PİRHA-DİSK Basın İş ile Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gezi direnişinin yıldönümünde haber takibi yaparken polis tarafından darp edilen ve gözaltına alınan gazeteciler için suç duyurusunda bulundu. DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, “Neredeyse her toplumsal olayda şiddet ve hakaret görüyoruz. Bunu kabullenmiyoruz. Gazeteciler olarak bunca baskıya rağmen haber yapmaya, topluma gerçekleri iletmeye devam ettik, devam edeceğiz” dedi.
Gezi direnişinin İstanbul Taksim’deki yıldönümü eylemlerini takip eden gazetecilerin, polis tarafından darp edilmesi ile gözaltına alınan gazeteciler için Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın İş ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) suç duyurusunda bulundu. İki basın örgütü suç duyurusundan önce Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde bir araya gelirken, konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. Açıklamaya DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, TGS Genel Sekreteri Mustafa Kuleli ile darp edilen gazeteciler de katıldı.
“BEDELİ NE OLURSA OLSUN HABER YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
“Bir kamu görevi yapan gazetecilerin güvenlik güçleri tarafından şiddete uğratılması nedeniyle buradayız” diyen DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, tüm baskıya rağmen gazeteciliğe devam edeceklerini kaydetti. Eren şöyle konuştu:
“Şiddete uğrayan arkadaşlarımız için suç duyurusunda bulunacağız. Basın özgürlüğü anayasal bir haktır. Anayasaya göre devlet gazetecinin görevini yapmasını kolaylaştırmak ile yükümlüdür. Ama bu uygulanmıyor. Neredeyse her toplumsal olayda şiddet ve hakaret görüyoruz. Bunu kabullenmiyoruz. Gazeteciler olarak bunca baskıya rağmen haber yapmaya, topluma gerçekleri iletmeye devam ettik, devam edeceğiz. Bakın şimdi bir sosyal medya yasası çıkartılmaya çalışılıyor. Çıkartılacak da. Seçimlere iktidarın kendi medyasının dışında başka bir medyaya izin vermeden gitmek istiyorlar. Ama gazeteciler yaratıcıdır. İllaki sesimizi duyururuz bir şekilde. Bedeli ne olursa olsun haber yapmaya devam edeceğiz.”
“KANUNSUZ EMİRLERİ UYGULAMAYIN, YARIN HESABI SORULUR”
TGS Genel Sekreteri Mustafa Kuleli ise eylem yapmanın anayasal bir hak olduğunu belirterek, “Türkiye’de sokağa çıkmak, eylem yapmak en temel anayasal haklardan biridir. Bu suç haline getirilmeye çalışılıyor. Aynı Gezi Parkı’nda olduğu gibi toplum taleplerini özgürce sokaklarda dile getirebilmeli. Medya mensupları olarak bizler bu taleplerin iletilmesini sağlamakla görevliyiz. Sadece işimizi yapmak istiyoruz. Ama karşımızda demokrasiyi sindirememiş, toplumu baskı altına almak isteyen otoriter bir rejim var. Bu psikolojik bir savaş. Sokakları ve gazeteciliği bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız? Biz hala bu ülkede demokrasinin geçerli kılınabileceğini düşünüyoruz. Bu yüzden polislere bir çağrımız var. Kanunsuz emirleri uygulamayın. Yarın bunun hesabı mutlaka sorulur” ifadelerini kullandı.
“ALANDA BİRBİRİMİZİ KOLLAMANIN YOLLARINI ARIYORUZ”
Eylemi takip ederken darp edilerek gözaltına alınan Evrensel Gazetesi muhabiri Meltem Akyol da şunları söyledi:
“Biz alanda birbirimizi kollamanın yollarını arıyoruz. Polis müdahalesi sertleştiğinde gazeteciler, polisin gözaltına almaya çalıştığı arkadaşlarına sahip çıkıyor bir taraftan onu görüntü altına almaya çalışırken. Son yıllarda hem adliye koridorlarında ceza ve tazminat davalarıyla hem de alandaki hukuksuzlukları kayıt altına almaya çalışırken çeşitli müdahalelere uğruyoruz. Biliyoruz ki buradaki temel mesele gerçeğin, oradaki ihlalin ortaya çıkmasını engellemektir. Bize yapılan müdahale aslında gazeteciliğe yapılan müdahaledir. Bu suç duyurusu da bu nedenle çok önemlidir. Temel gerçeklik şu; bir iğne deliği kadar ışık istemiyorlar. O iğne deliğinden bile gerçeğin oradan geçmesini istemiyorlar. Bütün bu baskı, gözaltı girişimi ve ters kelepçenin nedeni budur.”
PİRHA / İSTANBUL
Yoruma kapalı.