PİRHA- Seyit Rıza ve arkadaşlarının idamlarının 82. yıldönümüne ilişkin konuşan İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Aslan Sultan, “38’de ciddi bir katliam ve sürgün yaşanmıştı. Bugün ise artık topraklarımız siyanürlerle, HES’lerle, madenlerle, barajlarla talan ediliyor, ziyaretlerimiz bombalanıyor. Artık dağdaki kurt, kuş, börtü böcek, dağ, taş isyan ediyor” ifadelerini kullandı.
Haberin videosu
Dersim Katliamı’nda idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşları 15 Kasım günü Türkiye ve Avrupa’da çeşitli etkinlikler ile anılacak. Seyit Rıza ve arkadaşlarının idamının 82. yıldönümü dolayısıyla İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Aslan Sultan, PİRHA‘ya konuştu.
Sultan, dünden bugüne Dersim üzerinden iktidarlara biçilen rol ve senaryonun aynı olduğuna dikkat çekerek, katliamın bitmediğini tersine kültürel soykırım olarak devam ettiğini söyledi. Dönemin başbakanı ve cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dersim’de bir katliamın olduğu ve bundan dolayı özür dilenmesi gerektiği şeklindeki açıklamalarını hatırlatan Sultan, gerçek bir yüzleşmenin ise arşivlerin açılması, Seyit Rıza ve yoldaşlarının mezar yerinin açıklanması ile olabileceğine vurgu yaptı.
Sultan ayrıca , 15 Kasım günü herkesi bulunduğu yerden katliam saati olan 19:38’de çıralarını yakmaları çağrısında bulundu.
“AMAÇ SÜNNİLEŞTİRMEK VE TÜRKLEŞTİRMEK”
Katliam öncesi hastane, yol yapma gibi hizmet getirileceği sözü konusunda yolların açıldığını ve bunun da operasyonun bir parçası olarak ilerlediğinin altını çizen Sultan, “1938 için asıl olan resmi dilin bize anlattığı değil atalarımızın bize anlattığıdır. O dönem okul, hastane, yapma bahanesiyle halkımız çalıştırılarak yollar yapılmıştı. Sonrasında bu da halka katliam olarak dönmüştü. Bunu unutmayacağız, unutturmayacağız da. Yaşanan sürgünler var. Soykırım sadece katletmek değildir, sürgünün kendisi de soykırımdır. Dersimli kızlar alınarak subaylarla evlendirildi. Empoze edilen ise bu çocukların sözde eğitildiği ve okutulduğuydu. Bunun altında yatan asıl şey Sünnileştirmek ve Türkleştirmek. Dersim’in kayıp kızlarında bu ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.
“KATLİAMLAR DEVAM EDİYOR, AKTÖRLER FARKLI “
Katliamın yaşandığı dönemde CHP’nin iktidarda ve suçlu olduğunu söyleyen Aslan Sultan, dünden bugüne Dersim üzerinden iktidarlara biçilen rol ve senaryonun aynı, asıl sorunun bir sistem meselesi olduğuna dikkat çekti. Sultan, arşivlerin açılması, Seyit Rıza’nın mezar yerinin açıklanması ve Dersim isminin iade edilmesi gibi taleplerine dair tek bir adımın atılmadığını ifade ederek şöyle konuştu:
“Evet o dönem CHP iktidardaydı. Bugün ise farklı bir iktidar var. Mesele aslında sistemin kendisi yani anlayıştır. Osmanlı’dan bu yana bu devam ediyor. Roller ve senaryo aynı sadece aktörler değişiyor. Bu bir sistem meseledir. Evet CHP o zaman iktidardı ve suçludur. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu Dersim için, ‘Dersim günümüzün Kerbelasıdır’ demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Dersim’den özür dilenmesi gerektiğini söylemişti. Seçim politikası olarak kaldı ve öyle kullanıldı.”
“Yıllardan beri ısrarla mezar yerleri açıklansın, Seyit Rıza’nın idamının sebepleri açıklansın ve Dersim ismi iade edilsin talebimize rağmen bir tek adım atılmadı. Arşivlerin açılması devlet için çok zor bir durum değil. Seyit Rıza ve yoldaşlarının mezar yerleri arşivlerde vardır. Dolayısıyla bir niyet var ise buradan başlanması gerekiyor. Gerekirse değil gerçekten Dersim halkından özür dilenmeli. Elbette bu bizim yaralarımızı dindirmeyecek. Sadece Dersim değil Maraş, Çorum, Sivas, Gazi katliamları da bu mantığın devamıdır.”
