Alevi Haber Ajansi

Reklam

İhraç edilen Eğitim-Sen’li öğretmenler 35 haftadır eylemde: Direnerek özgürleşeceğiz

PİRHA- 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan KHK’lerle çok sayıda kişi ihraç edildi. Bir gece yarısı çıkarılan KHK ile ihraç edilen 16 yıllık eğitim emekçisi Dilek Kanlıbaş Demir ve Yasemin Belli 35 haftadır devam eden hak mücadelelerini PİRHA’ya anlattılar.

Dilek Kanlıbaş Demir  ve Yasemin Belli eğitim emekçileri. Bir gece yarısı çıkarılan KHK’den onlar da payını almış olanlardan. Uzun zamandır mesleklerinden ve öğrencilerinden uzaklar.

Dilek Kanlıbaş Demir mesleğe başladığı ilk günün heyecanı üstünde gibi öğretmen olduğunun ilk günü koşarak Eğitim- Sen’e üye olduğunu söylüyor. Yasemin Belli ise Van’da görev yaparken bir gece ihraç edildiği haberini alıyor. İhraç edildikten sonra İzmir’e yerleşerek son bir yıllık süreç içinde farklı işlerde çalışarak yaşamını idame ettirdiğini belirtiyor. 35 haftadır Karşıyaka Vapur İskelesi önünde devam eden eyleme dostlarını ve hak arayanları bekliyorlar.

Reklam

“GÖREVE BAŞLADIĞIM İLK GÜN EĞİTİM- SEN’Lİ OLDUM”

“16 yıllık çalışma yaşamımda işimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım” diyen Kanlıbaş Demir şöyle anlatıyor:

“7 Şubat 2017 tarihinde çıkarılan bir KHK ile ihraç edildim. 2001’de göreve başladım. 16 yıllık çalışma yaşamımda işimi en iyi şekilde yapmaya çalışan bir öğretmendim. Çalıştığım bölgelerde gerek iş arkadaşlarım, gerekse veli ve öğrencilerim tarafından sürekli takdir edilen, sevilen bir öğretmen oldum. Göreve başladığım ilk gün Eğitim-Sen’li oldum. Çünkü Eğitim-Sen hem de bağlı olduğu konfederasyon KESK’in bu ülkenin aydınlık yüzü olduğuna inandım ve inanmaya devam ediyorum. Sendikam hem çalışanların iş güvencesiyle ilgili olarak hem de insanca yaşamaya dair her alanda sözü ve pratiği olan bir duruşa sahip. Ölümlerin karşısında duran, barışı savunan tarafta olmak ise insan olmanın gereği.”

“KADIN DÜŞMANI POLİTİKALARA KARŞI DURDUM”

“Toplumu özgürleştirmenin yegane yolunun kadın özgürlüğünden geçtiği bilinciyle kadın düşmanı tüm politikaların karşısında duran bir duruşa sahip oldum” diye belirten Kanlıbaş Demir şunları söylüyor:

“Yine toplumun yarısını oluşturan kadınların yaşamın her alanında söz sahibi olması, toplumu özgürleştirmenin yegane yolunun kadın özgürlüğünden geçtiği bilinciyle kadın düşmanı tüm politikaların karşısında duran bir duruşa sahip oldum. Çocukların siyasi çıkarlara alet edilmesi, toplumun geleceğinin yok edilmesi konusunda da tarafım hep belli oldu. Kısacası insan haklarını temel alan, demokratik, doğa ve kadın dostu bir sivil toplum kuruluşunda aktif olarak çalışmak hem bu ülkenin vatandaşı hem de bir eğitimci olarak bana çok güç kattı. Çalıştığım süre içinde de hep bu duruşumla vardım.”

“HAK VE ADALET SONUNDA İŞLEYECEKTİR”

Baskılar karşısında duruşlarından taviz vermeyeceklerini belirten Kanlıbaş Demir sözünü şöyle bitirdi:

“Ama Eğitim-Sen olarak bu duruşumuz birilerinin çıkarlarına ters düştüğü için kendi politikalarını uygulatacak, biat ettirecek çalışanlara yer açmak için bizi kamusal alandan tasfiye etmeyi tercih ettiler. Biz bu baskılar karşısında ne duruşumuzdan ne inancımızdan taviz vereceğiz. Yanlış bir şey yapmadık. Bu ülkenin bize ihtiyacı var. Haklı olduğumuzu biliyoruz. Hak ve adalet sonunda işleyecektir ve biz mutlaka kazanacağız. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz.”

BİR GECEDE İŞİMİZDEN EDİLDİK

Van’da görev yaparken ihraç edilerek İzmir’e yerleşmek zorunda kalan Yasemin Belli ise, “Alınan ihraç kararları aceleye getirilmiş, yangından mal kaçırırcasına verilmiş kararlardır” diyerek şunları belirtiyor:

“2013 yılından beri Eğitim-Sen üyesiyim. 675 sayılı KHK ile ihraç edildiğimi öğrendim. Daha önce 29 Aralık 2015 tarihinde iki günlük iş bırakma eylemine katıldığım gerekçesiyle soruşturma geçirdim. Sendikal eylemlerin suç sayılamayacağını, alınan kararlar ilgili herhangi bir soruşturma açılamayacağını ve uluslararası sözleşmelerin olmasına rağmen soruşturmaya tabi tutulduk. 15 Temmuz 2016’dan sonra paralel devletle mücadele bahanesiyle asıl hedefin aslında muhalif kesimleri susturmak olduğunun farkına varmamız çok geç olmadı. Neyle suçlandığımızı bilmeden ihraç edildik ve İzmir’e yerleşmek zorunda kaldım. Herhangi bir mahkeme kararı ve soruşturma yokken bir gecede işimizden olduk. İhraç edildiğim dönemde katıldığım sendikal eylemler siyasi basın açıklamaları olarak gösterilerek 1 yıl kademe durdurma cezası aldığımı öğrendim.  Son 1 yıldır okuluma gitmiyorum ve kademe durdurma cezası alıyorum. Bu tutarsızlıklar gösteriyor ki alınan ihraç kararları aceleye getirilmiş, yangından mal kaçırırcasına verilmiş kararlardır.”

“SANIYORLAR Kİ SUSACAĞIZ”

“Mücadelemiz hukuksuzluklar ve usulsüzlükler son bulana kadar devam edecektir” diyen Belli şöyle konuştu:

“İzmir’e yerleştikten sonra da sendikal mücadeleden, hak aramaktan ve doğruları söylemekten asla vazgeçmedim. 35 haftadır devam eden oturma eylemlerimiz tüm arkadaşlarımız görevine iade edilip, hukuksuzluklar ve usulsüzlükler son bulana kadar devam edecek. Emeğimizin karşılığını lütuf gibi sunanlara karşı sözümüz bitmedi. Son bir yıllık süreçte farklı işlerde çalışıp hayatımızı idame ettirmeye devam ediyoruz. Onlar sanıyor ki susup oturacağız. Hayır! Daha sözümüz bitmedi. ‘Yalan söylemenin evrenselleştiği dünyada doğruyu söylemek devrimdir’ der George Orwell. Biz doğruları söylemekten, doğru yoldan yürümekten vazgeçmeyeceğiz. Direne direne özgürleşeceğiz.”

Ersin ÖZGÜL / İZMİR

 

 

Reklam

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak