Alevi Haber Ajansi

İHD: Bu dayatılan bir Anayasasızlık ve fiili OHAL halidir

PİRHA- 18 Temmuz’da sona eren ve OHAL sonrası dönemi düzenleyen 7145 sayılı kanununa ilişin yazılı açıklama yapan İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi, “Bu dayatılan bir Anayasasızlık ve fiili OHAL halidir. Bu yasa teklifinin yasalaştırılması ne yazık ki Türkiye’nin artık bir kanun devleti bile olmadığını göstermektedir” dedi. 

18 Temmuz’da sona eren ve OHAL sonrası dönemi düzenleyen 7145 sayılı Kanun, Cumhurbaşkanlığınca onaylanarak, 31 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlandı.

OHAL’in kalıcılaştırılmasına olanak sağlayan 7145 sayılı kanuna ilişkin İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi yazılı bir açıklama yaptı.

“OHAL SÜREKLİ VE KALICI HALE GETİRİLDİ”

Genel merkez yaptığı yazılı açıklamada bu kanuna ‘sürekli OHAL kanunu’ denilmesinin sebeplerini şöyle sıraladı:

“OHAL dönemi boyunca 32 adet OHAL KHK’sı yayımlandı. Bu KHK’larla yüzlerce kanunda binlerce değişiklik yapıldı. Bu değişikliklerin hemen hemen tamamı kalıcı değişikliklerdir. 2 Yani OHAL sona erdikten sonra uygulamaya devam eden değişikliklerdir. Sadece OHAL sona erdiğinde gözaltı süresi, valilerin yetkileri ve kamudan ihraçlar konusunda iktidar herhangi bir uygulama içerisine giremeyecekti. Kendilerince boşluk olarak gördükleri bu durumu ve aşağıda belirteceğimiz başkaca hususları da düzenleyen 7145 sayılı yasa ile Türkiye’de OHAL sürekli ve kalıcı bir hale getirilmiş oldu.
Türkiye Anayasası’nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklerin, özüne dokunulmaksızın, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir. Aynı Anayasa’nın 15. maddesine göre ise” savaş, seferberlik ve olağanüstü hallerde temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanabilir, ancak bu hallerde bile kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü bulunmaktadır.

Ancak 7145 sayılı Kanunla,

  • Valilere kentin belli yerlerine belli kişilerin 15 gün boyunca giriş ve çıkışını yasaklama yetkisi verildiği gibi süre belirtilmeksizin belli yerlerde ve belli saatlerde kişilerin sokağa çıkmasını, araçların trafiğe çıkmasını yasaklama yetkisi de verilmiştir. Bu adeta tek başına sokağa çıkma yasağı ilan etme yetkisidir. Bu yetkinin kullanılmasında, bu hakların yanı sıra bu haklarla bağlantılı çok sayıda hak da ihlal edilmiş olacaktır.
  •  Valilere toplantı ve gösteri yürüyüşlerini sınırlama, erken dağıtma gibi yeni yetkiler tanınarak Anayasadaki toplantı ve gösteri hakkını düzenleyen 34. maddenin ihlalini doğuracak işlem ve uygulamalara zemin hazırlanmıştır.
  • Gözaltı süresinin hâkim kararıyla dörder günlük sürelerle uzatılarak toplamda 12 güne çıkarılabileceği düzenlenmiştir. Ancak, Anayasa’nın 19. Maddesine göre toplu suçlarda bile gözaltı süresi, savcının talebi ve hâkimin kararı üzerine uzatılarak en fazla 4 gün olabileceğinden açıkça Anayasa ihlal edilmiştir.
  • Yapılan düzenlemeyle tutukluluğa itirazda 90 güne kadar her 30 günde bir dosya üzerinden inceleme yapma hususu düzenlenerek AİHM ve AYM kararları hiçe sayılmıştır. Dolayısıyla kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkı ile adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.
  • CMK 134. Madde değiştirilerek, bilgisayar kütüklerine hâkim kararı olmadan el koyma yetkisi getirilmiş, hâkim kararının el koymadan sonra isteneceği düzenlenmiştir. Buradaki hâkimden kasıt sulh ceza hâkimidir. Sulh ceza hâkimleriyle ilgili görüşümüzü yukarıda ifade etmiştik.
  • Tüm kamu kurum ve kuruluşlarında kurulacak komisyon ve ilgili bakanın onayı ile kişileri kamu görevinden çıkarma işlemlerinin devam edeceği düzenlenmiştir. Tıpkı OHAL KHK’lerindeki gibi milli güvenliği tehdit eden yapı ve oluşumlar ile terör örgütleriyle iltisaklı olan kişiler kavramı getirilerek aslında OHAL düzeni sürdürülmek istenmektedir. İhraç edilenler ile edileceklerin pasaport iptallerinin devam edeceği düzenlenmiştir.
  • Askeri mahalde (askeri alanlar ile güvenlik bölgesi ilan edilen alanlar kast edilmektedir.) Jandarma ve polisin hâkim kararı olmaksızın önleme araması yapacağına dair yetkiler düzenlenmiştir.

“ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI”

Bütün bu tanınan yetkiler ve uygulamalar, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, BM Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi, BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve çalışma hayatına ilişkin Avrupa Sosyal Şartı ile BM İLO Sözleşmeleri gibi ulusal üstü insan hakları belgelerine aykırılık taşımaktadır.
Bu belgelerde yer alan haklar insan haklarıdır. Anayasanın 90/5. maddesine göre de Türkiye’nin tarafı olduğu insan haklarıyla ilgili belgelerdir ve uygulamada yasa hükmündedir.
Yasalarla çelişme olduğu takdirde de öncelikle uygulanması zorunlu hükümlerdir.

“BU YASA İNSAN HAKLARI HÜKÜMLERİ İLE ÇELİŞİYOR”

Açıklamamızın çeşitli paragraflarında belirttiğimiz gibi, 7145 sayılı yasadaki düzenlemeler,

  • Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı,
  • Yerleşme ve seyahat özgürlüğü,
  • Masumluk karinesi,
  • Adil yargılanma hakkı,
  • Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı,
  • Düşünce ve kanaat özgürlüğü,
  • İfade özgürlüğü,
  • Örgütlenme özgürlüğü,
  • Özel hayatın ve aile hayatının gizliği ilkesine saygı,
  • Akademik özgürlük,
  • Çalışma hakkıyla ilişkilidir.

7145 sayılı yasadaki bu düzenlemeler insan hakları belgelerindeki hükümlerle çelişmektedir.”

“TÜRKİYE’NİN ARTIK BİR KANUN DEVLETİ BİLE OLMADIĞINI GÖSTERİYOR”

Bu kanun ile Anayasasızlık ve fiili OHAL halinin dayatıldığı ifade edilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Anayasa isimli belge yurttaşın hak ve özgürlüğünü iktidara karşı güvenceye alan toplum sözleşmesidir. Bu sözleşmenin hiçe sayılarak hak ve özgürlüklerin daraltılıp, iktidarın yetkilerinin sınırsızca genişletilmesi Anayasızlık hali olarak tanımlanabilir. OHAL ilan edilmeden ve uzatılmadan OHAL varmış gibi davranılmış ve böylece Anayasa’ya karşı hile yapılmıştır. Anayasaya aykırı olduğu bu kadar açıkken yasa teklifinin TBMM’de grubu bulunan AK Parti ve MHP oylarıyla yasalaştırılması ne yazık ki Türkiye’nin artık bir kanun devleti bile olmadığını göstermektedir. Hukuk devleti tartışmalarını anlamsız bulmaktayız. Eğer bir ülke, kendi Anayasa’sına aykırı kanunlar yapıp bunlar Anayasa kuralıymış gibi davranıyorsa o ülkede hukuk tartışmasının yapılamayacağı kanaatindeyiz. Kaldı ki, YSK’nın kanuna aykırı kararı ile kabul edildiği ilan edilen 16 Nisan 2017 tarihli Anayasa Referandumu ve OHAL koşullarında yapılan 24 Haziran 2018 seçimleriyle yürürlüğe giren anayasa değişiklikleri tek kişi yönetimine dayalı anti demokratik bir rejimi getirmiştir. Değiştirilen bu anayasada temel hak ve özgürlüklerle ilgili değiştirilememiş düzenlemeler ise 7145 sayılı Kanun gibi anti demokratik kanunlarla tamamen ortadan kaldırılmak istenmektedir.
İnsan hakları savunucuları olarak, insan hakları ve demokrasi mücadelemizin kesintisiz bir şekilde süreceğini bir kez daha ifade etmek isteriz.” (HABER MERKEZİ)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak