PİRHA- 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne dair PİRHA’ya konuşan Eğitim Sen İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç, “Öğretmenin ekonomik, demokratik özlük haklarının gasp edildiği, iş güvencesinin bir gece yarısı KHK’sine bağlandığı bir süreçte hamaset nutuklarla öğretmenleri yere göğe sığdırmayan söylemler öğretmenin karnını doyurmuyor” dedi.
Her yıl olduğu gibi bir kez daha 24 Kasım Öğretmenler Günü, atanamayan ve ihraç edilen öğretmenler için buruk karşılanıyor. Sayıları on binleri bulan ihraç öğretmenler, yaşamlarını devam ettirebilmek farklı işler yapmak zorunda kalıyor. Düşük ücretlere rağmen mesleğini idame eden öğretmenler ise birçok zorluk ve baskıyla karşı karşıya kalıyor. Bu baskılar ve ihraçlar çoğu zaman eğitim emekçilerinin intiharlarıyla sonuçlanabiliyor.
Eğitim Sen, 24 Kasım öğretmenler günü nedeniyle öğretmenlerin sorunlarını ele alan rapor ve 4 bin 657 öğretmen arasında yapılan anket sonuçlarını yayınladı. Öğretmenlerin yüzde 97’sinin son bir yıl içerisinde satın alma gücünün azaldığı, yüzde 78’i de son bir yıl içerisinde borçlarının arttığı belirlendi. Öğretmenlerin yüzde 69’u ekonomik koşulları daha iyi olan bir iş teklifi aldığında mesleğini bırakabileceğini söylerken, yüzde 64’ü ise kendisini iş yerinde değerli hissetmiyor.
24 Kasım’ı öğretmenlerin yoksullaşma sürecinde önemli bir basamak olarak değerlendiren Kılıç, eğitim emekçilerinin bugünkü ekonomik, sosyal, kültürel, özlük haklar noktasındaki geriliğin yegane sorumlusunun öğretmenlerin örgütsüzlüğe mahkum edildiği 12 Eylül dönemi olduğuna vurgu yaptı.
“ÖĞRETMENLER SOSYAL ÖLÜ KONUMUNA SÜRÜKLENDİ”
24 Kasım vesile ise iktidar cephesinin yaptığı açıklamalara değinen Kılıç, KHK’ler ile ihraç edilen öğretmenleri hatırlattı. Kılıç, öğretmenlerin sosyal bir ölü haline getirilmeye çalışıldığını söyleyerek, “İktidar cephesi, Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhurbaşkanı’na kadar öğretmenlerin itibarı, saygı kazandırılması ile ilgili çeşitli sözler söylüyor. Öğretmenlerin ekonomik, demokratik sorunları değil de daha çok ‘eli öpülesi öğretmen’, ‘öğretmenler yere göğe sığdırılmaz’ gibi söylemleri oldu. 15 Temmuz darbe girişimi bahane edilerek on binlerce öğretmenin sorgusuz sualsiz, hiçbir adli ve idari soruşturması olmaksızın bir gece yarısı KHK’si ile işleri elinden alındı. İşleri elinden alınmakla kalınmadı, mesleklerini bir özel sektörde sürdürmesinin önü kesildi. Adeta öğretmen çocuğuna harçlık vermesin, evine ekmek götürmesin, topluma çıkmasın ve iktidara biat eden sosyal bir ölü olsun konumuna sürüklendi” ifadelerini kullandı.
“ÖĞRETMEN BU KADAR DÜŞÜRÜLMEMİŞ, RENCİDE EDİLMEMİŞTİ”
“Bu zihniyet öğretmene itibarı, saygınlığı bir tarafa bırak öğretmeni öğretmen olarak görmüyor” diyen Kılıç, iktidarın öğretmeni düşüren ve rencide eden politikaları ile karşı karşıya odluklarını ifade etti. OHAL incelemesi komisyonunun 3 yılı aşkın süredir ihraç edilen eğitim emekçilerinin dosyalarına halen bakmadığına değinen Kılıç şunlara dikkat çekti:
“Öğretmenler bugün bir yere müdür veya müdür yardımcısı olmak istediklerinde ya bir sendikaya giderek destur alıyor, buna boyun bükerek o sendikaya üye oluyor yada tayin alabilmek içim iktidar partisinin kapısını çalıyor. Öğretmeni bu kadar düşüren ve rencide eden bir hükümet politikası ile karşı karşıyayız. OHAL incelemesi komisyonu 3 yılı aşkındır ihraç edilen on binlerce öğretmenin dosyalarına henüz bakmamıştır. Bu öğretmenlik mesleğini, öğretmen onurunu hiçe saymaktır. Seçimlerde belediye başkanı veya meclis üyesi seçilen öğretmenin seçilmişliği iptal ediliyor. Siyasal iktidar tarafından seçilme hakkı gasp ediliyor. Halkın iradesi yok sayılıyor. Buda yetmiyor pasaport hakkı yasaklanıyor. Öğretmen yurtdışında eşi ile buluşamıyor. Kardeşinin, babasının yanında gidemiyor. Bu ülkede iş olanaklarını tamamen sınırlayan bu iktidar karşısında çareyi yurt dışına çıkıp iş bulmada gören öğretmene yurt dışı yasağı konuluyor.”
“16 ÇEYREK ALTIN ALAN ÖĞRETMEN ŞİMDİ İSE 9 ALTIN ALMAKTA”
Başta insanca yaşayacak ücret talepleri olmak üzere, eğitim emekçilerinin bugüne kadar yaşadığı ekonomik mağduriyetlerin giderilmesi ve son 17 yıl içinde satın alım gücündeki azalmayı telafi eden adaletli bir ücret artışı sağlanması çağrısında bulunan Kılıç, “24 Haziran seçimlerine gitmeden önce bütün siyasi partiler öğretmenlere ek göstergenin 3600’ e çıkması için söz verdi, vaatte bulundu. Temmuz ve Ağustos ayında yapılan toplu görüşmelerde yüzde 3-4 zam ile direk maaşına yansıyan 70 lira, diğer taraftan artan vergi dilimi oranı ile 200 lira olarak cepten çıktı. Temmuz’da yapılan görüşmelerde öğretmen eksi 130 lira ile başlamış oldu. 2009’da 3’üncü derecenin 1’nci kademesinde 16 çeyrek altın alan bir öğretmen bugün ise 9 çeyrek altın alabilmektedir. 2010 ve 2019 yılları yılları arasında öğretmenin dolar olarak maaşı karşılandığında öğretmenin 1404 lira maaş kaybı vardır” dedi.
“5 EKİM DÜNYA ÖĞRETMENLER GÜNÜ’NÜ TANIYORUZ”
Kılıç, öğretmenlik mesleği açısından uluslararası anlamda tek öğretmenler gününün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olduğunu, 12 Eylül sonrasında ilan edilen 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün resmi olarak kutlandığını söyledi.
Her fırsatta mağdur edilen eğitim emekçilerinin kutsal bir görevde bulunduğunu belirten Kılıç, acil çözüm bekleyen en temel sorunları bile gündeme getirilmeden “resmi bir gün” olarak kutlandığını ifade etti. Kılıç şöyle devam etti:
“12 Eylül faşist darbesinin bize dayattığı 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü biz demokratik, laik, bilimsel, anadilde eğitimi savunan öğretmenler olarak kabul etmiyoruz. Esas olarak bizim günümüz 5 Ekim 1966’da UNESCO tarafından da kabul edilen ve bizimde ülke olarak altına imza attığımız 5 Ekim Öğretmenler Günü’nü tanıyoruz. Onu kutluyoruz. O gün öğretmenlerin statüsünün uluslararası alanda kabul edildiği ve eş değer konumda yaşanması istenen, sözleşmelerle güvence altına alınan öğretmenin statüsüne kavuşmasını istiyoruz.Öğretmenin ekonomik, demokratik özlük haklarının gasp edildiği, iş güvencesinin bir gece yarısı KHK’sine bağlandığı bir süreçte hamaset nutuklarla öğretmenleri yere göğe sığdırmayan söylemler öğretmenin karnını doyurmuyor. Öğretmenin karnını esas olarak da öğretmene saygınlık, itibar, örgütlenme özgürlüğünün önünün açılması ve demokratik bir anayasa ile yaşayacağı bir ülke ile doyurabilirsiniz.”
Kılıç, ayrıca Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın, “Haklarımız, geleceğimiz ve öğrencilerimizin eğitim hakkı” şiarıyla 23 Kasım günü Ankara’da düzenlediği mitingde eğitim emekçilerinin taleplerinin çok net olduğunun altını çizerek, “23 Kasıım’da Ankara’ya ülkenin dört bir yanından gelen öğretmenlerin talepleri de öğretmene saygınlığın kazandırılması, itibarının sağlanması, ihraç edilen öğretmenlerin bir an önce işine dönmesi, özlük ve ekonomik haklarının bir an önce verilmesidir. Gerçekten öğretmenleri düşünüyor iseler dünkü Eğitim Sen öncülüğünde Tandoğan Meydanı’nda yapılan miting öğretmenlerin taleplerini en ayrıntılı şekilde dile getirmiştir” diye konuştu.
PİRHA / İZMİR
Yoruma kapalı.