Alevi Haber Ajansi

Reklam

‘İktidar, Alevi Bektaşi inancını devletleştirmeye yönelik adım atmıştır’

PİRHA- İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, cemevlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanmasını eleştirerek, “Alevi toplumu kendilerinin tanımladığı gibi inançlarının tanınmasını istiyor ve inanç merkezlerinin de ibadethane sayılmasını istiyor. Burada hükümetin yapması gereken bu talepleri kabul etmek ve yasalaştırmaktır” dedi.

Cemevlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanması yönündeki karar tepkileri büyütüyor. 8 Kasım’da ilgili yasaya karşı Meclis önünde eylem yapan Alevi yurttaşlara, sivil toplum örgütlerinden de destek gelmeye devam ediyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da, Alevilerin sorunlarının torba yasayla çözülemeyeceğini belirterek, iktidarın din ve vicdan özgürlüğüne saygılı bir yaklaşım sergilemediğini söyledi.

Reklam

“ALEVİLER İNANÇLARININ SADECE BİR KÜLTÜR OLARAK GÖRÜLMESİNİ İSTEMİYORLAR”

Bir inançla ilgili bir düzenleme yapılacağı zaman o inancın gerekleri neyse ona uygun hareket edilmesi ve aynı zamanda o inancı temsil eden kurumların ya da kanaat önderlerinin fikrinin alınması gerektiğini kaydeden Türkdoğan, şunları aktardı:

“Çünkü siz devlet olarak bir inancı kendinize göre tanımlayamazsınız. Her inanç kendisini nasıl görüyorsa, nasıl tanımlıyorsa siz devlet olarak onu o şekilde kabul etmek zorundasınız. Aleviler inançlarının sadece bir kültür olarak görülmesini istemiyorlar. Bunun dini yanı, inanç yanı vardır. Bu kısım hükümet tarafından dikkate alınmıyor.”

“BU ADIMLAR AİHM KARARLARINI YERİNE GETİREN UYGULAMALAR DEĞİL”

Türkiye’de hala resmi bir devlet ideolojisi olduğunu söyleyen Türkdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu resmi devlet ideolojisi Sünni Müslümanlığa dayanıyor. Devlet buradan bir geri adım atarsa ancak o zaman Alevi Bektaşi toplumunun taleplerini karşılayabilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) vermiş olduğu kararlar var. Cemevleri ibadethane olarak sayılmalı. Çünkü Aleviler ibadet ettikleri mekanın ibadethane olarak tanınmasını istiyorlar. Mahkeme kararı da bunun böyle tanınmasını istiyor ancak hükümet bu kararın gerekliliklerini yerine getirmiyor. Bu mahkeme kararları Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin izlemesi altında. Bakanlar Komitesi gelecek yılın Mart ayında bu konuda yeniden bir değerlendirme yapacak. Anladığım kadarıyla hükümet yaptığı bu yasa değişikliklerini bu komiteye bildirecektir. Bizler de İnsan Hakları Derneği olarak bu yaşananları raporlaştıracağız ve bu komiteye ileteceğiz. Bu adımlar AİHM kararlarını yerine getiren uygulamalar değil. Tamamen hükümetin tek yanlı olarak belirlediği uygulamalar.”

“ALEVİ BEKTAŞİ İNANCINI KÜLTÜR BAKANLIĞI BÜNYESİNDE DEVLETLEŞTİRMEYE YÖNELİK ADIM ATILMIŞTIR”

Alevi kurumlarının Meclis’e gelerek taleplerini, yasaya dair düşüncelerini dile getirmek istediğini ancak bunun karşılığında bir polis müdahalesine maruz kaldığını da hatırlatan Türkdoğan, “Aleviler en temel haklarını kullanmak istediler. İktidar bunu da engelledi. Engellemekle kalmadı sert bir müdahalede bulundu. Buna rağmen Alevi toplumu Meclis önüne kadar gelerek kendi taleplerini dile getirdi. Bu uygulama bile iktidarın bir inanç toplumunu ilgilendiren bir konuda ne kadar tek yanlı hareket ettiğini gösterir. Bu da anti demokratik bir uygulamadır. Alevi toplumu kendilerinin tanımladığı gibi inançlarının tanınmasını ve inanç merkezlerinin de ibadethane sayılmasını istiyor. Burada hükümetin yapması gereken bu talepleri kabul etmekti ve yasalaştırmaktı. Hükümet nasıl Sünni Müslümanlığı devletleştirdiyse bunu da Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla yaptıysa, Alevi Bektaşi inancını da Kültür Bakanlığı bünyesinde bir nevi devletleştirmeye yönelik adım atmıştır” dedi.

“DEVLET HER ŞEYE KARIŞTIĞI GİBİ İNANÇLARA DA KARIŞIYOR”

Tarihsel olarak bakıldığında Osmanlı’da izlenen siyasetin farklı bir versiyonu ile bugün karşı karşıya olduğunu ifade eden Türkdoğan, son olarak şunları dile getirdi:

“Osmanlı, Alevi Bektaşi dergahlarını kapatıp Nakşibendilere devretmişti. Cumhuriyet döneminin başlarında tekke ve zaviyelerin kapatılması ile Alevilerin dergahları kapatılmıştı. Bugün ise hükümet, Alevi Bektaşi inancını sizin tanımladığınız gibi değil ben nasıl belirlersem öyle tanıyacağım diyor. Bunlar tamamen anti demokratik anlayışlardır. Alevi Bektaşi toplumu buna karşı mücadelesini sürdürecektir. Devlet her şeye karıştığı gibi inançlara da karışıyor. İnsanların inançlarını istediği gibi belirleyebileceğini düşünüyor. Bu yanlış bir anlayış. Türkiye’deki diğer inançlara mensup olan gruplar da bu durumdan mustarip aslında.

“DEVLET OLARAK BİR İNANCA MÜDAHALE ETMENİZ, O İNANCI ÖZÜNDEN KOPARMANIZ ANLAMINA GELİR”

Devlet Alevi Bektaşi inancını tırnak içerisinde tanımış oldu. Ancak ben istediğim gibi tanırım yaklaşımı getiriyor. Devlet istediği gibi değil, Alevi Bektaşi inancının mensuplarının istediği gibi tanınmalıydı. Cemevlerinin statüsünün verilmesi gerekiyordu. Yasalarda iki kelimelik bir değişiklik yapılması yeterliydi bunun için. Camiler, kiliseler, havralar, sinagoglar ibadethane olarak sayılıyor. Bunlara cemevi de eklenebilirdi. Bu iyi bir başlangıç için yeterli olacaktı. Devlet olarak bir inanca müdahale etmeniz, o inancı özünden koparmanız anlamına gelir. Alevi Bektaşi yurttaşlarımız inançlarını öz olarak yaşamak için yeni bir mücadele dönemine girecekler.”

Melis CİDDİOĞLU/PİRHA

Reklam

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak