PİRHA-Van’da polisin silah çekerek ölümle tehdit ettiği gazeteciler, engelleme ve tehdidin gün boyu sürdüğünü belirtti. Gazeteciler, tüm engellemelere rağmen işlerinin başında olup yazmaya devam edeceklerini söyledi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki gün Van’da gerçekleştirdiği 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi sonrası yürüyüşe geçen kitleyi takip eden gazeteciler, polisler tarafından darp edildi, silah çekilerek ölümle tehdit edildi. Polisler, kitleyi takip eden gazetecilerden Mesut Bağcı’ı yere yatırarak, darp etti ve kamerasını kırdı.
Kendisini TEM Şube’den olarak tanıtan bir sivil polis ise, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Berivan Kutlu ile JİNNEWS muhabiri Zelal Tunç’a “Seni vururum, kimse seni bulamaz” şeklinde ölüm tehdidinde bulundu. Aynı polis, JİNNEWS muhabiri Elfazi Toral’a da silah çekerek ölümle tehdit etti. Yürüyüşe müdahale sırasında çekim yapan gazetecilerin görüntü almasını engelleyen polis, kameralarına zarar vermeye çalıştı.
Ölümle tehdit edilen Tunç ile Kutlu, yaşanan şiddetin boyutunu Mezopotamya Haber Ajansı’ndan Cengiz Özbasar’a anlattı.
Miting sonrası yürüyüşe geçen kitleyi takip ettiklerini ifade eden Tunç, “Yürüyüşü takip ettiğimiz sırada kırmızı tişörtlü polis, sürekli biz gazetecilerin etrafında dolanıyordu. En son bu polis yanıma gelerek “Seni öldürürüm kimse akıbetini bulmaz” diyerek beni tehdit etti. Polisin darp ve tehdidine karşı gazeteci arkadaşım Elfazi Toral ve kitle tepki gösterince elini silahına atarak bize doğrultu” bilgisini paylaştı.
“ÖLECEĞİMİZİ BİLSEK DE YAZMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Polis tehdidinin sıradan bir olay olmadığı, gittikleri her basın açıklamasında polis engellemesi ve saldırısıyla karşı karşıya kaldıklarını kaydeden Tunç, “Tabi bu saldırlar bugünle başlayan saldırlar değil. Daha önce özgür basının gazete binaları bombalandı, gazeteciler katledildi ve bugünde onlarca arkadaşımız cezaevinde. Cezaevinde tutulan gazeteci arkadaşlarımızın iddianamesine baktığımızda da haklarındaki tek suçlama haber yapmak. Aslında ortada suçta yok. Çünkü tek işleri gazetecilik faaliyetlerini sürdürmek” diye belirtti.
İnkar edilen bir halk gerçekliğini, taleplerini yazdıklarını ifade eden Tunç, “Devletin görmek istemediği her hakikati açığa çıkaracağız. Bu verdiğimiz söz doğrultusunda her ne olursa olsun, öleceğimizi bilsek de yazmayı sürdüreceğiz” dedi. Tunç, özgür basına ve diğer gazetecilere dönük saldırılara karşı tüm kamuoyunun duyarlılık göstermesi çağrısında bulundu.
“TÜM SALDIRILARA KARŞI GERÇEKLERİ VE HAKİKATİ YAZMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Yürüyüşe geçen kitleyi takip ettiğini ve Tunç’a ölüm tehdidinde bulunan aynı polisin kendisine de öldürmekle tehdit ettiğini ifade eden Berivan Kutlu, “Yürüyüş esnasında bir anda polis gençleri gözaltına almaya ve şiddet göstermeye başladı. Kameralarımızın bunu çekiyor olması polisleri rahatsız etmeye başladı. Dolayısıyla bize engel olmaya çalıştılar. Kaç kez gelip kameralarımızı yere indirmeye çalıştılar. ‘Çekmeyin’ diyerek bizleri tartaklamaya başladılar. Tabi polisler gençleri gözaltına almaya başlayınca bizler çekmeye devam ettik ve polisler kırmızı tişörtlü polis gelip ‘seni vururum, seni kimse bulamaz’ dedi. O an haber takibindeyiz ve dolayısıyla tehdidi fazla anlayamadık. Daha sonra biz ajansa döndüğümüzde ölümle tehdit edildiğimiz anladık” diye belirtti.
Basına yönelik şiddetin her geçen gün arttığını ancak tüm saldırılara karşı gerçekleri ve hakikati yazmaya devam edeceklerine vurgu yapan Kutlu, “Çok sayıda arkadaşımız şu an gazetecilik faaliyetleri nedeni ile cezaevlerinde tutuluyor. Çünkü bizler, devletin her hak ihlalini tüm gerçekliği ile yansıtıyoruz. Bu kadar saldırının temel nedeni bu. Bizlere yapılan şiddeti de biz gelip haberleştiriyoruz. Dolayısıyla tüm saldırılara karşı bizler işimizi yapmaya devam edeceğiz” dedi.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.