Alevi Haber Ajansi

İnşaat Mühendisi Durmaz: Zemin etüdü yapılmamış, zeminlerde sıvılaşma da yıkım sebebi-VİDEO

PİRHA- Maraş merkezli depremin üçüncü gününde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayı ile yıkılan alanların ihaleye açıldığı bilgisini edindiklerini söyleyen İnşaat Mühendisleri Odası üyesi Barış Durmaz, “Edindiğimiz bilgi TOKİ bünyesindeki birçok müteahhitin arsa arayışı olduğuydu. Depremin 3. gününde bir çok alanda bu çalışmayı başlattıklarına dair bilgiler edindik” dedi. Durmaz ayrıca, inceleme yaptıkları deprem bölgesinde zemin etüdü yapılmadığını da kaydetti. 

Maraş merkezli yaşanan ve on binlerce kişinin yaşamını yitirdiği depremlerde yıkılan binaların denetimsizliği kamuoyunda tepkilere neden oldu. Deprem sonrası resmi rakamlara göre, 11 ilde yaklaşık 198 bin binanın az veya orta hasarlı olarak kaydı tutuldu. Yaşanan bu büyük yıkımdan hemen sonra birçok binanın müteahhitleri tutuklanırken, bu yapılara izin veren, depreme dayanaklılığı incelemeyen başta belediye başkanları ve yapı denetim görevlileri olmak üzere asıl sorumlular göz ardı edildi. Depremlerin yıkımından sonra gözler bu defa büyük tehlike barındıran olası İzmir, İstanbul depremlerine çevrildi.

TMMOB İzmir adına depremin ikinci gününde Malatya ve Adıyaman’a giden ekipte gözlemler yapan İnşaat Mühendisi Barış Durmaz, kum özelliği daha yüksek ve sıvılaşmaya neden topraklarda zemin etüdü yapılmadan direkt imara açılmasının yıkımın asıl sebebi olduğuna işaret etti. Durmaz, ayrıca inşaatın ustalığından yapı denetimine, belediye ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’na kadar bu yapıların adeta hiçbirinin denetiminden geçmemişçesine durum gözlemlediklerini kaydetti.

“TARIM TOPRAKLARI, ZEMİN ETÜTÜ YAPILMADAN İMARA AÇILMIŞ”

İlk ulaştıkları yer olan Malatya Doğanşehir’de kum özelliği yüksek ve sıvılaşmaya neden olan alüvyonlu tarım topraklarının hiçbir zemin etütü yapılmadan imara açıldığını kaydeden Durmaz, “Binaların yüzde 95’i yıkılmış ve ağır hasarlıydı. Alt yapı ve üst yapıyı düşündüğümüzde şehrin tahliye edilmesi durumu söz konusu olmuştu. Yıkım o kadar büyüktü. Yeni yapılan 4 ve üstü katı binaların çoğu yıkılmış durumdaydı. Alüvyon toprak dediğimiz kum özelliği daha yüksek ve sıvılaşmaya neden topraklara zemin etüdü yapılmadan direkt imara açılması büyük bir sıkıntı yaratmış. Binaların çoğu yıkılma sebeplerinden birisi zeminlerde sıvılaşmaydı. Sulu bir kumsal alada yürüdüğümüz zaman ayağımız batar ve etrafına sular doluşur. Bu deprem sırasında da böyle bir durum söz konusu. Toprağın içerisindeki su yukarı çıkarak binanın su üzerinde hareket etmesine neden oluyor. Bu da binanın yıkılmasıyla sonuçlanıyor” dedi.

“BİNALAR SANKİ HİÇBİR KURUMUN DENETİMİNDEN GEÇMEMİŞTİ”

Durmaz, inşaatın ustalığından yapı denetimine, belediye ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’na kadar bu yapıların adeta hiçbirinin denetiminden geçmemişçesine durum gözlemlediklerini aktararak, şunları kaydetti:

“Binaların geneline baktığımızda zemin katlarda ticari alan olarak kullanılan alanda duvar yapılması gerekirken cam mekanlarla deprem yüklerinin etkimesine neden olan yapılar söz konusuydu. Kolon kiriş bağlantılarında etriyeler kullanılmamış. İnşaatın ustalığından, yapı denetimine, belediyeden çevre şehirciliğine kadar sanki hiçbirinin denetiminden geçmemiş gibi bir durum gözlemledik. Mühendislik açısından daha sağlıklı, güvenilir binaların imar edilmesi gerekiyor. İmar affı ise sadece mimari projelerle sınırlı tutuluyor. Statik açıdan uygun olamayan yapıların üzerine 3-4 kat çıkarılıyor. Belediye, Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından oturmaya müsaittir belgesi veriliyor. Asıl sıkıntı burada, binaların statik hesaplarına bakılmadan direkt imara açılıyor. Baktığımız binaların yüzde 30’u bu durumdaydı. Kerpiç evlerin üzerine 2-3 kat betonarme evler çıkılmış ve hepsi de imardan geçmiş yapılardı. Türkiye geneline bunu yaydığımızda milyonlarca yapı böyle imara açıldı. Hepsinin tekrar denetime tutulması, gerekir ise de yıkılması gerekiyor.”

“KENTSEL DÖNÜŞÜM SÖMÜRÜDÜR; MÜTEAHHİTLERE KAR ALANI”

Kentsel dönüşümle birlikte inşaat alanında taşeronluk sistemi ile büyük bir sömürünün olduğuna işaret eden Durmaz, “Son zamanlarda kentsel dönüşüm tartışmaları oluyor. Bu çalışmalar sadece müteahhitlere kar, sermaye açılan alanlar oluyor. Bunun toplumun konut ihtiyacını karşılar noktada olması gerekiyor. İşçisinden tutalım müteahhitine, belediyeye kadar herkes sorumlu. İnşaat alanında büyük bir sömürü ve bunun etkisi söz konusu. İnşaatın tüm alanlarında taşeronluk sistemi, güvencesiz çalışma, az zamanda çok iş çıkarma söz konusu. Büyük müteahhitlerin bünyesinde çalışan işçilerin hepsi neredeyse üçüncü, beşinci, altıncı elden taşeronluk sistemiyle çok büyük emek sömürüsüne maruz kalıyor. Bu da daha etik kişilik ve emeğin oluşmasını engelliyor” dedi.

“İMAR BARIŞI ÜLKENİN YIKIMIDIR”

Gündemde olan imar barışını ‘felaket’ olarak yorumlayan Durmaz, şöyle devam etti:

“Böylesi bir depremden sonra imar affı herhâlde imkansız durumda. Olması gereken ise daha önceki imar affından geçen yapıların tekrar denetimden geçirilmesi gerekiyor. Bu yapıları denetime koymadan yeniden imar barışını ortaya çıkarmak Türkiye’nin daha çok yıkım almasına neden olacaktır. Bu deprem 10 ili etkiledi ama diğer illerimizde de aynısı olabilirdi. Deprem nerede olursa aynı durum söz konusudur. Ülkenin her yerinde imar barışından geçen binalar var. Bu sorun yerel değil ülkenin bütününü kapsayan bir sorundur.”

“BAKANLIK, DEPREMİN 3. GÜNÜ TOKİ İHALESİ AÇMIŞ”

Depremin 3. gününde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayı ile yıkılan alanların TOKİ ihalesine açıldığını, müteahhitlerin arsa arayışına girdiği bilgisini edindiklerini söyleyen Durmaz, “Bölgede edindiğim bilgilere göre TOKİ bünyesindeki birçok müteahhitin arsa arayışı olduğuydu. Depremin 3. gününde bir çok alanda bu çalışmayı başlattıklarına dair bilgiler edindik. 1 milyonun üzerinde binanın yıkıldığı, ağır hasar aldığı bilgisi var. Bunların birkaç ay içerisinde düzene oturtulması söz konusu değildir. Bu on yılları kapsayacak bir çalışma. TOKİ’ler ile oluşturulan müteahhit-kar odakları topluma asla kazanç sağlamayacaktır. Toplumun konut ihtiyacının ancak yüzde 1’ini karşılayabilirler” şeklinde konuştu.

“DEPREMİN DEĞERİ 1,5 KAT ARTTI, HİÇBİR BİNA GÜVENDE DEĞİL”

Maraş merkezli depremin Türk Deprem Standartları’nın bir 1,5 katı kadar üstünde olarak hesaplandığının altını çizen Durmaz, bugüne değin projelendirilen yapıların hiçbirinin güvenli olmadığını belirterek, “İzmir depreminden sonra Türk Deprem Standartları değiştirildi. Projelendirme yapılırken her zaman bu standartlar baz alınır. Depremin binalarını etkileyen ivme kat sayısı 0.4 olarak alınır. Maraş merkezli depremde ise bu değer 0.65 olarak ölçüldü. Depremin binaları etkileme değeri bir buçuk katı kadar artmış durumda. Demek oluyor ki; bugüne kadar projelendirdiğimiz bütün binalarda sıkıntı mevcut. Şu anda oturduğumuz binaların hiçbirinin güvenli olduğunu iddia edemeyiz” diyerek olası duruma dikkat çekti.

Ersin ÖZGÜL/MARAŞ

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak