PİRHA- HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, parti Genel Merkezi’nde haftalık kadın gündemini değerlendirdi. Başaran, “Kadınlar özgürlük mücadelesi yürütmesin istiyorlar, tam da bu yüzden karşılarında mücadele eden bütün kadınları da hedef gösteriyorlar. Kadınlar olarak İstanbul Sözleşmesi’nden ve haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, parti Genel Merkezi’nde haftalık kadın gündemini değerlendirdiği basın toplantısı düzenledi.
Başaran konuşmasında, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına ilişkin Danıştay’da açılan davayı anımsatarak kadınların haklarından asla vazgeçmeyeceğini ve kadınların vereceği mücadele sonucu İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden uygulamaya alınacağını söyledi.
Yaşanan derin ekonomik krize ilişkin de konuşan Başaran, krizin en ağır faturasını kadınların ödediğine dikkat çekerek bu adaletsiz sistemi mutlaka değiştireceklerini aktardı.
“SARAY YETKİLİLERİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKILMASINI SAVUNDU”
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına karşı başlatılan hukuki mücadeleye değinen Başaran, “Bir de bunun hukuki mücadelesini yürüterek Danıştay’da dava açtık. Danıştay’daki davanın ikinci duruşması geçtiğimiz hafta görüldü. Onlarca kadın örgütünün, siyasi partilerin başvurusuyla açılan bu davanın duruşmasında biz de HDP kadın meclisi ve HDP adına Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan bir savunma yaptı. Orada kendisinin de ifade ettiği gibi bu savunmayı sadece HDP ve kendi şahsı adına değil Türkiye’deki bütün kadınlar adına Türk’ü, Kürt’ü, Alevisi, Laz’ı, Çerkez’i adına bu savunmayı yaptığımızı ifade etti. Orada tabii ki yine yetkililer, özellikle saray yetkililerinin yaptığı savunma uzun süre yaptıkları manipülasyonun bir tekrarıydı. İstanbul Sözleşmesi’nin aslında kadın mücadelesine bir etkisi olmadığını ifade ettiler kadına yönelik şiddeti artırdığına yönelik ifadelerde bulundular” dedi.
“SÖZLEŞMEDEN GERİ ÇEKİNİLMESİNDEN BU YANA EN AZ 495 KADIN KATLEDİLMİŞ”
İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesinden bu yana kadınlara yönelik şiddetin artarak devam ettiğinin vurgulayan Başaran, sözlerine şöyle devam etti:
“Sözleşmeden geri çekilmesinden bu yana en az 495 kadın katledilmiş. En az diyoruz çünkü uzun süredir bakanlıklar kadına yönelik şiddet verilerini ısrarlı bir şekilde açıklamıyorlar. Çünkü topluma, kadına yönelik şiddet vakaları azalmış gibi yansıtmaya çalışıyorlar sadece son bir ay içinde, Mayıs ayı içerisinde en az 32 kadın katledilmiş bir gün içerisinde en az bir kadın Türkiye’nin herhangi bir ilinde katlediliyor. Bütün bu iddialar ortadayken biz iktidarın neden İstanbul Sözleşmesinden geri çekildiğini ve kadına yönelik şiddetle ilgili bir adım atmadığını çok iyi biliyoruz çünkü iktidarın kadına yönelik şiddeti çözme gibi bir derdi yok. Mümkünse kadınların daha çok şiddete uğrayan daha çok yoksullukla yüz yüze kalsın istiyorlar. Kadınlar özgürlük mücadelesi yürütmesin istiyorlar tam da bu yüzden karşılarında mücadele eden bütün kadınları da hedef gösteriyorlar, yetmiyor iktidar kadına yönelik şiddeti teşvik ediyor. Bütün bunların karşısın da bizler de kadınlar olarak bu cinsiyetçi yaklaşımlara karşı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz ve İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya devam edeceğiz. Yaşamları ellerinden alınan kadınlar için İstanbul Sözleşmesi’ni biz uygulayacağız.”
“KRİZİN EN BÜYÜK FATURASINI KADINLAR ÖDÜYOR”
Kadına yönelik şiddet her gün biraz daha artarken, nefret ve cinsiyetçi söylemler iktidar tarafından her gün biraz daha kışkırtılıp büyütülürken kadınların bir yandan da ekonomik krizle yüz yüze kaldığını ifade eden Başaran, “Büyük bir ekonomik krizin olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama bu krizin de her alanda olduğu gibi en büyük faturasını kadınlar ödüyor. Bu süreç içerisinde, sadece 2022 yılının ilk 5 ayında 45 kadın işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Çünkü kadınların birçoğu güvencesiz ve merdiven altı işlerde çalışmaya mecbur bırakılıyor. Büyük bir kısmı meslek hastalıkları nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Çünkü herhangi bir güvenceli işte çalışmak kadınlara lüks olarak görülüyor. Kadınlar hala 21’nci yüzyılda eşit işe eşit ücret mücadelesi veriyor, sendika mücadelesi veriyor. Hatırlarsınız geçen sene bu zamanlarda, ‘Kadınlar için adalet, kadın yoksulluğuna hayır’ kampanyası gerçekleştirmiştik. Gittiğimiz her yerde kadınların ne kadar büyük bir yoksulluk yaşadığını, 3 kuruş için bütün günlerini harcadıklarını paylaşmıştık. Geçen sene kadınlarla görüştüğümüzde ‘Günlük yevmiye ile 5 litre yağ alıyorum’ diyordu kadınlar; ama maalesef ekonomik krizin geldiği boyutta 2-3 günlük çalışmanın sonucunda ancak 5 kilo yağ alabilecek durumdalar” diye konuştu.
“MÜCADELE EDEN EMEĞİNİ SAVUNAN TÜM KADINLARIN YANINDAYIZ”
Hatay’da 3 yıldır KPSS’ye çalışan ve ataması yapılmayan bilgisayar mühendisi 31 yaşındaki Aylin Arslan’ın yaşamına son verdiğini anımsatan Başaran, “Maalesef onlarca kişi bu kriz nedeniyle yaşamına son veriyor ya da aynı düşünceye sürükleniyor. Bu AKP-MHP ittifakının kadınlara, topluma ve gençlere sunduğu tablo. Ama ne yaparlarsa yapsınlar kazanamayacaklar. Kod 29, Kod 46’ya karşı sendikal mücadele yürüten kadınlar bu mücadeleyi sürdürmeye devam ediyor. Bugün Türkiye’nin her yanında işçilerin direnişleri var. Farplas’tan Migros depo işçilerine kadar kadınlar bütün mücadele alanlarında ve direnişlerin öncülüğünü yaptı. Burada büyük bir kazanım gerçekleştirdiklerini gördük. Bugünde hala bu direnişlerin öncülüğünü yapıyorlar. Bu direnişlerde mücadele eden emeğini savunan kadınların yanında olduğumuzu bu mücadelelerini desteklediğimizi bir kez daha ifade ediyorum. Bu karanlık tablonun esas nedenini biraz daha konuşmamız lazım” dedi.
“YARGIYI SOPA HALİNE GETİRDİLER”
Gazetecilere yönelik yapılan baskı, şiddet ve operasyonlara ilişkin de konuşan Başaran, şunları kaydetti:
“Bu savaş, saldırı ve zor politikalarının sonucu olarak her gün siyasi soykırım operasyonlarıyla uyanıyoruz maalesef. Geçtiğimiz günlerde Batman’da kadın örgütlülüğümüze ve mücadelemize yapılan saldırı ile 19 kadın arkadaşımız gözaltına alındı, 3’ü tutuklandı. İstanbul ve Tekirdağ merkezli iki ayrı operasyonla HDK ve Göç İzleme Derneği’ne bir operasyon gerçekleştirildi. Bu operasyon sonucunda 19 arkadaşımız tutuklandı ve hala gözaltılar devam ediyor. Yine Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) eş başkanı, JİNNEWS, Mezopotamya Ajansı editör ve muhabirlerinin aralarında bulunduğu 21 gazeteci gözaltına alındı. İktidar sıkıştıkça çözümsüzlükle yüz yüze kaldıkça zor aygıtlarını devreye sokuyor saldırı ile savaşla işgalle ve en nihayetinde yargıyı sopa haline getirerek kendi tahakkümünü oluşturmaya çalışıyor. Sadece gözaltı ve tutuklamalarla değil. Katliamlarda gerçekleştirildi ama özgür basın mensupları hiç bir zaman geri adım atmadılar, hakikati topluma ulaştırmaya devam ettiler. Bir kez daha özgür basının yanında olduğumuzu ifade ediyoruz.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.