“KATLİAM KÜLTÜREL VE COĞRAFİ BİR HAL ALDI”
Katliamın farklı bir boyut kazanarak kültürel ve coğrafi bir katliam hali aldığına vurgu yapan Sultan, topraklarının HES, maden ve barajlarla talan edilmeye çalışıldığını değinerek, “Günümüzün ise dünden farkı yok. 38’de ciddi bir katliam ve sürgün yaşanmıştı. 1950’lerde af çıktığında bütün insanlarımız acılarını içine gömerek kendi topraklarına döndü ve kendini var etmeye çalıştı. Bugün ise 38’den daha tehlikeli bir durum var. Artık topraklarımız siyanürlerle, HES’lerle, madenlerle, barajlarla talan ediliyor. Buna sessiz kalır isek belki gidebilecek topraklarımız bile kalmayacak. Geçmişini sahiplenemeyen geleceğini de asla kuramaz. İnancımıza, kültürümüze saldırı var. Ziyaretlerimiz, mezar yerlerimiz bombalanıyor. Katliam bitmedi ve devam ediyor. Biz sahiplenmez, sesimizi gür çıkarmaz isek devam edecek. Munzur’da jeopark denen bir şey çıkardılar. Orası zaten milli park ve jeoparkın bir geçerliliği yok. Sermayeye peşkeş çekiliyor. Yok edilişin başka bir boyutu bu” diye ifade etti.
“SORUMLULARIN İSİMLERİ RESMİ KURUMLARDA, CADDELERDE”
Aslan Sultan, arşivlerin açılmasının devletin uluslararası kamuoyunda suç işlediğinin kanıtı olduğunu işaret ederek, arşivlerden çıkan belgelerde Dersim harekatının altına imzası bulunanların isimlerinin hala Dersim’de resmi kurumlara, sokaklara, caddelere verildiğini örnek gösterdi. Sultan sözlerine şöyle devam etti:
“Arşivler açılır ise bu devletin büyük bir suç işlediği ortaya çıkacak. Seyit Rıza yaşı küçültülerek, oğlu ise büyültülerek idam ediliyor. Oğlundan önce asılması talebi var Seyit Rıza’nın. Gözleri önünde oğlu idam ediliyor. Kabul edilebilecek bir durum değil. İhsan Sabri Çağlayangil’in açıklamaları var. Bir gece yarısı gönderilip Seyit Rıza’yı idam ediyor. Atatürk orada olsaydı sanki Seyit Rıza’yı kurtaracakmış gibi empoze ediliyor. Ama Dersim harekatının altında imzası var ve bunlar belgeli. İsmet İnönü’nün Dersim harekatının bir an önce bitirilmesi söylemi var. Dersim harekatının komutanı Abdullah Alpdoğan özel yetkilerle donatılıp Dersim’e gidiyor. Gittiği her yerde katliam var. Onlara göre Dersim’in ıslah edilmesi lazım. Kürt ve Alevi kimliğinden dolayı o coğrafyanın bir şekilde yok edilmesi gerekiyor.”
“DAĞ TAŞ, KURT KUŞ BU SAVAŞA İSYAN EDİYOR”
Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edildiği 15 Kasım günü anma programları yapacaklarını açıklayan Aslan Sultan, Dersimlilere ve dostlarına anma programlarına güçlü katılımla sahiplenme çağrısında bulundu. Sultan, her yıl olduğu gibi bir süreklilik arz eden fakat çoğu zaman karşılık bulmayan taleplerini ise şöyle sıraladı:
“Arşivler açılmalı ve devlet o günle yüzleşmeli. Mezar yerleri açıklanmalı. Sorumluluğunu yerine getirmeli. Eğer gerçekten yüzleşecek iseniz maden projelerini iptal edin. Ormanlarımızın yanmasının önüne geçilmelidir. Coğrafyamızın talanının önüne geçilmesi gerekiyor. Son dönem 29 bölge uzun bir tarihe kadar özel güvenlik bölgesi ilan edildi. Bu sen köyünden, evinden dışarı çıkamazsın demektir. Bunun kaldırılması gerekiyor. Devletin amacı orayı insanlaştırmak ve sermayeye peşkeş çekmek. Coğrafyamız yıllardan beri savaş alanı. İnsanı bıraktık artık dağdaki kurt, kuş isyan ediyor. Börtü, böcek , dağ, taş isyan ediyor. Her gün onlar da katlediliyor. Bu topraklarda savaşın bitip barışın inşa edilmesi gerekiyor.”
Ersin ÖZGÜL / İZMİR
Yoruma kapalı.