PİRHA – DEM Parti Göçmen ve Mülteciler Komisyonu, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü sebebiyle açıklama yaptı. “Mülteciliğe neden olan politikalara ve savaşa yatırım yapmaya derhal son verin” denilen açıklamada Türkiye’nin politikaları da eleştirildi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Dünya Mülteciler Günü’nde yazılı açıklama yaparak AKP Hükümetinin mülteci politikalarını eleştirdi.
“İLTİCA HAKTIR”
“Göç ve Mülteci Bakanlığı kurulmalı” önerisini gündeme getiren DEM Parti, Türkiye’deki sığınmacılara dönük uygulamaları da kınadı. Türkiye’nin Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi şerhe son vererek iltica hakkının yürürlüğe konulmasının zorunlu olduğuna vurgu yapan DEM Parti, şu açıklamayı paylaştı:
“20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nü ne yazık ki bu sene de açlığın, yoksulluğun ve savaşların yarattığı kitlesel göçlerin dramatik görüntüleri ile karşılıyoruz. Rusya’nın Ukrayna, İsrail’in Filistin işgali devam ederken; Türkiye de Suriye ve Irak’taki Kürt bölgelerine yönelik saldırılarını ve savaş tehditlerini sürdürüyor, seçimlere engel olacak politikalarıyla Ortadoğu’da savaşı derinleştiriyor.
Bugüne kadar Libya’dan Ukrayna’ya kadar nerede bir savaş patlak vermişse Türkiye o savaşa yatırım yapmış, sonuçlardan nemalanmaya çalışmıştır. Bunu yaparken IŞİD artığı çeteler ve zihniyetleriyle olan işbirliğini geliştirmiş ve istikrarsızlığın derinleşmesine, yaşam alanlarının daralmasına neden olmuştur. Afganistan’ın “yeniden inşası” sürecinde rol alma bahanesiyle Taliban ile de tam bir işbirliğine giren AKP iktidarı, bütün aksi söylemlerine rağmen İsrail ile olan ticaretini sürdürmektedir. AKP iktidarı, yaşanan tüm çatışmaların içerisine kendisini dahil etmeye ve her meselede ikili oynamaya çalışarak bölgede istikrarsızlık için elinden geleni yapmaktadır.
“SAVAŞLAR YIKIMIN, ÖLÜMÜN VE GÖÇMENLİĞİN TEMEL NEDENİ”
Bütün bu savaşlar yıkımın, ölümün ve nihayetinde kitlesel göçmenliğin temel nedeni haline gelmiştir. Devletlerin yarattığı bu kitlesel göçler sağcı, popülist, faşist yönetimlerin güçlenmesine ve yabancı düşmanlığının artmasına vesile yapılmıştır. Ölümden kaçan mülteciler gittikleri yerlerde barınamaz hale getirilmiş, göçmen işçiler insanca yaşamın çok altında ücret ve koşullarla çalışmak zorunda bırakılmıştır. Sağlığa erişimin engellendiği Geri Gönderme Merkezleri, adeta işkence ve kötü muamele için özel inşa edilmiş mekanlardır. Avrupa Birliği ile süren Geri Kabul Anlaşması kendi başına suç teşkil etmektedir. Türkiye’den hukuksuz yargılama ve infaz sonucu sürgün edilen çoğunluğu Kürt olmak üzere siyasetçilerin ve tümüyle göçmenlerin hakları ve hayatları uluslararası pazarlık konusu haline getirilemez.
AB’de yükselmekte olan sağ partilerin kadın, LGBTİ+, işçi, emekçi, göçmen ve mülteci düşmanı politikalarının Ortadoğu’daki IŞİD artığı çeteler ve zihniyetleriyle ortaklaştığını teşhir ediyoruz! IŞİD karanlığından dünyayı kurtaran halklara yönelik bu suçlar kabul edilemez. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi olarak, “Sınırsız, Sınıfsız, Sömürüsüz Dünya” sözünden geri adım atmadığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
“İLTİCA HAKKI ACİLEN HAYATA GEÇİRİLMELİ”
20 Haziran Dünya Mülteciler Günü vesilesiyle de bir kez daha taleplerimizi yineliyoruz: Türkiye’nin Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi şerhe son vererek iltica hakkının acilen hayata geçirilmesi zorunludur. İltica haktır. Bu hakkın gaspı eğitim, sağlık, barınma, çalışma, örgütlenme gibi temel haklara erişimi de engellemektedir. Bu yüzden şerh kaldırılmalı, iç hukuk buna göre düzenlenmeli ve uluslararası hukukta yer alan haklar tanınmalıdır. Geri Gönderme Merkezleri kapatılmalı göçmen ve mültecilerin tüm süreçlerinin şeffaf bir şekilde yürütüldüğü ve haklarının güvence altına alındığı Göç ve Mülteci Bakanlığı kurulmalıdır. Türkiye, Rojava ve Irak Kürdistanı’ndaki işgal girişimlerine derhal son vermeli, Ortadoğu’da savaşı derinleştiren IŞİD artığı çetelerle ilişkisini bitirmelidir. Türkiye, Filistin halkıyla dayanışma içinde olmalı ve bu dayanışmaya Filistin’in ‘katliamcı İsrail’e ambargo’ çağrısıyla başlamalıdır. Avrupa Birliği, mültecileri Avrupa’dan uzak tutma siyasetine son vermeli, Türkiye ile fidye ilişkisini bitirmeli, bot batırma ve geri itme gibi sınırlarda işlediği suçlara son vermelidir. Türkiye sınırlarında uluslararası hukuk uygulanmalı, mültecilerin güvenliği sağlanmalıdır. Türkiye’de entegrasyon adı altında yürütülen asimilasyona son verilerek birlikte yaşam ve toplumsal dayanışma mekanizmaları kurulmalıdır. Bu mekanizmaları hayata geçirmek için de yerel yönetimlere Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı gereğince yetki verilmeli, kayyım siyasetine derhal son verilmelidir. Mülteci kadınların ve LGBTİ+’ların erkek devlet şiddetine karşı yasal dayanağı olan İstanbul Sözleşmesi’ne acilen dönülmeli ve 6284 Sayılı Kanunun eşit ve etkin şekilde uygulanması sağlanmalıdır. Göçmen ve mültecilerin emek sömürüsü düzenine son verilmeli, eşit işe eşit ücret hakkıyla güvenceli iş koşullarında sendikalaşmalarının önü açılmalı ve çocuk işçiliği mutlaka engellenmelidir.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.