PİRHA- Kamuoyunda Alevi İmam Hatip Lisesi olarak da bilinen ve Alevi toplumunun tepkisini çeken “Özel Statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Proje Lisesi”ne bir tepki de Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Başkanı Hüseyin Mat’tan geldi. Mat, “AKP’nin özellikle kendisine yakın duran Dosteli Yardım Eğitim ve Kültür Vakfı gibi bir kurum ile bu liseyi açması bilinçli bir stratejinin parçasıdır” dedi.
Mevcut iktidar eli ile gericileşen eğitime, artan imam hatip okullarına, FETÖ gibi cemaatlerin okullarda taht kurmasına, zorunlu din derslerine ve kamuoyunda Alevi imam hatip lisesi olarak da bilinen Özel Statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Proje Lisesi’ne Türkiye ve Dünya’nın birçok yerinde Alevi kurumlarından ve başkanlarından tepkiler gelmeye devam ediyor.
Süzer Holding’in sahibi Mustafa Süzer ve Sakine Tükek’in finansörlüğünü yaptığı Dosteli Yardım Eğitim Kültür Vakfı ile AKP hükümeti yöneticilerinin birlikte temelini attıkları Alevi İmam Hatip Lisesi olarak da adlandırılan Özel Statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Proje Lisesi İstanbul Halkalı’da bulunuyor.
Alevi İmam hatip lisesi olarak bilinen Özel Statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Proje Lisesi’ne ve eğitim alanında yaşanan gericileşmeye ilişkin AABK Başkanı Hüseyin Mat yazılı bir açıklama yaptı.
“AKP HÜKÜMETİ LAİK BİLİMSEL EĞİTİME KARŞI”
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Biz Aleviler yıllardır eğitim dinselleştirilmesine karşı mücadele verirken, AKP hükümeti laik, bilimsel ve kamucu bir eğitime karşı, sadece Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden değil, aynı zamanda siyasal İslamcı cemaatler ve tarikatlara ait vakıf ve derneklerle ‘işbirliği protokolu’ imzalayarak, eğitimde dinselleştirmeyi yaygınlaştırmakta ve yoğunlaştırmaktadır.
“CEMAAT VE TARİKATLER EĞİTİM ALANINDA AKTİF GÖRÜLMEKTEDİR”
Son dönemlerde, AKP’nin arka bahçesi olarak bilinen cemaat ve tarikat vakıflarının, FETÖ’den boşalan yerlere yerleştiği ve özellikle de eğitim alanında daha aktif oldukları görülmektedir.
Laik, eleştirel, demokratik ve bilimsel eğitimden yana olan toplumsal kesimleri, FETÖ’ye karşı mücadele adı altında, yeni FETÖ’leri destekleyen, yerel yönetimler üzerinden maddi kaynak yaratan ve kamu eğitiminde alan açan politikalara karşı haklı eleştiriler getirmektedir. Tam da bu eleştirilerin yoğunlaştı bir dönemde, AKP’nin özellikle kendisine yakın duran Dosteli Yardım Eğitim ve Kültür Vakfı gibi bir kurum ile Hacı Bektaşı Veli Anadolu Proje Lisesi, açması bilinçli bir stratejinin parçasıdır.
“BU BİR ALEVİ DEĞİL, AKP PROJESİDİR”
Bu bir Alevi değil, AKP projesidir. Çünkü Dosteli Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sakine Tükek, hem AKP’nin Esenyurt’taki belediye meclis adayı, hem de 2015 Genel Seçimleri AKP’nin İstanbul 3.Bölge Milletvekili aday adayıdır. Kendisinin siyasi ikbali için Aleviliği pazarlayan tüccar zihniyeti ile Aleviliğin Sünnileştirilmesi için İmam Hatipleri örnek alarak Dede Hatiplik Okulu açıyor.
AKP, eğitim sendikalarının, laik ve muhalif kesimlerin eleştirilerine karşı ‘Bakın biz sadece Sünni cemaat vakıfları ile değil, Alevi kurumlarıyla da eğitimde işbirliği protokolü imzalıyoruz’ demek için Dosteli Yardım Eğitim ve Kültür Vakfı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzaladığı bir protokollü hayata geçirmiştir. Lise, 2019 eğitim öğretim yılında faaliyete geçecektir. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu açısından bu bir asimilasyon ve istismar protokolüdür. Çünkü Hacı Bektaş Veli Anadolu Proje Lisesi, amacını ‘inançlı nesiller yetiştirmek’ olarak açıklarken, öğrenme içeriklerini ve yöntemini ise ‘hikâyeler, vakalar, tarihsel süreçler, ayetler, hadisler, dualar, resimler, özlü sözler, musiki, ilahiler, şiirler, örf ve adetler’ gibi Sünnilik üzerinden ve zorunlu din derslerinde olduğu gibi ‘Kuran ve Sünnet’ merkezli anlatılacağını açıklıyor.
