Alevi Haber Ajansi

İHD, ‘Türkiye Hapishanelerinde Hak İzleme Raporu’nu açıkladı: Hayretler içindeyiz-VİDEO

PİRHA – İnsan Hakları Derneği, “Türkiye hapishanelerinde hak izleme raporu’nu açıkladı. İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Öylesine hapishaneler yapılmış ki bizler de hayretler içerisinde kalıyoruz” diyerek tecrit ve işkence vakalarına dikkat çekti.

İnsan Hakları Derneği, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dair bir kez daha dikkat çekti. Tüm İHD şubelerinden gelen bilgiler Merkezi Hapishaneler Komisyonu tarafından toplanarak ‘Türkiye hapishanelerinde hak izleme raporu 2021’ başlığı ile kamuoyuna açıklandı.

İHD Genel Merkezinde yapılan açıklamada konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, hapishanelerde tecridin devam ettiğini söyledi. Türkdoğan, “Öylesine hapishaneler yapılmış ki bizler de hayretler içerisinde kalıyoruz” diyerek Cezaevleri koşullarına dair şu bilgileri paylaştı.

“Son dönem yüksek güvenlikli hapishane diye bir model yapıldı şu anda bunların sayısı da giderek artıyor. Mahsun kaldığı O da veya hücre onun havalandırması dahi yok. Gerçekten bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu şekilde kimse orada uzun süre yaşayamaz. Ama bir de İmralı hapishanesi diye bir hapishane var ki tecrit kelimesi az gelir izolasyon demek daha doğru. İmralı hapishanesinde tutulan Abdullah Öcalan ve diğer mahsusların infaz kanunundan kaynaklanan aileleri ve avukatları ile görüşme hakları var o hakkın kullandırılması gerekir.
2019 yılından sonra sürekli görüş yasakları kararı alınıyor. Hakikaten bu kara mizah gibi bir şey. Ayrımsız olarak herkesin haklarından yararlanması gerekir Elbette ki Abdullah Öcalan’ın politik pozisyonu çok farklıdır ancak bu pozisyonlardan önce herkesin dokunulamayacak hakları olduğu unutulmamalıdır. Hakkın özüne kimse dokunamaz. Bunun Türkiye’ye maliyeti de zaten çok ağırdır.”

“TOPLUMSAL BARIŞIN SAĞLANMASI İÇİN AF ÇIKARILMALI”

Öztürk Türkdoğan, hasta mahpuslar sorununun da altını çizdi. İlk kez 2007 yılında hasta mahpuslar ile mektuplaşıldığını belirten Türkdoğan “O zaman 18 kişiye ulaşabiliyorduk ancak şimdi bu sayılar çok arttı. Sayı hiç azalmaya da gitmiyor. Aysel Tuğluk örneğinde olduğu gibi ATK doğru kararlar vermeli. Bir hastaya başka bir tutuklu bakıyorsa zaten o kişi ağır hastadır. Bir an önce hasta mahpusların, Mehmet Emin Özkan’ın, Aysel Tuğluk ve 650 kişinin acilen tahliye edilmesi gerekir. Siyasi mahkumlar başta olmak üzere, toplumsal barışın sağlanması için bir af çıkarılmalı. Özellikle hasta ve siyasi mahkumların salıverilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Ağırlaştırılmış bir infaz mevzuatını AİHM zaten kabul etmiyor. Ölüm cezası Türkiye mevzuatından, Anayasasından çıkmıştır. Artık bunu siyasi malzeme yapmaktan vazgeçin. Ölüm cezası tartışmalarının kimseye fayda getirmeyeceğini vurguluyoruz. İdam, devlet eli ile cinayet işlemek demektir. Tekrar bunun yasalaşması mümkün değildir” dedi.

CEZAEVİ KAPASİTESİ 30 BİN 896 KİŞİ ARTTIRILDI”

Toplantının sonraki kısmında İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen söz aldı. Cezaevlerindeki hak ihlallerine dair sadece 901 mahpusla ilgili İHD Genel merkezine başvuru yapıldığını belirten Çevirmen, şu bilgileri paylaştı:

“Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye’de 5 Mayıs 2022 tarihi itibariyle 269 kapalı ceza infaz kurumu, 86 müstakil açık ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitimevi, 10 kadın kapalı, 7 kadın açık, 8 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 384 ceza infaz kurumu bulunmaktadır.1 Bu kurumların toplam kapasitesi 275 bin 843 kişidir. Ancak bu sayının artırılmış kapasite olduğunu da belirtmekte fayda vardır. Normal koşullar altında bu hapishanelerde verilen sayının 2/3’ü kadar mahpusun kalması gerekmektedir. Ayrıca, 2020 yılı raporunda verdiğimiz verilerle karşılaştırıldığında 2021 yılı içerisinde 15 yeni cezaevi yapıldığı ve cezaevi kapasitesinin 30 bin 896 kişi arttırıldığı görülmektedir. Bu da göstermektedir ki Türkiye’nin mevcut iktidar anlayışı genel itibariyle insanları hapsetme üzerine bir gelecek tahayyülü öngörmektedir.”

1517 HASTA MAHPUS MEVCUT!

Raporda dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise hasta mahpusların yoğunluğu oldu. Nuray Çevirmen, hapishanelerde haftanın belirli günlerinde sadece yarım gün sağlık hizmeti verildiğini söyleyerek şunları aktardı:

“Açıklanan son verilere göre 31 Mayıs 2022 itibariyle hapishanelerde toplam 317.368 mahpus bulunuyor. 8 Bu sayıya, Covid-19 tedbirleri kapsamında cezasının infazı durdurulan yaklaşık 50 bin mahpus da dahildir. Derneğimizin yayınladığı 2020 yılı Hapishane İzleme Raporu’na göre 28 Şubat 2021 tarihinde mahpus sayısı 276.438 kişiydi. Dolayısıyla bu veriler sadece 2020 ile 2021 yılları arasındaki süreçte mahpus sayısının yaklaşık 41 bin civarında arttığını göstermektedir. Kısacası, Türkiye hapishaneleri mahpus sayısı bakımından tarihinin en yoğun dönemini yaşamakta ve bu durum mahpusların yoğun bir biçimde hak ihlallerine maruz kalmasını beraberinde getirmektedir. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere Türkiye hapishanelerinde halihazırda 18 yaşından küçük 2.257, 65 yaşından büyük 5216 mahpus bulunmaktadır.

Hastaneye sevklerde kullanılan tek kişilik ve insanlık onuruna yakışmayan nakil araçları da sağlık hakkı bakımından ciddi sıkıntıları beraberinde getiriyor. Bu nakiller sırasında mahpusların temel ihtiyaçlarının dahi karşılanmamasına ek olarak, bu tek kişilik nakil araçlarını kullanmalarında ciddi sakıncalar bulunan hasta mahpuslar dahi bu araçlarla nakledilmeye devam ediliyor. Özellikle epilepsi ve astım başta olmak üzere akciğer hastalıklarını kötü etkileyen tek hücreli ring araçlarıyla sevk zorlama önemli hak ihlallerinden biri olarak öne çıkıyor. Sevklerde arama baskısını da buraya kaydetmeyi gerekli görüyoruz.”

MAHPUSLAR ÇIPLAK ARAMA İŞKENCESİNE MARUZ KALIYOR!

İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Ercan Yılmaz ise 2021 yılı içerisinde 52 mahpusun yaşamını yitirdiği, 13 mahpusun ise intihar ettiği yönünde iddiaların olduğunu aktardı. Yılmaz, hapishanelerdeki işkence vakalarının altını çizerek şunları kaydetti:

“Anayasa’nın ve Türkiye’nin de bir parçası olduğu evrensel hukukun mutlak olarak yasaklamasına ve insanlığa karşı bir suç olma vasfına rağmen işkence olgusu 2021 yılında da Türkiye’nin en başat insan hakları sorunu olmaya devam etmektedir. Yasa, kural ve norm denetiminden kaçınma, keyfilik, bilinçli ihmal gibi sebeplerle usul güvencelerinin ihlal edilmesi, gözaltı sürelerinin uzunluğu, izleme ve önleme mekanizmalarının işlevsiz kılınması ya da bağımsız izleme ve önlemenin hiç olmaması vb. nedenlerle resmi gözaltı merkezlerinde işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarında ciddi bir artış görülmektedir. Buna karşın devlet yetkilileri, rutin uygulama haline dönüştürülen işkence ve diğer kötü muamele eylemlerini inkâr etmekte ya da güvenlik stratejilerine, terör tehlikesi, salgın gibi kavramlara başvurarak işkence eylemlerini savunmaktadırlar.

Türkiye’de ‘çıplak arama’ uygulamasının hukuki dayanakları için ‘Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetı̇mı̇ ı̇le Ceza ve Güvenlı̇k Tedbı̇rlerı̇nı̇n İnfazı Hakkında Yönetmelı̇k’e başvurulabilir. Her ne kadar iktidar tarafından inkâr edilse de yönetmelikteki 34’ncü madde, cezaevlerinde hangi koşullarda ‘çıplak arama’ yapılabileceğini düzenliyor.

Hapishanelerde karşılaştığımız örneklerde ise her ne gerekçe ile olursa olsun hapishane giriş ve çıkışlarında çıplak arama uygulamasının neredeyse bir rutine döndüğünü görüyoruz. Özellikle yeni sevklere hapishane idaresinin kendi otoritesini göstermenin bir aracı olarak uygulandığı örneklerin sayısı oldukça fazla. Adliye ya da hastane gidiş gelişleri sırasında da benzer uygulamalar oldukça yaygın.”

HAPİSHANELERDE TECRİT VE İZOLASYON!

Ercan Yılmaz, yüksek güvenlikli cezaevlerinde tecrit koşullarının arttığını da vurgulayarak şunları söyledi:

“Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre şu anda Türkiye genelinde 14 adet F tipi, 13 adet Yüksek Güvenlikli 5 adet de S tipi hapishane bulunmaktadır. Bu hapishanelerin ortak yanı mahpusların tek veya üç kişi olacak biçimde yaşamlarını devam ettirmek zorunda oluşlarıdır. F tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishanelerin uygulamaya konulması akabinde uzmanlar ve hak savunucuları tarafından siyasi iktidarlara yapılan uyarıların haklılığı ortaya çıkmış, bu hapishanelerde tutulan mahpusların yaşam hakkı başta olmak üzere; sağlık hakkı, aile ve özel hayata saygı hakkı, avukat ile görüşme ve haberleşme hakları sürekli bir şekilde ihlal edilerek infaz yasasına aykırı uygulamalar meydana gelmiştir. İmralı tecridinin bir yansıması olarak açılan ve mahpusları izole eden F Tipi hapishanelerin uygulanmaya başlaması akabinde bu tip hapishanelerin mahpusların fizyolojik ve psikolojik durumlarına olan olumsuz etkileri tartışılıyorken, yeni açılan Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishaneler ve S Tipi Kapalı Hapishaneler ile tecrit sistemi daha da ağırlaştırılmıştır. Daha önce kalabalık olarak tutuldukları hapishanelerden sevk edilen mahpuslar bu cezaevlerinde tek başlarına tutulmakta ve bulundukları koğuşun havalandırması olmadığından günde 1 saat ayrı bir yerde bulunan havalandırma bölümüne götürülmektedir. Bu uygulama ile mahpusların ruh ve bedensel sağlıkları olumsuz etkilenmektedir. S tiplerinde de ağır tecrit koşullarında yaşam hakkı ihlalleri meydana gelmektedir.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak