PİRHA-Şarkışla’ya bağlı Hardal köyündeki tarihi bir konağın camiye dönüştürülmesi kararı köylülerce tepkiyle karşılandı. Hukuki girişime hazırlandıklarını belirten Dr. Cafer Ceylan, köylülere hizmet alabilmeleri için önce cami talebinde bulunmaları konusunda baskı yapıldığını söyledi. Ceylan, “İlçe Özel İdare Müdürü, muhtarı, köylüleri ve azaları sürekli tehdit ediyor” dedi.
Devletin ya da iktidarların, ‘köyünüze hizmet istiyorsanız önce cami talebinde bulunun’ baskısına bir örnek de Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Hardal köyünde yaşandı. Köy içerisindeki tarihi bir konağın statüsü devletin resmi kayıtlarında “cemevi” olarak tanımlanmışken bugün camiye dönüştürüldü. Köylülerden gelen itiraz sonucunda yetkililer “Hizmet istiyorsanız cami olmalı” açıklaması yaptı.
Aslen Hardal köylü olan Dr. Cafer Ceylan da konunun Ankara’dan takipçisi oldu. Köy halkının tümünün Alevi olduğunu ve hiçbir zaman cami taleplerinin olmadığını dile getiren Ceylan, yoğun bir baskı yaşandığını söyledi.
Cafer Ceylan, söz konusu konağın yıkık olması nedeniyle yıllardır kullanılamadığına işaret ederek, “Çocukluğumuzdaki cemler köyün en büyük evlerinde yapılırdı. Büyüklerimiz, 1870’li yıllarda konağın iki katlı olduğu ve o dönemde cem yapıldığını söylerdi” dedi.
Ceylan, bahsi geçen konağın geçmişte hiçbir zaman cami olarak kullanılmadığını, konağın geçmişte bölge halkından olan Akkaşoğulları tarafından restore edildiğine dikkat çekerek, “Bugün bu aileyi ‘Sünni’ olarak tarif ediyorlar. İşin literatürdeki adıyla karından konuşuyorlar. Dürüstçe söylemiyorlar. Bunu köy derneği başkanıyla da konuştum. ‘Gelin dernek olarak dava açalım, beraber olalım’ dedim ancak muhtar ve beraberindeki birkaç kişi, yaptıklarıyla insanları birbirine düşürdü” diye konuştu.
“CAMİ YAPILMASI İÇİN HEP UĞRAŞTILAR”
Dr. Cafer Ceylan, devletin yıllardır köylerine cami yapmak için uğraş içerisinde olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:
“Akkaşoğulları sülalesi köken olarak Alevidir. Babamların anlattığı bir olaya göre; Akkaşoğulları’nın evine misafir geliyor. Misafir yatıp kalktıktan sonra yastığın altına bir kâğıt bırakıyor. ‘Akkaşoğlu Akkaş, Veli Bektaş, Kızılbaşoğlu Kızılbaş’ diye. Yani bu köy Alevi köyüdür. Yıllar yılı devlet politikasıdır, cami yapmaya uğraşıyorlar. 1970’li yıllarda muhtara, cami yaptırması için para veriyorlar. Sonrasında o para iade ediliyor. 12 Eylül Darbesi döneminde köyümüzün muhtarı, kaymakamlıktan yol, su, elektrik gibi hizmetler talep edince ‘önce cami isteyeceksiniz’ cevabını almış.”
“DAVA AÇMAYA HAZIRLANIYORUZ”
Hardal köyü içerisindeki konağın, kadastro tarafından 2006 yılında ‘cemevi’ olarak tescillendiğine vurgu yapan Ceylan, “Ama bu birilerinin hoşuna gitmedi” diyerek, sözlerine şöyle devam etti:
“Orhan Tamer diye bir vatandaş, kendisi Büyük Birlik Partili. Burada Hardal köyünde cemevi olsun istemiyorlar. Arkeolojik araştırma yapıldığında burasının ne olduğu ortaya çıkar. Ankara’daki Hardallılar olarak, konağın cami olmaması için dava açma aşamasındayız. Kimilerinin bahsettiği gibi buranın cami olmadığını aklı başında her insan şöyle bir baktığında fark eder. Böylesi bir yıkıntı cami olmuş olsa minare ve kubbe kalıntısı olmaz mı?”
“HUKUKİ SORUNLAR CEMLERDE ÇÖZÜLÜYORDU”
Cafer Ceylan, asimilasyon politikalarına karşı kentlerde mücadele yürüttüklerini ifade ederek, “Özellikle 1980 sonrası asimilasyon politikaları, zorunlu din dersleri, insanları geçmişteki inanışlarından bir nebze uzaklaştırdı” değerlendirmesinde bulundu.
“Eskiden yapılan cemlerde kimin kusuru, hatası varsa ceme alınmıyordu. Cemde yargılanıyordu. İnsanlar kendi hukuki sorunlarını kendi içinde çözüyordu” diye konuşan Ceylan, şunları aktardı:
“Daha sonra kentleşme olunca insanlar kendi kültürlerinden uzaklaştılar. Köyümüzde Hakkı Baba Tekkesi, Sultan Murat, Güldere, Ağbaba diye bir ziyaretler vardı. Yani burası etrafıyla sorgulandığında dört dörtlük Alevi köyüdür. Âşık Veysel’e de saz çalmayı öğreten Hardallı Halil’dir. Kimse gelip de burada cami ile ilgili bir şey yapıp dönüştüreceğini varsaymasın. Kentte yaşayan biz insanlar kendi kültürüne sahip çıkıyor. Sünilik adına köyde yapılan hiçbir şey yok. İlçe Özel İdare Müdürü, muhtarı, köylüleri ve azaları sürekli tehdit ediyor. ‘Bunu imzalamazsanız bizden hizmet beklemeyin’ diyor. Köye gelene kadar asfalt. Bizim köy yolları ise stabilize yol. Oraya yol da yapmasınlar. İstemiyoruz. Yeter ki insanların inancına saygı göstersinler. Memlekette 85 bin cami vardı, şu an 130 bin olduğu söyleniyor. Cami sayısı artınca bilim ve teknolojide daha mı ileri gideceğiz? Aleviliği biliyoruz. Öyle ya da böyle dinleri de araştırır, sorgularız. Doğrusunu yapmaya çalışır ama dogmalarla insanları uyutmayız. Onun için aklı başında insanlar, karşı çıkacağımız bu olayın arkasında olsunlar.”
Cebrail Arslan/SİVAS
Yoruma kapalı.