Alevi Haber Ajansi

‘Dünya çocukları sarayda ağırlanıyor, doğudaki çocuklar katlediliyor’-VİDEO

PİRHA-Cumartesi Anneleri eyleminin 630. haftasında kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları Galatasaray Meydanı’nda buluştu. Eylemde gözaltında kaybedilen çocuklara ve 24 Nisan 1915’te başlatılan Ermeni soykırımına dikkat çekildi. 

Cumartesi Anneleri eyleminin 630. hafta eylemi Galatasaray Meydanı’nda gerçekleşti. Eyleme Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, sanatçı Ferhat Tunç, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) yöneticileri, Ermeni cemaatinden yurttaşlar ve kayıp yakınları ile birçok insan hakları savunucusu katıldı. Eylemde “Failler belli kayıplar nerede?” pankartının üzerine gözaltında öldürülen çocukların resimleri ve 24 Nisan 1915’te gözaltına alınan bazı Ermeni aydınların resimleri konularak aralarına kırmızı karanfiller konuldu.

“OĞLUMUN SU İSTEYEN SESİ KULAĞIMDAN GİTMİYOR”

Eylemde 16 yaşında gözaltında kaybedilen Davut Altunkaynak’ın annesinin mektubu okundu. Anne Altunkaynak mektupta 22 yıl önce oğluyla birlikte gözaltına alındığını ve oğluna yapılan bütün işkencelere tanık olduğunu ifade etti. Mektubunda “22 yıldır oğlumun su isteyen sesi hiç kulaklarımdan gitmiyor” diyen anne Altunkaynak ayrıca oğlunun kemiklerinin Mardin Dargeçit’te bir mağaranın içindeki kuyuda bulunduğunu ve davalarının hala devam ettiğini belirtiyor.

“DOĞUDAKİ ÇOCUKLAR KATLEDİLİYOR”

Mektubunda 23 Nisan’a dikkat çeken anne Altunkaynak ayrıca şu ifadelere yer veriyor. “Erdoğan dünya çocuklarını sarayda ağırlıyor. Ama doğudaki çocuklar katlediliyor ve katilleri ödüllendiriliyor. Bizim çocuklarımızın suçu Kürt olmak mıydı? Kürt olmasalardı yaşıyor olurlar mıydı? Bizim çocuklarımız faili meçhul değil, bizim çocuklarımızın failleri belli.”

Anne Altunkaynak’ın ardından konuşan Davut Altunkaynak’ın dayısı kayıplarının kemikleri için mücadele ettiklerini belirterek çocuk yaşta katledilen çocukların isimlerini ve yaşlarını sayarak “Çocuklar acaba devlete ne yapmışlardı? Ne hakları var çocuklarımıza bunu yapmaya?” dedi.

“TEK SUÇU KÜRT OLMAKTI”

Gözaltında kaybedilen Mehmet Şirin Maltu’nun ablası kaybedilen çocuklarının kemiklerini ve mezarlarını istediklerini söyleyerek “Yarın 23 Nisan. Mehmet Şirin de bir çocuktu. Onun bayram kutlamaya hakkı yok mu? bir mezarı bile yok. Bir mezar bile bu kadar çok mu? Mehmet Şirin’in tek suçu Kürt olmaktı” şeklinde konuştu.

“BENİM ATALARIM DA SOYKIRIMA MARUZ KALDI”

24 nisan 1915’te İttihat ve Terakki Hükumetinin emriyle sürgün edilen ve gözaltın alınan Ermeni yurttaşların yakınları adına yurt dışından gelen Rena Leonya konuştu. Leonya ebeveyn olarak burada bulunanların mücadelesinden etkilendiğini belirterek kendi ebeveynlerinin de aynı baskıya ve soykırıma maruz kaldıklarını vurguladı. Atalarının Maraş ve Adıyaman yörelerinde yaşadıklarını ve kendi topraklarında yaşamaktan gayet mutlu olduklarını söyleyen Leonya “Atalarım topraklarından sürgün edildiler, kaçmak zorunda kaldılar. Yollarda hayatlarını kaybettiler ve bu hikayeleri gözyaşları içerisinde bana anlattılar. Sizi çok iyi anlıyorum ve acınızı paylaşıyorum. İnançlı bir insan olarak adaletin yerini bulması için dua ediyorum” dedi.

“KANUNSUZLUK DEVLETİ”

Haftanın basın metnini cumartesi insanlarından Derya Gazioğlu okudu. Gazioğlu YSK’nin referandumda mühürsüz zarf ve oy pusulalarını geçerli sayması kararının hesap verilebilir, şeffaf ve meşru bir oylama yapılmasını engellediğini vurguladı. “Türkiye siyasi iradenin ve yargının işbirliğiyle kanuni haksızlıklar devleti olmaktan iktidarı elinde bulunduranın her istediğini yapabileceği ‘kanunsuzluk devleti’ olmaya doğru yol almaya başladı.” diyen Gazioğlu bu nedenle 630. haftada insan haklarına, demokrasiye ve hukuka yönelik saldırıların durdurulmasını talep ettiklerini kaydetti.

“GÖZALTINDA KAYBEDİLEN ÇOCUKLAR”

630. haftanın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesinde gerçekleştiği söyleyen Gazioğlu “23 Nisan vesilesiyle bir kez daha devleti ve toplumu gözaltında kaybedilen çocuklar gerçeği ile yüzleşmeye çağırıyoruz” diyerek çocuk katliamlarına dikkat çekti. Gazioğlu Orduya ve emniyete ait binalarda çocukların vahşice işkencelerden geçirilerek öldürüldüklerini, gözaltında kaybedilişlerinin savcılık fezlekelerinde, mahkeme tutanaklarında ve AİHM kararlarında detaylı şekilde yer alsa da iç hukukta sonuçsuz bırakıldığının altını çizdi.

“102 YILDIR İNSANLIĞIN VİCDANINDA KANAYAN YARA”

Gazioğlu, 24 Nisan 1915 tarihinde İttihat ve Terakki hükumetinin İçişleri Bakanı Talat Bey’in emriyle İstanbul’da 250 Ermeni aydın evlerinden gözaltına alındığını, tutuklanacak Ermenilerin listesinin aylar öncesinden Siyasi Şube Müdürü Mustafa Reşat Bey yönetiminde hazırlandığını ve operasyonun İstanbul Emniyet Müdürü Bedri Bey tarafından yönetildiğini kaydetti. Gözaltına alınanların Ermeni toplumunun aydınları, en saygın isimleri ve kanaat önderleri olduğunu belirten Gazioğlu tutuklananların önce Sultan Ahmet’teki Merkez Cezaevi’ne götürüldüklerini sonra da özle bir trenle Ankara’ya doğru yola çıkarıldıklarını söyledi. Gazioğlu sözlerine şu şekilde devam etti:

158 kişilik grup Çankırı’ya, 92 kişilik grup Ayaş’a sevk edildi. Gözetim altında tutulan bu insanlardan 174’ü jandarma ve polis eşliğinde ıssız vadi ve ormanlara götürülerek katledildi. Açıkta bırakılan bedenleri doğanın yok etmesine terk edildi. Bir mezar taşları bile olmadı. Resmi kayıtlardaysa ya firar ettikleri ya da serbest bırakıldıkları yazıldı. 102 yıldır insanlığın vicdanında kanayan bu yaranın sarılabilmesi için devleti ve toplumu İstanbul’da gözaltına alınarak kaybedilen Ermeni aydınlar gerçeği ile yüzleşmeye çağırıyoruz.

(HABER MERKEZİ)

HABERİN VİDEOSU

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak