PİRHA-AİHM kararlarına rağmen okullarda zorunlu din dersinin okutulmasının anayasa ve insan hakları ihlali olduğunu vurgulayan Eğitim-Sen Dersim Şube Başkanı Hüseyin Kasun, “Devlet bütün inançlara eşit olmak zorundadır” vurgusu yaptı.
Yeni eğitim döneminin açılmasıyla birlikte çözülmeyen sorunlar ile zorunlu din dersleri ve anadilinde eğitim gibi talepler bu yıl da karşılanmadı. Ekonomik kriz ile birlikte eğitim emekçileri de yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi verirken, özlük haklarını korumak, geliştirmek ve iktidarın ‘Öğretmenlik Yasası’na karşı sokaklarda mücadele yürütmeye devam ediyor.
Eğitim-Sen ve Alevi örgütlerinin yanı sıra demokratik kitle örgütleri, eğitim alanındaki dinselleştirmeye dikkat çekerken, Alevi toplumunun, zorunlu din derslerinin kaldırılması için çabaları ise sürüyor.
“DEVLET BÜTÜN İNANÇLARA EŞİT OLMAK ZORUNDADIR”
Gerek kimliksel gerekse inançsal olarak kutsanan bütün aidiyetlerin suça ve istismara açık hale geleceğini belirten Eğitim-Sen Dersim Şube Başkanı Hüseyin Kasun, “Gelişmiş ülkelerin temel yapısı yasa ve vatandaş üzerine kurulmuştur. Anayasanın 4. maddesinde laiklik, 24. maddesinde din ve vicdan hürriyeti ve AİHM’in zorunlu din derslerine ilişkin hükümleri varken hâlâ okullarda din dersinin zorunlu olarak okutulması açık bir anayasa ve insan hakları ihlalidir. Laik bir ülkede toplumun inancı hakkında yüzdelik oran vererek bu kadarı şu inançtandır diyerek ayrıcalık tanımak kimsenin haddine değildir, hakkı da yoktur. Devlet bütün inançlara eşit olmak zorundadır. Laiklik ilkesine aykırı bir şekilde bir kesimin inancı kutsanıp ayrıcalık tanındığında, o aidiyete sahip insanlara günah ve suç işleme hürriyeti sağlanmış olur ki bunun örneklerini, devletin temel yapısını ele geçirerek kanser hücresi gibi saran cemaat örgütlenmesini gördük. Devletin görevi, inançları kutsamak yerine yasayı korumak olmalıdır. Çağdaş bir ülke olmanın ve toplumsal barışı sağlamanın temel koşulu ve kutsalı, eşitlikçi yasalardır. Öteden beri toplumsal aidiyetler, siyasal kaygı ve beklentiler ile istismar edildi. Toplumsal barışı bozan ve ülkeyi acılı bir coğrafyaya çeviren de bu siyaset tarzıdır. Sonuç olarak devlet, bütün inançlara, kimliklere, kültürlere ve dillere eşit olmalı, beka paronoyasından sıyrılarak bunları kendine zenginlik katan bir mozaik gibi görmelidir” dedi.
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.