“OKULLAR İBADETHANE DEĞİL BİR EĞİTİM YUVASIDIR”
Sınıflarda derste namaz kıldıran zihniyet, bu kez de bu asimilasyon projesi okulunun salonunu ‘Cem ve İnanç Uygulamasına’ayırmıştır. Biz okullara mescit açılmasını da, cemevi açılmasını da laiklik ve inanç özgürlüğüne aykırı görmekteyiz. Türkiye’de din eğitimi, derslerin içeriği, müfredatların hazırlanması, okullaşma stratejisi dahil, her yönüyle devlet ve mezhep merkezlidir. Mezhepçi bir rejime hizmet eden, AKP’nin ardıllarını yetiştirmeye odaklanmış dinci eğitim politikalarına karşı laik ve bilimsel eğitimi savunan AABK, Dosteli Vakfı’nın Aleviliği pazarlamasına, yolun kirletilmesine, asimile edilmesine karşı mücadele edecektir.
“PROJE OKULDA ÇIKACAK DEDELER KİMİN YOLUNA HANGİ HİZMETİ VERECEK?”
AABK olarak soruyoruz;
-Aleviliği tanımayan, ‘Alevilik bir inanç değil, folklorik unsurdur, Alevi Ocaklarını, Pirlerini, Ana/Dedelerini tanımayan, Cemevi ibadethane değil, zikir evidir’ diye hüküm veren devlet, AKP, Diyanet ve MEB, sizce nasıl bir Alevilik eğitimi verecektir?
-Bu proje okulunda İmamlaşmış Dedeler çıkarmak, Alevilik yoluna hizmet etmeyeceğine göre, kimin yoluna, hangi hizmeti verecektir?
-Soruyoruz; 2007 Alevi Açılımı ile 2009 Alevi Çalıştaylarının sonucunda çıkan ve hiç bir Alevi kurumunun, Dedesinin, Aşık, Ozan ve Zakirinin onaylamadığı, Çalıştayların Sonuç Asimilasyon Belgesi olarak tanımladığımız bu rapor halen AKP hükümetinin resmi kayıtlarında iken, tüm Alevi kurumlarının itirazlarına rağmen bu proje okulu, sizce kimin iradesini temsil etmektedir?
-Soruyoruz; yıllardır kırmızı çizgimiz olan, eğitimde laiklik, bilimsellik ve eleştirel düşünceye saygı talebimizi yok sayıp, bunun yerine zorunlu din derslerinin yani sünnileştirilmiş Alevilik dersleri, İmam Hatip Liselerinin yanına Dede Hatip Liselerini koymak, bir Alevi aklı değilse, hangi aklın ve stratejinin ürünüdür?
“TÜRKİYE’DEKİ TÜM OKULLARDA FARKLI İNANÇLARDA YER ALMALI”
Sonuç olarak diyoruz ki;
-Asırlardır Alevi-Bektaşi inancını yasaklamış, Alevilerin doğal eğitim mekanları olan dergahlarını işgal eden devlet aklı, eğer bugün din eğitimi yoluyla Aleviliğe el atıyorsa, amacına ve hedefine dair olumlu bir düşünceye sahip olmadığımızı ve kurulan bu tuzağı açıklamak ve buna karşı mücadele etmeyi tarihi bir görev olarak görüyoruz.
-Devletin din eğitimi ile Aleviliğe bir katkısı değil, kaybettirici ve denetim altına alarak asimile etmek gibi bir rolü olur. Türkiye’deki özel ve kamu okullarında verilen din eğitimlerinin hedefinde, farklı inançlar ya da inanmayanlar hakkında üniteler yer alıyor olsa da, içerik itibariyle Sünnilik üzerinden, Kuran ve Sünnet merkezli ele alınmaktadır.
-Türkiye’de din eğitimi mezhepçi, tekçi, cinsiyetçi, ırkçı, ayrımcı ve asimilasyoncudur.
-Eğitimin dinselleştirilmesine karşı, laik, bilimsel, demokratik ve kamucu eğitimi savunmaya devam edeceğiz. Aleviliği ve öğretilerini de, yolumuzun Dedeleri, Anaları, Aşıkları, Zakirleri, Rehberleri ve Talipleri ile ‘el ele el hakka’ düsturuyla, hak meydanı olan cemlerimizde, erkanlarımızda akıl, yol, gönül ve muhabbeti birleyerek öğrenmeye devam edeceğiz. Bu yol asırlardır böyle süregeldi. Bundan sonra da böyle devam edecektir. Aleviler kendi eğitim kurumlarını kendileri açmaktadır ve açacaktır. Bu konuda da dinci aracılara ve tefecilere ihtiyacımız yoktur.
-Alevilik, devlet ya da bir makam inancı değildir. Aleviliğin, bir inanç olarak devlet eline ve tekeline düşmesi, Aleviliğin katledilmesi olur. Alevilik ancak hak meydanında, vicdanda, canların rızalığına dayalı erkanlarında, sivil, doğal, otantik ortamlarından beslenir, nefes alır, cem olur, muhabbet eder, gönül ve yol birler.
-İşte bu nedenle kamu okullarında zorunlu din eğitimlerine, imam hatiplere ve dede hatiplere de karşıyız.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.