PİRHA- Cumartesi Anneleri eyleminin 762. haftasında 23 yıl önce gözaltında kaybedilen Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram’ın akıbeti soruldu.
HABERİN VİDEOSU
Cumartesi Anneleri eyleminin 762. haftası yine polis ablukasında gerçekleşti. Bu haftaki eylemde gözaltında kaybedilen Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram’ın akıbetleri soruldu.
Eyleme HDP Eş Başkanı Pervin Buldan ile HDP milletvekilleri Ali Kenanoğlu, Garo Paylan, Oya Ersoy, Erol Katırcıoğlu, Meral Danış Beştaş, Hüda Kaya ve Zeynel Özen destek verdi.
Haftanın basın metnini gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu. Gözaltında kaybedilenlerin can güvenliğinden devletin sorumlu olduğunu hatırlatan Tosun, 23 yıl önce gözaltında kaybedilen Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram dosyası hakkında şu bilgileri paylaştı:
“KARAKOL ‘BİZ ALMADIK, BİZDE YOK’ DEDİ”
“Bayram Ailesi, Kulp Demirli köyüne bağlı Bira Zeyna mezrasında yaşıyordu. Korucu olmaya zorlanan köylüler ağır baskı görüyordu. Tüm baskılara rağmen köylüler korucu olmayı kabul etmeyince 1994 yılında köy yakıldı ve insanlar zorla yerinden edildi. Bayram Ailesi de Diyarbakır’a göç etmek zorunda kaldı. Mustafa Bayram, oğlu Şirin ile birlikte inşaatta çalışmak için Kocaeli’ne gitti. 18 yaşında olan Şirin ailesine sevdiği bir kız olduğunu söyledi. Aileler görüştü ve söz kesildi. Şirin nişan için Kocaeli’nden eve geldi. 2 Kasım 1996 tarihinde köyde yaşayan amcasını ziyaret etmek için yola çıktı. Hava kararınca devanı eden operasyonlar nedeniyle tehlikeli olur diye yola devam etmedi. Geceyi geçirip sabah yola devam etmek üzere akrabaları olan Ramazan Tekin’in Kulp’un Demirci köyündeki evine gitti.
2 Kasım 1996 gecesi 65 yaşındaki Ramazan Tekin’in evi askerler ve korucular tarafından basıldı. 65 yaşındaki Ramazan Tekin ile evde misafir olan Mehmet Şirin Bayram gözaltına alındı.
Gözaltına alınanların Kulp İlçe Jandarma Karakolu’na götürüldüğü ve beş gün karakolda tutulduğu bilgisi ailelerine ulaşsa da, başvurdukları Karakol’dan ‘Biz almadık, bizde yok’ cevabı verildi. Aile tanıdığı koruculardan bilgi istedi. Ertesi gün M.B isimli korucu Mehmet Şirin Bayram’ı gözleri bağlı biçimde Kulp Jandarma İlçe Karakolunda gördüğünü ve kendisiyle konuştuğunu söyledi. Ancak karakola çağrılan korucu, şiddet görüp tehdit edilince tanıklığını geri çekti.
Aileler Savcılığa başvurdu. Hazal Tekin evlerine yapılan baskında eşini ve misafirleri Mehmet Şirin’i gözaltına alanların içinde iki korucuyu tanıdığını, isimlerinin Fettah ve Cumali olduğunu söyledi. Kayıplarına ulaşmak için resmi makamlara başvuran aileler ‘Askeriyeyi şikayet ediyorsunuz’ diye ağır baskı ve tehditle karşılaştı.”
“23 YILDIR MEHMET ŞİRİN’İ BEKLİYORLAR”
Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram dosyasında etkin bir soruşturma yürütülmediğini ifade eden Tosun, “23 yıldır Bayram ve Tekin Aileleri sevdiklerinin akıbetini öğrenememenin acısıyla yaşıyor. 23 yıldır annesi, babası, kardeşleri Mehmet Şirin’i arıyor. 23 yıldır nişanlısı ‘Ölü ya da diri bir haber alıncaya kadar Şirin’i bekleyeceğim’ diyor” dedi.
Gözaltında kaybetmenin süresiz biçimde soruşturmaya açık bir suç olduğunu ve zaman aşımına tabi olmadığını kaydeden Tosun, Mehmet Şirin Bayram ve Ramazan Tekin dosyasında etkin bir soruşturma başlatılması için savcıları göreve çağırdı.
“SARAYLAR SİZİN OLSUN BİZE GALATASARAY’I VERİN”
Arkasından gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız söz aldı. Yıldız, “Şirin Bayram bir gençti. Nişanlıydı. Her gencin hayalinde belli bir yaşa geldi mi askere gidip gelmek evlenip yuva sahibi olmak vardır. Murat Yıldız ve Şirin Bayram’ın bu hakları ellerinden alındı. O kızcağızın hayallerini yıkmışlar ki bir daha evlenmemiş” dedi.
Yıldız, polis kamerasına bakarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz sizden saraydan oda istemiyoruz, saray bahçesinde de kalmak istemiyoruz. Biz Cumartesi Anneleri olarak Galatasaray Meydanı’nı istiyoruz. Polisinizi buradan çekin. Böyle ne adalet ne hukuk olur. Bu insanların çoğu hepimizin babası anası yerinde. Bugüne kadar bir polise ceviz kadar taş atmış değiliz. Biz bizden çaldıklarınızı istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz. Saraylar, koltuklar sizin olsun biz yerimizin bir an önce boşaltılmasını istiyoruz. Bir insanın kaybedeceği bir şey kalmazsa hiçbir şeyden korkmaz. Ben polisten niye korkayım. Siz bizim can güvenliğimiz için gelmiyorsunuz. İnsanların birbirinin haklarına saygı göstermesi gerektiğini biz öğreteceğiz size. Ben devlete güvenerek çocuğumu götürdüm. Benim 24 yıldır ne suçum vardı da ceza çekiyorum. Çocuğumun akıbetini öğrenmek için sokaktayım. Kendi yarattığınız korkudan kendiniz korkuyorsunuz bizi de burada tutuyorsunuz.”
“ADALET ARAYIŞÇILARI HUKUKSUZLUKLARA GÖZ YUMMAYACAKLARINI GÖSTERDİ”
Bayram ailesinin Diyarbakır’dan gönderdiği mektubu Maside Ocak okudu. Mektupta şu ifadeler yer verildi:
“90’lı yıllardan sonra devleti yöneten iktidarların kendi şahsi iktidarları için arkalarına aldıkları devlet aygıtlarıyla birlikte yüzlerce faili meçhul cinayetler işleyerek kendilerini tarihin kara sayfalarında kalıcı kılmışlardır.
Peş peşe gelen farklı iktidarlar; aynı akıl ve hukuksuzca yöntemlerle bunu bir devlet geleneği haline getirerek zulüm, baskı, yıkım ve yok etmek üzerinden iktidarlarını ayakta tutmayı düşünmüşlerdir. Fakat yaptıkları hukuksuzluklar, insan hakları ihlalleri, kendilerine karşı biat ettirme düşüncesi tam da istedikleri gibi olmamıştır. Bunun karşısında adalet için kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları her türlü zulüm ve baskılara rağmen bir araya gelmeyi başarmıştır. Devletin bu hukuksuzlukları karşısında adalet arayışçıları hukuksuzluklara göz yummayacaklarını insan hakları savunucuları ve Cumartesi Anneleri şahsında göstermişlerdir.
Cumartesi Annelerini 63 haftadır her ne kadar meydanlardan yasaklanıp sokak aralarına, kapalı mekanlara sıkıştırılmaya çalışsalar da asla ama asla bu hak arayışını, haklı olduğumuz bu mücadeleyi bırakmayacağız.
Bizleri İstanbul’dan Diyarbakır’a İzmir’den Roboski’ye ülkenin dört bir yanında adalet arayışçıları olarak bir araya getiren yaşadığımız adaletsizlikler oldu. Bu hak arayışı zinciri hiçbir iktidar ve güç tarafından yok edilemeyecektir.
Bugüne kadar gelip giden iktidarlar ve bundan sonra gelecek olan iktidarlar da çok iyi bilsinler ki bu mücadele ve hak arayışı son kaybımız bulunana ve adalet yerini bulana kadar devam edecektir. Çünkü biz haklıyız.”
Sabri MERAL/İSTANBUL
Yoruma kapalı.