Alevi Haber Ajansi

Ferhat Tunç’tan Tunceli Valisi’ne çağrı: Gelin yeni göreve başladığınız bu kente iyilik yapın!

PİRHA-Haluk Levent’e yaptığı çağrı sonrası sosyal medyada orman yangınları ile ilgili geniş bir kamuoyu oluşturan sanatçı Ferhat Tunç ile Dersim’deki orman yangınlarını ve kendisine yönelik tepkileri konuştuk. 

Sanatçı Ferhat Tunç, Dersim’de yakılan orman yangınları için duyarlılığını sürdürüyor. Bu kez Tunceli Valisi’ne çağrıda bulundu. Tunç, “Gelin yeni göreve başladığınız bu kente iyilik yapın” dedi.

İşte sanatçı Ferhat Tunçla yaptığımız röportaj….

Haluk Levent’e yaptığınız çağrı, kamuoyunda çokça tartışıldı, olumlu yankılar olduğu gibi bazı kesimlerce yanlış anlaşıldı, bu konu üzerine ne söylemek istersiniz?

Bir gazetenin Dersim’deki orman yangınları ile ilgili sorularını yanıtlamıştım. Kamuoyunda bunun geniş bir tartışma yarattığını gördüm. Tartışma daha çok Haluk Levent ekseninde gelişen bir tartışma oldu. Bana sorarsanız son derece iyi de oldu. Gelen olumlu tepkilerin yanı sıra yanlış anlaşıldığımı da gördüm. Kimileri her zaman olduğu gibi ‘Devlet orman yakmaz’ diyerek iddiamın asılsız olduğunu belirtmiş. Başka birileri de benim Haluk Levent’e atıfta bulunarak Haluk’un ağaç dikme girişimini sabote ettiğimi söylemiş. Öncelikle başta Haluk Levent olmak üzere hiç kimsenin yanan ormanlık alanları ağaçlandırma eylemini baltalamak gibi bir amacım olmadı, olamaz da. Hatta bu çabasına katkı sunmak için elimden geleni yaparım. Bugün kendisini aradım, ancak menajeri döndü ve bana Haluk’un yurt dışında olduğunu belirtti. Bana dönerse, kendisiyle bu konuyu konuşmak isterim.

“Devlet orman yakmaz” söylemlerine karşın siz ısrarla Dersim’deki ormanların devlet tarafından yakıldığını söylüyorsunuz. Bu iddianızı biraz açar mısınız?

Dersim’de ormanlık alanlara yönelik ortaya çıkan tutum, devletin güvenlik politikasının bir sonucu olduğunu bir kez daha belirtiyorum. Evet, Devlet Dersim’de ne yazık ki orman yakıyor. Bu söylem sadece benim değil, Tunceli Valisi’nin yaptığı açıklamada da görebiliyoruz. ‘Operasyonlar nedeniyle bu yangınlar çıkıyor’ demek bu yangınların sebebi biziz demektir. Sadece bu değil; daha önce sosyal medyaya düşmüş ve sanırım geçen yıla ait bazı görüntüler de bu iddiamızı doğruluyor. Neydi o görüntüler; Amutka Karakolu’nda görev yapan bazı askerler dağı nasıl yaktıklarını tarif ediyorlardı. Dersim, bu yıl geçen yıldan farklı olarak dört bir taraftan çıkan yangın alevleriyle kuşatıldı. Öyle ki günlerce yanan ormanların yarattığı koku ve sis bulutu kenti terk etmedi. Son bir haftadır bu yangınlarda önemli bir azalma var. Ancak hala birçok alanda bu yangınlar devam ediyor. kendi twitter hesabımda paylaştım; Ovacık ilçemize bağlı Hanuşağı köyü ormanları son 5 gündür yanıyor. Yine Nazmiye de Bezik ormanları, Hozat’Ta belli bölgeler yanıyor.

Vali bu yangınlara müdahale edileceğini söylemişti. Ama siz Ovacık, Nazımiye ve Hozat’ta yangınların hala devam ettiğini söylüyorsunuz. Halkın bu yangınları söndürmesine de güvenlik gerekçesiyle izin verilmiyor. Bu süreç ne kadar devam edecek?

Bu soruyu köylüler bizzat buradaki yetkililere sormuşlar. Yetkililerin yanıtı ise son derece manidar. Çocukluğumun geçtiği Babaocağı Köyü’nden (Paxe Haviğ) örnek vereyim. Dersim merkeze 10 km uzaklıkta bir köy. ‘Özel Güvenlikli Bölge’ kapsamında olmadığı halde köye giden yol, devlet tarafından kazılan hendekler nedeniyle araç trafiğine kapatılmış. Köylülerimiz, köylerine 10 km yerine, 40 km’lik bir yolu dolanarak ancak varabiliyor. Valiliğe yapılan başvurular, yanıtsız kalıyor ve ‘Ne zamana kadar sürecek bu uygulama?’ diyenlere verilen yanıt; ‘terör bitinceye kadar’ şeklinde oluyor. Bunun tek bir anlamı var, köylerimizi insansızlaştırmaya yönelik bir uygulamadır. 40 yıldır bu ülkede söz konusu ettikleri ‘terör’ bitmediğine göre, bir 40 yıl daha bu zulmü yaşayacaksınız demeye getiriyorlar. Köyler ve Dersim giderek insansızlaştırılıyor. Bu yangınlar bu süreci daha da hızlandırmaya yarıyor. Güvenlik gerekçesiyle yakılan ormanların söndürülmesine de izin verilmiyor. Bu bir vahşettir ve bu vahşete elbette sesiz kalamayız. Hiçbir devlet, kendi ormanlarını yakarak terörle mücadele ettiğini iddia edemez. Orman yakmak bir suçtur. Devlet orman yakmıyorsa Dersim’de bu yanan ormanlara neden müdahale etmiyor diye sormak isterim. Kendisi müdahale etmediği gibi sivil insanların söndürme girişimini neden engelliyor? Dersim’i kuşatan ormanlık alanların neredeyse tamamı ‘Özel Güvenlik Bölgesi’ kapsamına alınmış. Daha önceleri dağ gezileri yaptığımız bölgelere gidemediğimiz gibi orada yaşayan yüzlerce köylünün, köylerine girişleri de yasaklanmış durumda.

Dersimli bir sanatçı olarak, Dersim için çağrınız nedir, bu yangınlar nasıl engellenebilir?

Çevrecilerin ve özellikle sanatçıların yüzünü Dersim’e, Dersim’de yaşanan yangın felaketine dönmesi gerekir. Ege ve Akdeniz’de ormanların yanmasına verilen tepkinin, Dersim için de verilmesi gerekir. Dersim’de yangınların öncelikle durmasını sağlayacak büyük bir dayanışma ağını örmeliyiz. Yakılan alanlara ağaç dikmek için bir kampanya başlatılabilir. Bunun sembolik de olsa önemli olduğunu düşünüyorum. Akdeniz ve Ege’den, Munzur’a doğru bir seferberlik hareketini örgütleyebiliriz. Bir çağrım da Tunceli Valisinedir. Göreve başladığı bu kente yapacağı en büyük iyilik, bu ormanların yanmasını engellemektir. Bu konuda kendisiyle her türlü görüşmeye de açık olduğumu belirtmek isterim.

Ayrıca tekrar, Haluk Levent’in çabasının önemli olduğunu bir kez daha belirtmeliyim. Şimdi aynı çabayı Dersim için de gösterme zamanı. Dersim Ayvalık’tır, Bodrum’dur ve Dersim Akdeniz’dir, Ege’dir. Bu bakış açısıyla tüm doğa gönüllülerini, geç kalmadan buradaki felaketi durdurmak için duyarlılığa çağırıyorum.

Lütfen bir şey yapalım ve ciğerlerimizin yanıp kül olmasına seyirci kalmayalım!

(HABER MERKEZİ)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak