PİRHA- Eğitim Sen Genel Sekreteri Zülküf Güneş, ana dilde eğitim hakkının barış süreci için olumlu katkılar sunacağını belirtirken, acil bir şekilde barış müfredatına da ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Güneş, Meclis’te kurulan komisyona ilişkin de “Eşit temsiliyeti esas alan ve çoğulculuk esasına göre bir kararlaşma sağlanmalı” dedi.
Abdullah Öcalan tarafından yapılan 27 Şubat’ta yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ardından PKK kendini fes ederek, silahları yapılan törenle yaktı.
Sürece dair Meclis’te komisyon kurulurken, komisyonun önümüzdeki hafta çalışmalarına başlaması bekleniyor.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Sekreteri Zülküf Güneş, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne ilişkin PİRHA’ya değerlendirmelerde bulundu.
“SÜRECE DESTEK OLMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Kürt sorununa ilişkin hem sendika hem de konfederasyon olarak her dönem bu sorunun eşit yurttaşlık temelinde, barış içerisinde çözülmesine dönük söylemler geliştirdiklerini belirten Zülküf Güneş, şunları ekledi:
“10 Ekim Gar Katliamı’nın yaşandığı dönemde KESK, TMMOB, TTB ve DİSK olarak bir barış mitingi yapmak isterken, iki canlı bombanın patlatılmasıyla 104 yoldaşımızı Ankara’nın merkezinde kaybettik. Geçmişi mücadele ve bedellerle dolu olan hem sendikamız hem konfederasyonumuz açısından barış olmazsa olmaz.
Hem emekçiler açısından hem halkımız açısından bu sürecin olumlu bir şekilde değerlendirilerek eşit yurttaşlık temelinde bir Türkiye barışının bizlere kazandıracağını düşünüyoruz ve bu temelde de sürece destek olmaya çalışıyoruz.”
“ANA DİLİNDE EĞİTİMİN YAYGINLAŞTIRILMASI SÜRECE OLUMLU KATKI SAĞLAYACAK”
Ana dilinde eğitimin bu sürece olumlu bir şekilde katkı sunacağını dile getirem Zülküf Güneş, şu ifadeleri kullandı:
“Elbette ki ülkemizde de eğitim çağında olan bütün çocukların kendi ana dilinde eğitim alabilmeleri temel bir hak olarak ortada duruyor ve biz bunun da mücadelesini yürütüyoruz. Eğitim Sen olarak tüzüğümüzde de ana dilinde eğitim hakkını savunan yerden bir mücadele yürütüyoruz. Bu sürece ilişkin ana dilinde eğitimin katkısı ne olur diye değerlendirdiğimizde aslında bu sürecin varlık nedenlerinden biri. Bu meselenin çıkış noktalarından biri de Kürt dilinin tanınmaması. Elbette ki Anadolu’da sadece Kürtler yaşamıyor. Anadolu’da yaşayan bütün halkların çocuklarının kendi ana dillerinde eğitim alabilmeleri için aslında biz Eğitim-Sen olarak da bir mücadele yürütüyoruz.
Ana dilinde eğitimin bu sürece katkısı ne olur diye tekrar değerlendirdiğimizde sürece olumlu bir şekilde katkı sunar. Çünkü bu sorunun çıkış kaynaklarından biri ana dilinde eğitim hakkının tanınmamasıydı. Bugün okullarda seçmeli ders çerçevesinde bir miktar buna dönük bir eğitim yapılıyor olsa da sadece ortaokullarda haftada 2 saat seçmeli olarak bu dersin yapılıyor olması gerçek anlamda bir ana dilinde eğitim hakkı olmadığı gibi bunun yaygınlaştırılması sürece olumlu katkı sağlayacağını düşünüyorum.”
“4 BİN 300 CİVARINDA KESK’Lİ ARKADAŞIMIZ İHRAÇ EDİLDİ”
Zülküf Güneş, KHK ile ihraç edilen bütün arkadaşlarının bir an önce iade edilmesinin en temel taleplerinden olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Eğitim Sen ve KESK üyeleri açısından her dönem haksızlığın olduğu noktalarda bu mücadele kararlılıkla sürdürüldü ve bu mücadelenin de elbette ki karşılığı süreç içerisinde kimi zaman sürgün oldu, kimi zaman soruşturma oldu, kimi zaman gözaltı oldu, kimi zaman tutuklama oldu ve en nihayetinde 2016 darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL döneminde de KHK’lerle ihraçlar yaşandı. İhraçların gerekçelerine baktığımız zaman yine en temel insan haklarının savunulmasıyla ilgili ortaya konulan pratik ve söylemlerden kaynaklı yaşandığını görüyoruz. 4 bin 300 civarında KESK üyesi arkadaşımız ihraç edildi. Bugün yaklaşık yarısı mahkemelerden olumlu kararlarla görevlerine iade edildiler. Ama 2.000 civarında arkadaşımız henüz görevine iade edilmedi.
İHRAÇ EDİLEN BÜTÜN ARKADAŞLARIMIZIN BİR AN ÖNCE İADE EDİLMESİ EN TEMEL TALEBİMİZ
Bunların önemli bir kısmı da Barış Akademisyeni. Barış Akademisyenleri o dönem “Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunuyoruz” diyerek en temel aslında yaşam hakkını savunan bir bildiri yayınladılar. Yayınladıkları bildiri gerekçe gösterilerek arkadaşlarımız ihraç edildiler. Bu süreçte de başta Barış Akademisyenleri olmak üzere Tüm KESK’li, KHK’li arkadaşlarımızın bir an önce iade edilmesi gerekiyor. Çünkü arkadaşlarımız barışı, demokrasiyi, insan haklarını, ana dilinde eğitim hakkını savundular. Bu gerekçeler ile ihraç edildiler. Bu gerekçelerin tamamının da aslında bugün bu sürecin en merkezinde olan ve çözüm bulunması gereken meseleler. Dolayısıyla ihraç edilen bütün arkadaşlarımızın bir an önce görevlerine iade edilmesi de en temel taleplerimizden biri.”
“BİR BARIŞ MÜFREDATINA DA İHTİYAÇ VAR”
Bir barış müfredatına da ihtiyaç olduğunun altını çizen Güneş, şunları belirtti:
“Bugün maalesef müfredatlarda çokça ayrımcı, ırkçı, cinsiyetçi söylemlerin ve içeriklerin bulunduğunu görüyoruz. Bu süreçte barış sürecine, diyalog sürecine, demokrasi mücadelesine bu söylemlerin çok da denk düşmediğini, söyleyebilirim. Bir barış müfredatına da ihtiyacımız var. Bu konuda da Milli Eğitim cephesinden müfredatlara ilişkin ciddi bir revizyona da gidilmesi gerekiyor. Çocuklara sevgiyi, eşitliği, ötekileştirmemeyi, empati kurmayı öğretmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde gerçek bir barışı hayata geçirebiliriz.
Yoksa var olan müfredatlarla veya ötekileştiren bir dille bugün bu sorun çözülür, yarın başka bir ötekileştirme sonucu sorun ortaya çıkar.”
“SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ SÜRECİN EN ÖNEMLİ AKTÖRLERİNDEN BİRİ OLMALI”
Sivil toplum örgütlerinin sürecin en önemli aktörlerinden biri olması gerektiğini belirten Zülküf Güneş, “Bu sürece sivil toplum kuruluşlarının, demokratik kitle örgütlerinin daha ürkek yaklaştıklarını gözlemliyorum. Nedeni de önceki çözüm süreçleri sonrası yaşanan ve faşizm boyutuna ulaşan anti-demokratik uygulamalar. Ancak sivil toplum örgütleri bu sürecin en önemli aktörlerinden biri olmalı” dedi.
“SENDİKALAR MUTLAKA SÜRECE DAHİL EDİLMELİDİR”
Meclis’te bir komisyon kurulduğunu hatırlatan Zülküf Güneş, komisyonda eşit temsiliyeti esas alan ve çoğunluğun kararıyla değil çoğulculuk esasına göre bir kararlaşma sağlanması gerektiğini vurguladı. Güneş, devamında şunları ifade etti:
“Bu komisyon kurulduğu gibi bu sürece sivil toplum örgütlerinin de yasal bir şekilde dahiliyeti konusunda hızlı bir yasal düzenleme yapılabilir veya bu Meclis’te kurulan komisyonun alt komisyonları oluşturulabilir. Bu noktada da yasal olarak sivil toplum örgütleri buraya dahil edilmeli ve sadece muhalif sendikalar veya muhalif konfederasyonlar değil ya da geçmişten bugüne barış mücadelesi veren sendikalar değil bütün sendikal yapılar, sivil toplum örgütleri mutlaka bu sürece dahil edilmelidir.
ÇOĞUNLUĞUN KARARIYLA DEĞİL ÇOĞULCULUK ESASINA GÖRE BİR KARARLAŞMA SAĞLANMALI
Eşit temsiliyeti esas alan ve çoğunluğun kararıyla değil çoğulculuk esasına göre bir kararlaşma sağlanmalı. Nihayetinde konuştuğumuz şey bu ülkenin barışı, bu ülkenin kardeşliği, bu ülkenin geleceği ise bu sürece bütün siyasi partilerin haliyle bütün yurttaşların katkısının olacağı ortada. Bu yönüyle eşit temsiliyetin olduğu, kararların ortaklaşarak alındığı, çoğulculuk esaslı alındığı bir çalışma sistematiği daha sonuç alıcı olur.”
Cebrail ARSLAN-Buse Nehir DEMİR/ANKARA
Yoruma kapalı.