kendilerine ev içinden insanları devşiriyorlar. Onun içindir ki Hünkâr Hacı Bektaşi Veli ‘ev içindeki düşmandan kork’ der. Düşman nasıl olsa düşman onu biliyoruz. Ama evin içindeki, evi de bilen olduğu için kullanılacak iyi bir asimilasyonun aracıdır.

Şimdi bu kurumu Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanı olduğu dönemde onun ya da devletin ona verdiği bir plan ve proje çevresinde Türkiye’deki bütün cemevlerini gezdiler, biliyoruz. Kendilerine uygun bir başkan seçtiler oraya. Ali Rıza Özdemir diye birini getirdiler.”

“‘SAF KAN ALEVİLİK’ DENİLEREK ALEVİLER KANDIRILIYOR”

Yazar Balkız, avlanırken kınalı kekliklerin ehlileştirilerek diğer keklikleri avlamak için kullanıldığını hatırlatarak, Ali Rıza Özdemir’in başkanlığa getirilmesini bu örneğe benzetti. Balkız, şöyle devam etti:

“Bu adam (Ali Rıza Özdemir) Alevi bir evde doğmuş ama Alevi değil. Bu adam Türkçü, ırkçı, MHP’li. Mutlaka gençlik yıllarında da komandodur, şimdi de böyle bir görevin başında. Alevileri kandırabileceğini düşündüler. Avda kınalı keklikler vardır bilir misiniz? Keklik terbiyelidir. Avcılar onu terbiye etmişlerdir. Onu bir taşın arkasına gizlerler. O öter, onun sesine öbür keklikler gelir. Ve onları hemen yakalarlar. Bu kınalı kekliktir işte. Alevilere gelin gelin diyecek ve menzile girince de avlayacak bir adamdır. MHP’nin bu genel taktiğidir. Bakın bütün Toroslar’da, bütün Toros Dağları’nda, bütün Ege’deki yüksek dağlarda tahtacıları, yörükleri, ‘siz öz Alevi, öz Türklersiniz’ diyerek kandırıyorlar. ‘Toros Dağlarında, yaylalarda kalmışsınız. Şehre de inmemişsiniz. Başka ırklardan başka milletlerden kimselerle evlenmemişsiniz. Birbirinizle çoğalmışsınız, saf kansınız. Siz Türklüğünüzle övünün, şehirdekiler bozulmuştur. Rumluk vardır, Ermenilik vardır, şu vardır, bu vardır, Kürtlük vardır, ama siz tertemizsiniz’ diyorlar. Bu çok enteresan bu malzemeyle, bu yolla onlardan oy alabiliyorlar. Hala alabiliyorlar. Ali Rıza Özdemir de bunlardan biridir. Bunlara hizmet eden, bu yoldan yürüyen biridir. Ama bu da kar etmeyecek”

“ALEVİLER ASLA YOLUNDAN VAZGEÇMEMİŞ”

Yazar Ali Balkız, Aleviliği ister Orta Asya’dan alalım ister Horasan’dan alalım, ister Dicle Fırat boylarından alalım, Mezopotamya’dan alalım, ister Pir Sultan’dan, ister Kerbela’dan alalım var olduğu müddetçe neler yaşamış ama asla ve asla yolundan vazgeçmemiş. Çünkü akıl yolu, bilim yolu, insanlık yolu, sevgi yolu, bilim ve çağdaşlık zalime karşı çıkmak, zulme karşı çıkmak, mazlumun yanında olmak, imece yapmak, paylaşmak, bölüşmek, dünyayı sevgiye boğmak, barış içerisinde yaşamak gibi bir felsefenin taşıyıcıları ve yaşayıcıları olduğu içindir ki yok olmamış ve olmayacaktır dedi.

Buse Nehir DEMİR/ANKARA

İLGİLİ HABERLER:

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na Ali Rıza Özdemir getirildi
> ‘Özdemir, ülkücü faşist bir gelenekten geliyor; Alevilere vereceği bir şey yok’
>‘Aleviler olarak ne kadar büyük bir tehlikenin içerisindeyiz, hatırlatıyorum!’
>“Resmi kurumlar inancımızı temsil edemez; yeni Balım Sultanlar kabulümüz değildir”
> ‘Cemevi Başkanlığı, Alevi örgütlerine, pirlerine, yoluna atanmaya çalışan bir kayyumdur’- VİDEO

>‘Ali Rıza Özdemir, AKP’nin Alevileri asimilasyon politikasını en iyi uygulayan kişilerden biri’

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak