Alevi Haber Ajansi

‘Evde kal çağrılarıyla şiddetin boyutu arttı: Bu sisteme karşı mücadelemizi sürdüreceğiz’

PİRHA – Koronavirüs salgını sürecine ilişkin PİRHA’ya konuşan Yeni Demokrat Kadın Temsilcisi Sevcan Topal, “Şiddete karşı genel tavrımız, şiddeti uygulayan kişiye ve biz kadınları eve hapsetmeye çalışan, ezilenin ezileni konumuna yerleştiren sisteme karşı devrimci kadın bilincimizi kuşanarak bulunduğumuz her alanda öz savunmayı gerçekleştirerek mücadelemizi büyütmektir” dedi. 

Türkiye’de koronavirüs salgını nedeniyle ‘Evde kal’ çağrıları yapılmaya devam edilirken salgın süresince kadına yönelik şiddet de arttı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Mart ayı raporunda, 21’i salgın başladığı tarih olan 11 ile 31 Mart arasında  olmak üzere 29 kadının katledildiğini açıkladı.

Konuya ilişkin PİRHA’ya konuşan Yeni Demokrat Kadın Temsilcisi Sevcan Topal, “Koronavirüs ile birlikte emperyalist kapitalist sistemin çöküşün tam ortasında olduğunu görmekteyiz. İşsizlik ve yoksulluk dünyanın her yerinde arttı. İnsanlara “evde Kal” çağrıları yapılıyor ama bu çağrı işçi emekçi kesimi kapsamıyor. Fabrikalarda hala işçiler çalışmaya devam etmektedir. Bir de eve hapsedilen kadınlar var. Bu kadınlar normal yaşantılarında da gerek fiziki gerek psikolojik bir çok şiddete maruz kalırken “evde kal” çağrıları ile bu şiddetin boyutu artmış, artmaya da devam etmektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri ile birlikte kadına yüklenen misyon ve “görevler” tüm aile bireylerinin evde olmasından kaynaklı iki katına çıkmıştır. Kadına biçilen bu misyon ve yüklenen “görevler”den kaynaklı kadın psikolojik olarak daha fazla şiddete uğruyor” ifadelerini kullandı.

“KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN TEMELİ SINIFSALDIR”

Topal, “Bu salgın ile birlikte bir çok işçi işsiz kaldı ya da ücretsiz izine çıkarıldı.Geçim sıkıntısının yaratmış olduğu stres kadına fiziki şiddet olarak yansımaktadır. Bundan kaynaklı oluşan geçim sıkıntısının faturası da en çok biz kadınlara kesilmektedir. Genel olarak ele alırsak kadına yönelik şiddetin temeli sınıfsaldır. Emperyalist kapitalist sistemlerin kadına biçtiği toplumsal cinsiyet rolleri ile birlikte kadını ikinci bir konuma yerleştiriyor. Erkeği de egemen bir konuma yerleştiriyor. Bundan kaynaklı erkek, egemen sınıfların yarattığı sorunlara karşın kadına her açıdan şiddet uygulamaya başlıyor” diye konuştu.

“ÖZ SAVUNMAYI GERÇEKLEŞTİREREK MÜCADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZ”

Bu süreçte toplumun çelişkilerinin de git gide artmakta olduğunu ve bu çelişkilerin kadına yönelik şiddetin de arttıracağının habercisi olduğunu belirten Topal, şunları kaydetti:

“Evde kal çağrıları yayınlandığından beri 24 kadın evinde katlediliyor. Genel istatistiklere baktığımızda kadınların en fazla katledildiği yerler herkes için en güvenli(!) olan evlerimizdir. Koronavirüsten korunmak için erkekler evlere sığınmaktadır. Fakat bu evler kadınlar için sığınak olmaktan çıkıp adeta mezara dönüşmektedir. Yeni Demokrat Kadın olarak şiddete karşı genel tavrımız şiddeti uygulayan kişiye ve biz kadınları eve hapsetmeye çalışan, ezilenin ezileni konumuna yerleştiren sisteme karşı devrimci kadın bilincimizi kuşanarak bulunduğumuz her alanda öz savunmayı gerçekleştirerek mücadelemizi büyütmektir.

“KADIN, ŞİDDETİN TÜM BOYUTLARINI DERİNDEN HİSSETMEKTEDİR”

Türkiye gibi sosyo – ekonomik yapısı yarı feodal – yarı sömürge olan ülkelerde sistemin kadına biçtiği toplumsal cinsiyet rolleri daha fazla dayatılmaktadır. Bu tür ülkelerde feodalizmin kalıntıları çok fazla olduğu için kadına yönelik baskı aynı oranda artmaktadır. Yarı feodal- yarı sömürge ülkelerde dinin yeri çok büyüktür ve dinin kadını koyduğu yer bellidir. Toplum baskısı diğer ülkelere oranla bu tür ülkelerde daha fazladır. Bu noktada kadın zaten her zaman, her yerde ikinci plana konulmaktadır. Kadın, şiddetin tüm boyutlarını derinden hissetmektedir. Kadın özgürlük mücadelesini, devrimci kadın bilincimizi kuşanarak büyüteceğimize inanıyor ve savunuyoruz.”

“DEVLET, KİMİN DEVLETİ OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA ORTAYA KOYMUŞTUR”

Süreçte, devletin izlediği politikalara tepki gösteren Topal, “Egemenlerin parasını verip yaptırdığı hatta sosyal medyadan satışa koydukları test kitlerine işçi emekçi yoksul halkımız ulaşamamaktadır ve bu testi yaptırabilmek için günlerce hastanelerde beklemektedir. Hatta geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Dilek Tahtalı (33) Acıbadem International Hastanesi’nde çalışmaktaydı ve kronik hastalığı vardı. Hastane yönetiminden koronavirüsten ve kronik hastalığı olmasından kaynaklı izin istemiş fakat izin verilmemiş, çalışmaya devam etmiştir. O süreçte Acıbadem International Hastanesi’nde koronavirüs şüphesi ile yatan hastadan bu hastalığı kapmış olan Dilek Tahtalı çalıştığı hastaneye yoğun bakım yatağımız yok denilerek kabul edilmemiş, günlerce yoğun bakım ünitesinde yer aramıştır. En son Dr. Sadi Konuk Hastanesi’nde zar zor yer bulmuş ve orada da bir geceyi sedyede geçirmiş, akabinde hayatını kaybetmiştir. Bu süreçte devlet kimin devleti olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur” dedi.

Topal, şöyle devam etti:

“Ülkemizde krizde olan ekonominin yerle bir olacağını öngören egemenler virüs salgınında aldığı önlemler içerisine işçi, emekçi ve yoksul halkı almamakta, adeta işçi emekçilere virüs bulaşmıyormuş gibi görmezden gelmektedir. Sonuç olarak bugün devletin aldığı önlemler, yaptığı çalışmalar işçi emekçi yoksul halk için değil, egemenler içindir. Devlet egemenler için teşvik sunarken işçileri çalışmak zorunda bırakıyor, virüs yüzünden iş bıraktıklarında ya patron tarafından şiddete maruz kalıyor ya da işten çıkartılıyorlar.”

“BU SÜREÇTE ÜRETİM ALANLARINA YOĞUNLAŞMAK GEREKİYOR”

Kadınların, salgın sürecinde baskılara karşı örgütlü bir şekilde cevap vermesi gerektiğini savunan Topal, “Bu virüsün yaratmış olduğu korku devletin yaratmış olduğu korku ile birleşince ortaya daha vahim bir sonuç çıkıyor. Bundan kaynaklı herkes evlerine kapandı ve kapısını da kimseye açmak istemiyor. Bundan kaynaklı kitle ile iletişimimiz ister istemez azalıyor. Ulaşabildiğimiz, dokunabildiğimiz tüm kadınlara ulaşmaya ve dokunmaya çalışıyoruz. Bunu sosyal medya üzerinden yapılan yayınlar, afiş ve bildiriler ile yapmaya çalışıyoruz. Ama biz bu süreçte üretim alanlarına yoğunlaşmak gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda üretim alanları belirleyici bir rol oynuyor. Bu üretim alanlarının içerisinde işçi kadınlar da var. Rotamızı oraya çeviriyor, tüm araçlarımız ile bu alanlara yöneliyoruz. Biz Yeni Demokrat Kadın olarak çözümün tek yolunun örgütlenmek, örgütlenerek kadın özgürlük mücadelesini yükseltmek olduğunu düşünüyoruz. Sistem her zaman olduğu gibi bugün de örgütlü bir şekilde saldırıyor. Bu saldırılara ve baskılara karşı ancak örgütlü bir şekilde cevap verebilir, sistemi alaşağı edebiliriz” diye konuştu.

“YOZLAŞMANIN ARTMASI, ÖRGÜTLÜ YAŞAMDAN UZAKLAŞMAKTAN KAYNAKLIDIR”

Dersim’de yaşananlara değinen Topal, şunları söyledi:

“Son süreçte Dersim’de tecavüz, şiddet ve kadın cinayetleri oldukça artmıştır. Gençlik hiç olmadığı kadar yozlaşmanın bataklığına saplanmış durumdadır. Uyuşturucu kullanımının ve fuhuşun bu kadar artması gençliğin bir bütün mücadeleden ve örgütlü yaşamdan uzaklaşması hatta kopmasından kaynaklıdır. Biz devrimci kadınlar olarak yozlaşmaya ve her türlü taciz tecavüz ve şiddete karşı mücadelemizi büyüteceğiz.

“GÜLİSTAN DOKU BULUNUNCAYA KADAR SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

107 gündür bulunamayan(!) Gülistan Doku bunun örneklerinden yalnızca bir tanesidir. Gülistan vakasında intihar ihtimali üzerinde durulması, sadece suda arama çalışmalarının yapılması, babası Tunceli Asayiş Şubede polis memuru olan baş şüpheli Zainal Abarakov’un ifadesinin sağlıksız bir biçimde hiç karakola götürülmeden evde alınarak apar topar başka bir ile gönderilerek saklanılmaya çalışması bunların birer kanıtıdır. Sıra arkadaşımız olan Gülistan’ın akıbetini sormak isteyen biz genç kadınlara polis biber gazı ile müdahale etmiş akabinde gözaltılar yapılmıştır. Ama bizler Gülistan bulunana, failleri cezalandırılana kadar sormaya devam edeceğiz.

“GÜLİSTAN DOKU NEREDE? ESMA KILIÇASLAN’A NE OLDU?”

Gülistan’ı arama çalışmaları devam ederken yeni bir kaybolma olayı ortaya çıkmıştı; Esma Kılıçaslan. Hozat’tan düğüne gidiyorum diyerek evden çıkmış ve günler sonra yine Gülistan’ın arama çalışmalarının yapıldığı yerde cansız bedeni bulunmuştu. Esma’ya ne olduğunu ise hala bilmiyoruz. Kaybedilen kadınlar isyanımızdır, isyanımızı kuşanıp her alanda soracağız! Gülistan Doku Nerede? Esma Kılıçaslan’a Ne Oldu?”

Hüseyin Yaşar SEZGİN/DERSİM

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak